AIDS önlenebilir bir hastalıktır

AIDS önlenebilir bir hastalıktır
HIV virüsü ile bulaşan AIDS hastalığının kan, meni ve genital sekresyonlar ile temastan korunarak önlenmesinin mümkün olduğunu söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Abdullah Umut Pekok

 Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Abdullah Umut Pekok “Tek eşlilik ve korunmalı cinsel ilişki, HIV bulaşını önler. Ayrıca, uyuşturucu madde kullanımından veya ortak enjektörlerin kullanımından kaçınılması da HIV bulaşı riskini önler” dedi

VM Medical Park Pendik Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Abdullah Umut Pekok, 1 Aralık Dünya AIDS günü nedeniyle HIV enfeksiyonu ile ilgili açıklamalarda bulundu. HIV ve AIDS arasındaki ilişkiye değinen Uzm. Dr. Pekok, “HIV virüsünün neden olduğu AIDS, bağışıklık sistemi çöktüğü için kişinin enfeksiyonlara ve kanserlere karşı savunmasız olduğu evredir ve bu durum yaşamı ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Ancak HIV pozitif olan her kişide AIDS oluşmayabilir. HIV (İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) kan ve korunmasız cinsel temas yoluyla bulaşan ve bağışıklık sistemini çökerterek hastalık yapan bir virüstür. HIV temel olarak, T lenfosit adlı beyaz kan hücrelerini yok ederek bağışıklık sistemini baskılar ve böylece vücudun enfeksiyonlara karşı savunmasız kalmasına yol açar. Bunun sonucunda normal koşullarda tedavi edilebilen tüberküloz, ishal, menenjit, pnömoni, mantar enfeksiyonları ve viral enfeksiyonlar vücuda ciddi zararlar verir” diye konuştu.


HIV’in günümüzde tüm dünyada yaygın olan bulaşıcı bir enfeksiyon olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Pekok, “Ülkemizde Sağlık Bakanlığı'nın 1985-2021 yılları arasında yaptığı araştırmaya göre; Türkiye'de HIV taşıyıcısı kişi sayısı 32.500 ve 2052 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 30-34 ve 25-29 yaş grubudur. Vakaların yüzde 81’i erkek, yüzde 19’u kadındır” dedi.


Hangi bireylerin HIV testi yaptırması gerektiğini dile getiren Uzm. Dr. Pekok, “Korunmasız cinsel ilişkide bulunanlar, HIV pozitif kanın temas edebileceği cinsel temas ya da açık deriye temasta bulunanlar ve steril olmayan iğne, delici alet kullananlar mutlaka HIV testi olmalıdır” dedi.


HIV’den korunma yollarını anlatan Uzm. Dr. Pekok, “Cinsel ilişkide kondom (prezervatif) kullanmak HIV’den korunmanın günümüzde en etkili yoludur. Ancak kondomun temastan önce takılması ve üzerinde delik olmaması ve yırtılmaması çok önemlidir. Doğum kontrol hapı, iğneleri ve deri altı bantları, spiraller ve diğer gebelik önleyici yöntemler HIV’e karşı koruma sağlamaz” dedi.

Tanı konulma sürecinden bahseden Uzm. Dr. Pekok, şu bilgileri paylaştı: “HIV tanısı kan tahlili ile konulmaktadır. Tanı için ELISA testi olarak bilinen anti-HIV testi kullanılır. Kandaki antikor düzeylerinin ELISA yöntemiyle ölçülmesine Anti-HIV testi adı verilir. HIV vücuda girdikten 4-8 hafta sonra, vücut virüs ile savaşmak için antikor denilen maddeleri üretir. Bu antikorların ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir dönem gerekir. Bu döneme pencere dönemi denir. Pencere döneminin süresi kişiden kişiye değişebilir. Pencere döneminde antikorlar henüz tam oluşmadığından Anti-HIV testinin yanıltıcı olma ihtimali vardır. Bu nedenle Anti-HIV testi, bulaşma olduktan en az 4-6 hafta sonra yapılmalıdır. Korunmasız ilişki ya da temastan sonraki 90. günde tekrar test yaptırması önerilmektedir. Antikor testlerinde 90 gün sonrasında alınan negatifliklere güvenilmelidir. Bu test ile elde edilmiş pozitif bir sonucun Western-Blott yöntemiyle doğrulanması gerekmektedir. Bunun dışında, tanı için şüpheli temastan 14. gün ve sonrasında HIV Duo Ultra Testi ve şüpheli temastan 9. günden sonrasında ise HIV-RNA PCR testleri de uygulanabilmektedir. Bu iki testte de alınan pozitif sonuçlar Western Blot testi ile doğrulanmalıdır.”
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.