Spor, siyaset, sanat. Bu üç 'S' hayatımızın merkezindedr daima. Bu üç dalda başarılı olanlar bir anda bulundukları alanda adlarından söz ettirmeyi başarırlar.
Gündemde olmayı başarırlar.
Medyanın ilgi odağı olurlar.
Toplumun ilgisini çekerler.
Hayatta diledikleri bir çok şeyi elde etmeyi başarırlar.
*
Spor adamı olmak için ya doğuştan başarılı bir sporcu olacaksınız veya iş hayatınızdaki başarıyı daha sonra spor alanına da taşımayı başaracaksınız.
Spor dünyasında başarılı olanlar ve sanat aleminde başarı sağlayanların da geleceği en iyi noktalardan birisi siyaset dünyasının aranan adamlarından birisi olmaktır.
Anlayacağınız, spor veya sanatta başarı elde etmeden siyasette iyi bir yer edinmek biraz zor gibi.
Veya iş dünyasında çok başarılı olacaksınız ki, o zaman da siyasette yer edinebilirsiniz.
*
Bakın böyle ülkemizde ve dünyada siyasette bir yere gelenlere, anlatmaya çalıştığımız örneklemeyi görmeniz mümkün.
Trump efendi çok zengin olmasaydı ABD başkanlığını görmesi mümkün müydü?
Serdar Bilgili'nin Beşiktaş başkanlığına geldiği anı bilenler bilmeyenlere lütfen anlatsınlar.
Adamın bırakın taraftarlığı, futbolla uzaktan yakından alaksı yokken bir anda Türkiye'nin en büyük kulüplerinden birisine başkan oldu ve zaten daha sonra da geldiği gibi gitti gerçi.
Hakan Şükür, Saffet Sancaklı, Sırrı Süreyya, Fatma Girik, spor ve sanat dünyasından gelerek, bir anda siyasette kendisine yer edinen isimlerden sadece bir kaçı.
Aziz Yıldırım'ı bir ara CHP genel Başkanlığına, İBB Başkan adaylığına yakıştıranları unutmadık.
Veya Ali Şen'i.
*
Bölgemizde de dün belde belediyeleri zamanında sıradan siyaset adamları bir yere aday olup o beldeyi veya ilçeyi yönetebiliyorlardı.
Artık bu beldelerden eser kalmadığı gibi ilçelerimiz Anadolu'da büyük bir il özelliğine geldi.
Her biri 300-400 bin hatta 700-800 bin nüfusu ve onlarca trilyonluk yıllık bütçeleri ile adeta büyükşehir konumunda ve önemli sorunlar ile boğuşan özelliklere sahip.
Durum böyle olunca ise bu ilçeleri yönetecek kişilerin de bu yükü taşıyacak özelliklere sahip olması gerekiyor.
İşte bu ilçelerimizin çoğu daha önce bir şekilde yönetime gelen isimler tarafınan yönetilirken, bazıları ise arada bir isim değiştirmeyi başarıyor.
*
Büyükçekmece yaklaşık otuz yıldır aynı ekip tarafından yönetiliyor.
Esenyurt yaklaşık 15 yıldır aynı ekip tarafından yönetiliyor.
Çatalca yaklaşık 10 yıldır aynı ekip tarafından yönetiliyor.
Avcılar ve Beylikdüzü 2014 seçimlerinde gelen ekip aynı ekip tarafından yönetiliyor.
Silivri de yaklaşık 10 yıldır aynı ekip tarafından yönetiliyor.
İşte bu ilçelerden Silivri'de kısa süre önce anormal bir gelişme yaşandı.
Türkiye 3. Liginde oynayan, bir önceki sezon son maçta kümede kalmayı başaran Silivrispor şampiyon olarak bir üst lige, Spor Toto 2.Lig'e yükseldi.
Bu başarıda kuşkusuz en büyük pay sahibi olarak Silivrispor Kulüp Başkanı Ümit Kalko'yu göstersek sanırım kimsenin itiraz etmez.
*
Ümit Kalko'yu çok eski tanımam.
Zaten adamcağız bizden maşallah çok genç.
Topu topu iş hayatında 8-10 senedir var, ben de en fazla 7-8 senedir tanırım.
Ancak tanıdığım günden bu yana kendisini sürekli geliştiren, kurucusu olduğu Mektebim Okulları ile adeta bir imparatorluk var eden, ülkenin en popüler ailelerinden Sancak ailesi ile ortaklık kuran, aslında tanıdığım günlerde siyasi görüşü çok belirgin olmazken bugünlerde Adalet ve Kalkınma Partisi ile ilişkilerini belli bir boyuta taşıyan bir isim Ümit Kalko.
*
İşte o isim 2016-2017 sezonunun daha başlarında Silivrispor'un yerlerde sürünmesinden dolayı, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın ricası ile kulüp başlanlığına getiriliyor.
Kalko; “Ben Mektebimin ilk okulunu Silivri'de açtım, bu kente vefa borcum var” diyerek kendisine yapılan teklifi kabul ediyor.
Kulüp ligde kötü gidiyor, kulübün borcu 3,5 milyona dayanmış, kulüp yöneticilerinin borç-alacak ilişkileri tapelere düşmüş, yerel siyaset, yerel esnaf, yerel spor ilişkilerinin laçkalığı kulübe de yansımış ve kulüp adeta yerlerde sürünüyor.
Daha önce Büyükçekmece'de de spor kulübü yöneticiliği yapan Ümit Kalko genç yaşına rağmen (birazda arkasındaki kendi ekonomik gücüne güvenerek) bütün bu problelerin üstesinden gelmeyi başarıyor.
Daha kulübe adım atar atmaz, 500 bin lira hibe ve 1 milyon 500 bin lira borç vererek kulübü ekonomik olarak da rahatlatıyor.
*
Bütün bunlara rağmen koca sezon kolay geçmiyor.
Takımda hoca değişiklikleri yaşanıyor.
Bazı yöneticiler ile kavgalar, gürültüler yaşanıyor.
Yerel siyaset ile spor arasına sorunlar giriyor.
Sataşmalar giriyor.
Irkçı tartışmalar giriyor.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar takım şampiyonluğa gitmesine rağmen; ''Sen benim bir ricamla geldin ama şimdi de artık istifa etmeni istiyorum'' diye Kalko'ya talimat gönderiyor.
Fazla uzatmayalım, Ümit Kalko bütün bu keşmekeşler içerisinde, bir zoru başararak Silivrispor'u şampiyon yapıyor.
*
Sonra ne mi oluyor?
Takım şu anda bir üst tura çıkmış.
Bütün ödemeleri yapılmış.
Kulüp Başkanı Ümit Kalko, 500 bin hibe, 500 bin şampiyonluk primi ve 1 buçuk milyon lira borç takıma ödeme yapmış.
Silivri gibi küçük bir kentte şimdilerde herkes bu şampiyonluğun tadını çıkartmayı bir tarafa bırakmış ve Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile Silivrispor Kulüp Başkanı Ümit Kalko'yu 2019 yerel seçimlerinde aday yapmayı başarmış.
*
Ümit Kalko'nun siyaset hedefleri olduğunu biliyorum.
Büyükçekmece, Avcılar, Silivri ve Beylikdüzü kapsamında yerelden başlayarak genel siyasete doğru yol alacağını yıllar önce konuşmuşluğumuz var.
Silivrispor başkanlığı öncesi “en az 10 sene, siyasette yüzde 100 yokum” diyen Kalko, son görüşmemizde bana “o yüzde yüzü, yüzde 50'ye çektim” dedi.
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop ile şampiyonluk sonrası görüşmeleri olmuş.
Silivri'deki gerek şampiyonluk başarısı gerek Işıklar, Kalko tartışmaları birçok kesimin dikkatini çekmeyi başarmış.
Bakalım bu cumartesi Silivri'de, Demet Akalın'lı şampiyonluk kutlamasında Kalko'nun daha net açıklamaları olacak mı bilmiyoruz?
Ancak şu kadarını söyleyelim; benim tanıdığım Ümit Kalko artık ne Silivrispor'u kolay kolay bırakır ne de siyaseti....
2019'un ilk adayı Ümit Kalko
.