15 Haziran 2017 Perşembe günü, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından ‘adalet yürüyüşü’ne başlattı.
Ankara Güvenpark'tan İstanbul’a kadar, yaklaşık 25 gün sürecek 432 kilometrelik yürüyüş planlandığı gibi biterse, yürüyüşün İstanbul girişinde Türkiye’nin birçok kentinden de katılım olursa o gün gerçek anlamda bir izdiham yaşanabilir.
Bu tarih 10 – 11 veya 12 Temmuz gününe tekabül ediyor.
Yani 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin yıldönümünden bir iki gün öncesine.
Allah korusun aklımdan geçenleri burada yazamıyorum.
Şayet provokatörler yine iş başında olur ve bu yürüyüşü karıştırırlarsa ciddi anlamda bir kaos daha yaşayabiliriz.
Yok o gün herhangi bir kaosa meydan verilmeden yürüyüş tamamlanırsa ‘adalet yürüyüşü’ amaçlanan ve istenen sonuçlarına ulaşabilir.
*
Kılıçdaroğlu ne diyor; Herkes için adalet isteyeceğiz. Bu adalet yürüyüşüne her kesimi davet ediyoruz. Mağdur olmuş olanlar, adalet arayanlar, hukuk devletini arayanlar, demokrasiyi arayanlar, hukukun üstünlüğünü arayanlar, adil yargılama isteyenler. Adalet bu ülkede yaşayan 80 milyon vatandaşın hak ettiği bir olgudur. Adaletin olmadığı bir ülkede kimse demokrasiden, özgürlükten, huzurdan, güvenden bahsedemez...
Bu görüşlere katılmamak mümkün mü?
Peki Kılıçdaroğlu’nu bu yürüyüşe iten sebeler nelerdi?
Damatların tutukluluk hallerine son verilerek serbest bırakılması, milletvekillerinin ve gazetecilerin tutuklanması.
Bir mahkemenin verdiği karara başka bir mahkemenin anında müdahale etmesi.
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nu MİT TIR’ları belgelerini verdiği gerekçesiyle ‘casusluk’ suçlamasıyla 25 yıla mahkum eden mahkeme heyetinin sık sık değişmesi ve en son bu karara imza atan hakimin daha 10 aylık bir hakim olduğu iddiaları.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sık sık isim vererek ‘bunun hesabı sorulacak’ tarzında beyanatlar vermesi.
Kısaca, Kılıçdaroğlu “Bıçak kemiğe dayandı” ifadesini kullanarak bir anlamda bu yürüyüşün mantığını anlatmaya çalışıyordu.
*
Kılıçdaroğlu'nun bu yürekli çıkışı ve dirençli eylemi daha 4. gününde, CHP tabanının ötesinde bir çok kesimden de ciddi anlamda destek aldı.
İzmir CHP İl Başkanlığı da Kılıçdaroğlu’na destek için yüzlerce katılımcı ile birlikte İzmir’den İstanbul’a doğru yola çıktı.
CHP İstanbul İl Örgütü Maçka Parkı’nda her gün yüzlerce kişi eşliğinde adalet nöbetleri tutarak Kılıçdaroğlu’na destek veriyor.
Bu destekler yürüyüşün son günü eyleme dönüşürse, ülkemizin birçok kentinden yürüyüşe İstanbul’a giriş anında destek gelirse şimdiden milyonlarca insanın burada yürüyüşünü kestirmek güç olmasa gerek.
*
Devlet organları, polis, jandarma yürüyüş sürecince oldukça zorlanacaklardır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün yaptığı açıklamada; ‘sizin bu yürüyüşünüz yasal değildir. Bu yürüyüşü iktidarımızın lütfuna borçlusunuz’ diyerek bir anlamda istersek o yürüyenlerin tamamını göz altına alırız ve yürüyüşünüzü engelleriz demek istemiştir.
Devletin polisi jandarması bu açıklamaları nasıl okuyor bilemiyoruz.
Bildiğimiz ve kestirdiğimiz tek şey; bu yürüyüş gerçek anlamda Türkiye’de mağdur olan birçok kesimi umutlandırdı.
Haksızlığa uğrayan, işinden olan, ekmeğinden olan, özgürlüğünden olanların, gerçek anlamda adalet bekleyenlerin yüreğine su serpti.
*
Geçen yıl darbe girişimi sonrası ‘Yenikapı ruhu’ diye bir şey vardı o ruha ne oldu?
Erdoğan, Bahçeli ve Kılıçdaroğlu el ele sahneye çıkarak milyonları selamladı.
Aradan daha birkaç ay geçmeden çağrılan ruh geri gitmiş olacak ki bir anda gündeme başkanlık sitemi geldi.
Referandum kararı alındı.
Bu karara MHP Lideri Bahçeli destek verirken CHP Lideri Kılıçdaroğlu karşı çıktı.
Aradan geçen sürede yeni anayasa referandumdan kritik bir rakamla geçti.
Bahçeli ve Erdoğan dayanışması firesiz devam etti.
Birbiri ardına çıkan KHK’lara yine Bahçeli koşulsuz destek verirken Kılıçdaroğlu bu KHK’ların tamamına karşı çıktı.
Türk askeri Ortadoğu’da etkin rol aldı.
Bu duruma da aynı şekilde Kılıçdaroğlu itiraz ederken Bahçeli destek verdi.
Milletvekillerine yargı yolu açıldı.
Anlayacağımız aradan geçen 11 ayda (darbe girişimi sonrası) bu gelişmeler yaşanırken, Kılıçdaroğlu ‘bıçak kemiğe ayandı’ diyerek Ankara’dan İstanbul’a yürüyüş başlattı.
Şimdi ülke olarak bu yürüyüşün ne aman nerede ve nasıl tamamlanacağını bekliyoruz.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hak arama yeri yollar değil meclis kürsüsüdür sözüne ise Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz sonrası da bu millet günlerce sokaklarda hak aramadı mı diye cevap vererek bir anlamda ‘adalet yürüyüşü’nün son derece masum ve yerinde olduğuna dikkat çekmek istiyor.
Yaklaşık yirmi gün karşılıklı söz düellolarını takip edeceğiz.
Olağanüstü bir durum olmaz ise yürüyüşün son aşamasına gelinecek ve işte asıl o gün dikkatli olunması gerekecek.
Provakatif eylemlere, kaostan beslenenlere, çok çok dikkat etmek gerekecek.
Yürüyüşün son günü Maltepe yeterli gelir mi, hadi yürümüşken Taksim’e de çıkalım teklifleri yükselir mi, sonrasında Taksim’de ‘adalet nöbetleri’ devam eder mi?
Bu soruların cevabını da bizlere zaman gösterecek.
Bu arada Berberoğlu’nun avukatı mahkemeye tutukluluk itirazı yaparsa ve mahkeme bu itirazı haklı bulur da Enis Berberoğlu’nu serbest bırakırsa ne olur dersiniz?
Hemen cevaplayalım; hiçbir şey olmaz.
Biraz yürüyüş sulandırılmaya çalışılır o kadar.
Zira ‘adalet yürüyüşü’ sadece Enis Berbaroğlu için yapılmıyor. Türkiye’de bağımsız ve adil bir yargı sistemi çalışsın diye yapılıyor...
Adalet yürüyüşü nasıl sonuçlanır
.