AKİL insanların “akıl dolu düşüncelere sahip oldukları” vurgusuyla yola çıkan iktidar, yanlış yaptıklarını bir türlü kabullenmek istemiyor. Akil dolu insanlar hangi şehre gitse orada bir tepki... Bir etki... Bir protestolar zincirine takılıyor.
Acaba iktidar kendi kendine şu soruyu sorarak düşünmeyi hiç denemez mi:
– “Akil insanlar, Türk halkına açıklayıcı bilgiler vermek için yollara çıktı. (Hatta çıkardık). Peki neden akil insanlar böylesine tepki çekiyor?...
Neden istenmiyorlar?..
Neden kabul görmüyorlar?..
Biz nerede yanlış yaptık?..”
İktidar bunu kendi kendine sormalıdır.
Öyle değil mi?..
Ama sormaktan öte, protestoları ve tepkileri birer terörist akımmış gibi sergilemeye çalışmak, hiç de demokratik bir hukuk anlayışına sığmıyor.
Neden mi?..
1– Akiller grubu, yaptıkları toplantı salonlarında bir tane Türk bayrağı bulundurmuyor...
2– Akiller grubu, ne “Türk” kelimesini ağızlarına alıyor... Ne de “Türk ulusu” sözcüğüne önem veriyor...
3– Akiller grubu, Türkiye kara parçasının adını alan Türk milletine doğru dürüst bir mesaj dahi veremiyor.
4– Akiller grubu, öylesine kinci bakışa sahipler ki, ne bir Atatürk ilke ve inkılaplarının özgürlüklerle bezenmiş anayasal maddelerini konuşuyor... Ne de mevcut olan ilk dört maddesindeki “Anayasa”nın çok önemli ilklerine sahip çıkıyor...
Akiller grubunun yaptığı şudur: “Kürtlere siyasal güvence verilsin”den yola çıkarken, Türk milletinin bütün hak ve hukuklarını ellerinden almaya çalışmak.
“Bunu da nereden çıkardınız?” diyenler, anayasanın ilk 3. - 4. maddesine kafayı takan iktidara asıl bu soruyu sormalıdır.
Bunun yanında akiller ne yapıyor?..
Her yaptıkları toplantılarında hem toplantıya davet ettikleri dinleyici ve izleyicilerin milli damarlarına olumsuz sözlerle inatla basıyor... Hem de toplantıyı merak edip de toplanan halka karşı adeta kin kusuyor.
Sanki toplantıları izlemeye gelenler Yunanlı!..
Sanki topantıları izlemeye gelenler Esad’ın adamları!..
Bu ülkenin insanına bu kadar kin dolu sözcüklerle bakmak neden?..
Nedenini biz söyleyelim isterseniz:
1– Atatürk’ü hiçbir zaman kabul etmiyorlar.
2– Türk milletinin anayasal haklarını ellerinden almak istiyorlar.
3– Türk bayrağını taşımanın suç olacağını anımsatan davranışlar sergiliyorlar. Bu da Türk milletine yapılan en büyük hakaret.
4– Meclis’e bile Atatürk kravatlarıyla girmeye izin vermeyen bir zihniyetin milli davalara bakışı da mutlaka değişeceğinden yola çıkarak... İlerde Meclis’in adını bile değiştireceklerinden şüphe etmeyerek... Kürtçülüğü birinci sınıf konuma getirerek Türk’le Kürt’ü bilinçli bir şekilde karşı karşıya getiriyorlar.
5– “Müslüman” veya “Dindar bir gençlik yetiştireceğim” diyerek iki gençlik yaratıp birbirine düşman ediyorlar...
6– Anayasadaki demokrasinin ilk’lerine dokunarak Atatürk ve Türk milliyetçiliğini çiğnemek istiyorlar.
7– Türklüğün 7 bin yıllık şanlı tarihini Osmanlı hayranlığıyla silip atmak istiyorlar.
Sanki Osmanlı bir tek kendi atalarıymış gibi hava atarak Türk milletini düşman gibi görüyorlar. Oysa Osmanlı Türk’ün de atasıdır. Doğrusunu ve hatasını her zaman söylemek ne Osmanlıyı inkar etmektir... Ne de kabullenmemek demektir.
Aksine Osmanlı gibi duruş sergileyerek hem Amerika’ya... Hem İsrail’e ve hem de Avrupalıya “bağırmadan” ve “tehdit” etmeden dik durmak önemli değil midir?..
Esasen Osmanlılık bunu gerektirmez mi?..
Ama bunu yapamamanın sebebini Türk milletinde ve Türk milliyetçiliğinde bularak bu millete böylesine bağırıp çağırmak doğru mudur?..
Elbette yanlıştır ve cumhurbaşkanlığı forsundaki 16 yıldızdan oluşan Türk ulusuna sahip çıkmak esas vazife olmalıdır.
Kısaca, “Geçmişine sahip çıkmazsan (Ki geçmiş sadece Osmanlı’dan ibaret değildir), geleceğine bir şey vaat edemezsin ve hatta kimliksiz yaşarsın” sözünü asla unutmamak gerekir.
ESAD’A KARŞI DURMAK, İSRAİL’E ORTADOĞU’DA BÜYÜK BİR KORİDOR AÇAR...
Esad’ı eleştirmek elbette doğrudur. Ama bu doğruluğun siyaseti ve politikası olmalıdır. Eğer Esad’ı makamından indirmek istiyorsan, bunu; kendi özgür politikanla yapmalısın.
Nasıl mı?..
Şöyle: Daha ayaklanma ve isyanlar Suriye’de başlamadan önce, derhal Rusya’nın, Çin’nin, İran’nın ve Suriye’nin liderlerini Türkiye’de toplantıya çağırarak bir ara formül bulmalıydınız. Akabinde Ortadoğu’ya gelebilecek en büyük tehlikenin emperyalistler olacağını ağırlıklı olarak düşünmeliydiniz. Özellikle Amerika’nın ve Batı’nın o pis ayaklarını Ortadoğu’ya sokmamak için elinizden geleni yapmalıydınız. Çünkü henüz daha üzerinden uzun bir geçmişi olmayan Ortadoğu’daki felaketleri hatırlamalıydınız.
Örneğin, Kaddafi’nin başına gelenleri... Tunus ve Mısır’ın şu anki içinden çıkılmaz durumunu... Irak’ın kan gölüne çevrilmesini ve Yemen’i hatırlayınız. Belki yarın - öbürgün Suudi Arabistan’ı... Katar’ı... ve diğerlerini de parçalayacak planların hayata geçirileceğini düşünmelisiniz... Bu ülkelerin hepsi “emperyalistlerin saldırı planı” olarak şimdiden sıraya girmiş, masalarında durmakta.
Bu ihtimalleri düşünmeyen iktidar, akil adamlarla böylesine yola çıkarsa, elbette protestolarla ve mitinglerle karşılaşır. Çünkü yapılan akil adamlılık yanlıştır. Ülke insanına da hiçbir faydası yoktur. Aksine daha çok BOP’u düşünen emperyalistlerin işine gelmektedir.
Ayrıca...
Akiller neden dağa çıkarak, teröristlerin silahlarını bırakarak teslim olmalarını istemezler?..
Sanki Türk halkı teröristmiş de, dağdaki teröristlerin haklarını Türk milleti ellerinden alıyormuş gibi bir savunma haline giriyor akiller...
Portesto edenlerin MHP, İP ve CHP olduğunu vurgulayarak savunmaya geçmek de doğru değil. Aksine böyle düşünmek, sorumluluktan kaçmanın... Hatayı örtbas etmenin en kestirme yoludur.
Çünkü, akiller ne şehit ailelerine karşı bir sorumluluk anlayışına sahiptirler... Ne de gazilere karşı vicdani duyguları kabarmıştır... Bütün düşünceleri, PKK’nın sınır dışına çıkarak ülkeyi terk ettiklerini ağırlıklı olarak düşünmek...
Şu unutulmasın ki, Türk toplumu da (hangi partiden ve hangi mezhepten olursa olsun) PKK’lı teröristlerin ülkeden defolup gitmesini canı gönülden istiyor. Ama bunun da bir açıklaması ve gönül alarak gerçekleştirilmesi olayı vardır.
Ama ne yazık ki bu düşünülmüyor.
Ayrıca...
Hükümet, akillerden birinin “Apo’ya çocuk katili denmesin” dediğinde şehit ailelerinin... Gazilerin ne düşündüğünü hiç mi düşünmez?..
Ne yazık ki kıymet verdiğimiz ve Türk ulusuna karşı vatanperver davranışlar sergilediklerine inandığımız bazı akillerin, yaptıkları açıklamalarla Türklüğün karşısında nasıl durduklarını görmüş olduk.
Hükümetin, akiller grubuna dahil edeceği kişileri “Şehit ailelerinden”, “Gazi ana - babalarından” ve “Kürt ile Türkten” olmalıydı. Şimdiki akillerin yuhlanıp geri dönmelerine sebep, Türk halkına karşı düşmanca tavır takındıkları içindir.
Hani iktidar hep şunu söylerdi: “Biz sizlere hizmet için gedik.”
Hizmetin, Türk milletine ve milliyetçiliğine hakaret etmek mi?
Atatürk’ü ve devrimlerini ayaklar altına alıp çiğnemek mi?..
Sizler, hangi savaşı kazandınız da, Atatürk’ü eleştiriyorsunuz?..
Sizler, hangi emperyalist güçlere karşı savaş verdin de, bugün çıkmış Türklüğe karşı bağırıp çağırıyorsun?..
TERÖRİSTLERİN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’NE YAPTIĞI AÇIKLAMALAR HİÇ Mİ CANINIZI ACITMIYOR?..
Akiller grubu “Biz davamızda haklıyız” diyor. Hem de inatla. O halde PKK’lı çocuk katili lanetlerin “Türk Ordusu sınırlardan çekilsin” açıklamasını yaptığında... Sizler o anki oturduğunuz akil toplantısında hiç mi rahatsız olmadınız?..
Türk bayrağına karşı takınılan davranışlardan hiç mi rahatsız olmadınız?..
Şehit ailelerine karşı neredeyse “PKK’lılar namuslu ve vatansever bir topluluktur” diyerek küfür etmiş olmuyor musunuz?..
BDP’lilerin “Karadenizliler sizler de ayaklanın ve bayrağınız olsun” dediklerinde, güzelim Karadenizlilerin, “Bizim bayrağımız Anıtkabir’de dalgalanıyor” dediklerinde milliyeçtilik ruhunuz hiç mi kabarmadı?..
Bizce kabarmadı...
Sizler cüzdanlarınızın kabarmasının peşindesiniz.
Reklam yaparak şirin görünmenin peşindesiniz.
Ama ne olursa olsun, PKK’nın planları boşa gidecek.
PKK’NIN PLANI, AMERİKA’YA AİTTİR... İLK BAŞTA SURİYE, İRAN VE SONRA DA TÜRKİYE’Yİ PARÇALAMA PLANIDIR...
Bugün Esad rejimini eleştirirken muhaliflerin de sınırımızda güvenlik güçlerimizi şehit ettiklerini unutmamak ve hemen karşılığını vermek lazımdı.
Biz bu karşılığı yapabildik mi?..
Hayır.
Nasıl ki, bir zamanlar “PKK’yı inlerinde vurduk” ve “Onları darmadağın ettik” derken bugünkü duruma düştüysek (hatta düşürüldüysek)... Bunların hepsinin birer Amerikan politikası olduğunu unutmayalım.
Suriye’yi vurarak kendine bir koridor açmak gayretine giren İsrail’i tek engelleyen, Suriye topraklarındaki Rusya’nın üssüdür. Eğer Rusya’yı geçerlerse, işte o zaman İsrail Suriye’yi parçalayarak kendine büyük bir toprak edinmiş olacak. Bu da, Lübnan’daki Hamas’ın kuvvetlerine daha kolay bir saldırı planı oluşturacak. Ayrıca Amerika’nın olası İran saldırısında, Conileri arkadan vuran olmasın diye İsrail ordusu güvenlik koridoru oluşturacak.
Tabii bunu yaparken de şimdiki PKK’lı canilerin Kürdistan hayalini süsleyen toprak parçasını Türkiye’ye sınır komşusu haline getirecek. Haliyle Diyarbakır ve Hakkari de bu gelişmelerden yavaş yavaş etki haline getirilerek nasiplendirilecek... Haliyle olası kürdistanla birleştirme planları yapılacak. İran içinde de gençlik ayaklandırılarak “demokrasi” dümeniyle Hamaney ve Ahmedinejat iktidarı devriltilecek. (Tıpkı Saddam’a yaptıkları gibi.)
Ondan sonra mı?..
“Sırada kim var?” diyerek asıl amaçları olan Türkiye’yi bölmek ve parçalamak için kollar sıvanacak. Ülkemizdeki fitnecilikler ve bölücülüklerin yapılması için PKK’lı canilerden yardımlar istenecek.
Peki daha sonra ne mi olacak?..
Akil geçinelerin “Bebek katili denmesin” dediği o cani elebaşı Apo, Türkiye’nin dibini kazıyacak.
Bu arada, “Türkiye ne mi yapıyor?” dediniz.
Hiiiiiç...
İktidarı ve arkasındaki suni destek “Atatürk’le”... “Anayasa” ile... “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” ile uğraşmaya devam ettiğinden ne olup bittiğinden bile haberi olmayacak.
İktidarın, “BOP zaten bitti” derken, asıl BOP’un Türkiye’yi parçalamak olduğunu bile kavrayamadan (tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi) emperyalistlerin gemilerini Boğaz’da görürsek hiç şaşırmayın.
Uyanın artık...
Akiller BOP’a Hizmet Ettiklerinin Ne Zaman Farkında Olacaklar?
.