CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Beylikdüzü Belediyesi tarafından bu yıl 4’ncüsü düzenlenen “Vefa Ödülleri” töreninde konuştu. “Vefa ödüllerini her yıl yapan, vefa duygusuyla bizi bir araya getiren Beylikdüzü ilçe teşkilatına ve bu geleneği başlatan Sayın Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ediyorum” diyen Kılıçdaroğlu, “Hiç endişeniz olmasın, yakın bir gelecekte göreceksiniz Mustafa Kemal’in Türkiye’sini demokrasi ile taçlandıracağız. Bu bizim görevimiz. Çünkü bu partiyi kuranlar, Cumhuriyeti kurdular. Çok partiyi hayata getirdiler. Bu partiyi kuranlar, sosyal demokrasiyi getirdiler. Ve şimdi bu partiyi kuranların çocuklarına, bu görevi yürütenlere tarihin yüklediği bir görev var. O görev de onların kurduğu Cumhuriyeti, demokrasiyle taçlandırmak. O da bize nasip olacak inşallah” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı tarafından bu yıl 4’ncüsü düzenlenen “Vefa Ödülleri” töreninde bir araya geldi. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen ödül törenine CHP’nin eski genel başkanları, partililer, milletvekilleri ve yaklaşık bin 200 kişilik vatandaş topluluğu katıldı. Tören, halk ozanı Erdal Erzincan’ın saz ve türkü dinletisiyle başladı. Erzincan, salonu hınca hınç dolduran katılımcılara, verdiği resitalle müzik ziyafeti çekti. Ünlü ozana türkülerinde bütün salon eşlik etti. Erzincan, sahneden alkışlarla ayrıldı.
İMAMOĞLU: “16 MİLYON İNSANI KUCAKLAYASIM GELDİ”
Törende, sırasıyla Beylikdüzü CHP İlçe Başkanı Turan Taşkın Özer, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, jüri üyesi eski CHP milletvekili Süleyman Çelebi ve Kaftancıoğlu birer konuşma yaptı. 4 konuşmacının ardından mikrofona davet edilen İmamoğlu, Erzincan’ın resitalinden çok etkilendiğini belirterek, “Öyle bir his, öyle bir notalarla bizleri besledi ki; bir an 16 milyon insanı kucaklayasım geldi” dedi. CHP’nin “insan odaklı” bir parti olduğunu belirten İmamoğlu, “Bir yanımız Anadolu'nun, insan sevgisini temel alan kadim kültüründe, Bir yanımız, insanlığın evrensel değerlerinde. Biz, siyaseti insanlarımızı mutlu edebilmek için yapıyoruz” diye konuştu. Vefa duygusunu insanı insan yapan, toplumu toplum yapan, milleti millet yapan en önemli değerlerden biri olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Vefa duygusunun ortadan kalkmasıyla toplumlar çözülür ve uygarlıklar yıkılır” dedi.
İMAMOĞLU: “MUSTAFA KEMAL’İN PARTİSİNE VEFASIZLIK YAKIŞMAZ”
Siyaset alanında vefasızlıkların çok yaşandığının altını çizen İmamoğlu, “Bu ülkede belli bir siyasi heyet, bu ülkenin yakın tarihine vefasızlıktan da öte bir duyguyla nasıl saldırdı, ne yanlış işler yaptı, neler yapıyor… Hepimiz biliyor ve izliyoruz. Hepimiz bu duyguların bu ülkeye ne büyük faturaları oldu görüyoruz. Sizden öncekilerin hayatları pahasına var ettiklerini korumayı ve geliştirmeyi bilmezseniz, sizden sonra gelenlerin sizin yaptıklarınızı anlamasını, yorumlamasını, takdir etmesini ve korumasını bekleyemezsiniz. Diğerlerini bilmem ama Türkiye'nin en köklü partisine, dünyanın en uzun süredir ayakta kalan partilerinden birine, ömrünü memleketine vefa borcunu ödemekle geçirmiş Mustafa Kemal Atatürk'ün partisine vefasızlık, hiç ama hiç yakışmaz. Bizler, Anadolu'nun kurtuluşunda ve Cumhuriyet'in kuruluşunda emeği geçen herkesin mücadelesine saygı duyan, o ruhu, o kararlılığı örnek alan, onlara olan vefa duygumuzla geleceğe yürüyen insanlarız. Vefa duygusu bizi biz yapan en önemli ortak kültür, ortak payda ve en önemli ortak dava duygusudur” şeklinde konuştu.
İMAMOĞLU: “SİYASET, VEFA BORCUMUZU ÖDEMENİN YOLU”
“Beylikdüzü'nde 4 yıl önce başlattığımız Vefa Ödülleri'nin parti sınırlarını aşarak ülkenin siyaset kültürüne bir katkı sunmasını amaçlamıştık” diyen İmamoğlu, “Kısa süre içerisinde bu yolda önemli adımlar atabildiğimiz için çok mutluyum. Sadece bugün için değil, yarınlar için de vefayı toplumsal ve siyasal hayatımızın önemli değerlerinden biri olarak görmek ve benimsemek zorundayız. Çünkü vefa, her şeyden önce, hatırlamak demektir. Yaygın bir vefasızlık ciddi bir toplumsal hafıza kaybına yol açar. CHP, yalnızca Türkiye'nin birleştirici gücü değil, aynı zamanda Cumhuriyet’in hafızasıdır. CHP, bu toprakların tüm kadim değerlerinin savunucusu, o değerlerin bizi biz yapan ana ögeler olduğunu anlamış bir bilincin adıdır. Bu bilinç, bu sorumluluk ve bu olgunlukla tüm vatandaşlara sevgi ve saygıyla kucak açmaya, vefamızı göstermeye devam edeceğiz. Siyaseti bu ülkeye, bu ülkenin şehirlerine, insanlarına ve bizimle birlikte yaşayan tüm canlılarına vefa borcumuzu ödemenin bir yolu olarak görmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
3 MERHUM BAKANA ÖDÜL VERİLDİ
İmamoğlu’nun konuşmasının ardından ödül törenine geçildi. Bu yılın vefa ödülleri, sırasıyla, CHP’ye yıllarca hizmet eski Turizm ve Kültür Bakanı, gazeteci merhum Orhan Birgit, eski İmar ve İskân Bakanı merhum Ali Topuz, eski Gençlik ve Spordan Sorumlu Devlet Bakanı merhum Fikret Ünlü, Beylidüzü CHP İlçe Başkanlığı üyesi emekli öğretmen Şükran Bingöl, 68 kuşağının önemli liderlerinden Cavit Savcı ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen’e verildi. Merhum Birgit’in eşi Gülsen Birgit ödülü eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın’ından, merhum Topuz’un oğlu Serdar Topuz babasının ödülünü eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin’den ve merhum Ünlü’nün kızı Oya Ünlü de babasının ödülünü eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın elinden aldı. Bingöl’ün ödülünü, Özer ve Çalık’ın elinden alırken, Savcı’nın ödülünü, Kaftancıoğlu ve İmamoğlu birlikte verdi. Öymen ise ödülünü, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan aldı.
KILIÇDAROĞLU: “ERDAL ERZİNCAN’I
DİNLERKEN CUMHURİYET’İ DÜŞÜNDÜM”
Kılıçdaroğlu, Öymen’e ödülünü verdikten sonra, şu konuşmayı yaptı:
“Gerçekten de Erdal Erzincan’ı dinlerken, sazını dinlerken duygulanmamak, heyecanlanmamak, umutlanmamak mümkün değil. Onu dinlerken, bir anlamda Cumhuriyet’i düşündüm. Hangi kavgalar, mücadeleler verildi Cumhuriyet kurulurken? CHP’yi düşündüm. Genel başkanlarının hapse atıldığı, tutuklandığı, düşüncelerin yasaklandığı süreçleri geçtik. Ama bütün bu süreçlerin içinde, çınar gibi ayakta kalan tek bir varlık var siyasette. O da CHP. Bir kurumu, 100 yıl yaşatmak kolay değil. 100 yıl yaşatmak için bir kurumu; ideal gerekiyor, amaç gerekiyor, hedef gerekiyor. O hedefi aslında bize, CHP’nin kuran kişi verdi. Çağdaş uygarlığı taşıdı. Öyle bir ufuk verdi ki bize, o ufka yaklaştığımız zaman o ufkun biraz daha ilerlediğini ve yeni kuşakların o ufku bulmak için yeniden mücadele ettiğini bize gösterdi. Ve bizler, çağdaş uygarlığı yakalamak ve ona ulaşmak için mücadele ediyoruz.”
KILIÇDAROĞLU: “BU MÜCADELE, SIRADAN BİR MÜCADELE DEĞİL”
“Elbette bu mücadelede bedeller ödendi. Elbette bu mücadele, sıradan bir mücadele değil. Bir toplumu değiştirmek, bir tolumu geliştirmek, bir topluma çağdaş uygarlık hedefini vermek ve o hedefin peşinde milyonların koşmasını sağlamak kolay bir olay değil. Ve bunu yapanlar, bu toplumun kanaat önderleriydi, bu toplumun büyük insanlarıydı. Kendisini Cumhuriyet’e, Atatürk’e, devrimlerine adamış olanların partisiydi CHP. Ve CHP’liler bunu hep birlikte yaptı. Partili olsun olmasın, aynı düşüncelerle yola çıktılar. Aynı adımları attılar. Aynı türküleri söylediler. Aynı umutları beslediler. Ve hep beraber, mutlu, güzel bir ülkeyi yaşatmak için, kurmak için, geliştirmek için mücadele ettiler. Aslında bizim mücadelemiz, bir hak mücadelesi. Bizim mücadelemiz, bir adalet mücadelesi. Bizim mücadelemiz, bir hukuk mücadelesi. Bu mücadeleyi verenlerin gönlünde, derin bir vefa duygusu var.”
KILIÇDAROĞLU: “VEFA, İNSAN SEVENLERİN DUYGUSUDUR”
“Vefa dediğimiz duygu, insanı sevenlerin duygusudur. Geleceğe umutla bakanların duygusudur. Vefa dediğiniz duygu, bir yerde bir çocuk aç yatağa giriyorsa, o gece rahat uyumamak demektir. Vefa sıradan bir olay değildir. Gerçekten de insana özgü bir kavramdır. İnsanoğlu bu kavramı büyütmek ve yüceltmek zorundadır. Elbette hepimizin eksiklikleri olabilir. Kusurlar olabilir. Önemli olan çizgimizden sapmadan yolumuza devam etmektir. Son seçimlerde bir mesafe aldık doğrudur. Yetiyor mu ? Hayır. Daha büyük bir mücadeleyi sürdüreceğiz. Belki dün akşam siz evlerinizde uyurken ben, sabah 02.00’de evimin kapısını açıyorum. İstanbul’da bize hayatında hiç oy vermemiş kesimlerle uzun bir sohbet yaptım. Neden bize oy vermiyorsunuz? Hangi gerekçe ile oy vermiyorsunuz? ‘Adalet’ diyorsunuz, adaleti savunuyoruz; ‘Hak’ diyorsunuz, hakkı savunuyoruz; ‘Kul hakkı’ diyorsunuz, kul hakkını savunuyoruz. ‘Yolsuzluk’ diyorsunuz, her türlü mücadeleyi veriyoruz. ‘İnsan sevgisi’ diyorsunuz, bizim yüreğimizin derinlerinde zaten insan sevgisi var. O zaman neden birlikte olmuyoruz? Neden birlikte mücadele etmiyoruz? Ve Türkiye’de demokrasi, sadece bizim için geçerli bir kavram değil. Bizim gibi düşünmeyenler için de demokrasi dediğimiz o kavramın hayata geçmesi gerekiyor. Farklı düşünmemizin, Türkiye’nin en büyük zenginliklerinden biri olduğunun onlara anlattım. Farklı düşündüğümüz zaman farklı görüşleri dile getirdiğimi zaman Türkiye, daha da zenginleşecektir. Bunu da onlara ifade ettim.”
KILIÇDAROĞLU: “BU ÜLKENİN İNSANLARINA GÜVENİYORUZ”
“Dünyanın en zengin kimliğini, kendi topraklarında, Anadolu’da yaşatan bir devlettir Türkiye Cumhuriyeti. Her inançtan her kimlikten her yaşam tarzından insanımız var. Dolayısıyla bunlar bizim ayrışma aktörümüz ya da anahtarımız olmamalı. Tam tersine bu duygular bizim zenginliğimiz olmalı. Ve biz kimlik, inanç ve düşünce zenginliğini yaşayan bir toplum olmalıyız. Kendimizi dünyaya bütün zenginliğimizi tanıtmalıyız. Biz, bunu yapacağız birlikte. Dolayısıyla onların arasından ayrılırken hep birlikte aynı şeyleri düşündüğümüzü gördük. Bizi tanımayan veya bizim rakiplerimizin vatandaşa bizi anlattığı dilin ötesinde, doğrudan doğruya kendimiz gidip, kendimizi onlara anlattığımız zaman daha sıcak ve samimi bir ilişkinin kapılarını aralıyoruz. Ve biz bunu yapmak zorundayız. Önümüzde elbette seçimler olacak. Göreceksiniz çok daha güzel ve çok daha başarılı adımlar atacağız. Kime güveniyoruz? Bu ülkenin insanlarına güveniyoruz. Kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin insanlarına güveniyoruz.”
KILIÇDAROĞLU: “GÜZEL BİR TÜRKİYE İNŞA
ETMEK İÇİN YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”
“Onlara hep şunu söyledik ve söyleyeceğiz de: Cumhuriyet Halk Partili olmak kolay bir olay değildir. Cumhuriyet Halk Partili olmak için, yüreğinde insan sevgisi olacak. Vatan ve bayrak sevgisi olacak. Cumhuriyet Halk Partili olmak için hakkı, hukuku ve adaleti savunacaksınız. Yüreğinizin derinliklerinde vefa ve vicdan olacak. Haksızlıklara karşı durmak, ‘CHP’ye, CHP’liye haksızlık yapıldı’ diye değil, kime yapılırsa yapılsın, haksızlıklara karşı durmak, vicdan terazisinde adaletli davranmak her Cumhuriyet Halk Partilinin görevidir. Ve biz bunu yapıyoruz. Güzel bir Türkiye inşa etmek için yolumuza devam ediyoruz. Jüride iki kadının olduğunu Ekrem Bey’e söyledim. ‘Ne kadar güzel bir şey’ dedim. Partide kadınlara ve gençlere daha çok yer olması lazım. Vefa ödüllerini her yıl yapan, vefa duygusuyla bizi bir araya getiren Beylikdüzü ilçe teşkilatına ve bu geleneği başlatan Sayın Ekrem İmamoğlu’na teşekkür ediyorum. Hiç endişeniz olmasın, yakın bir gelecekte göreceksiniz Mustafa Kemal’in Türkiye’sini demokrasi ile taçlandıracağız. Bu bizim görevimiz. Çünkü bu partiyi kuranlar, Cumhuriyeti kurdular. Çok partiyi hayata getirdiler. Bu partiyi kuranlar, sosyal demokrasiyi getirdiler. Ve şimdi bu partiyi kuranların çocuklarına, bu görevi yürütenlere tarihin yüklediği bir görev var. O görev de onların kurduğu Cumhuriyeti, demokrasiyle taçlandırmak. O da bize nasip olacak inşallah