Büyükçekmece’nin kaderi kimlerin elinde!
Bizans ve Osmanlı döneminde orduların konaklama yeri olduğundan bölgede yoğun bir yerleşim olmamış.
1926 yılında Çatalca'nın ilçe ilan edilmesiyle birlikte Çatalca'ya bağlı bir bucak yapılmış.
1958'de belediye ilan edilen Büyükçekmece, 4 Temmuz 1987'de Çatalca ilçesinden ayrılarak bağımsız bir ilçe haline gelmiş.
İlçe olmasıyla birlikte Büyükçekmece’de hızla nüfus artışı ve kalkınma gerçekleşmiş
Daha sonra ülke genelinde köylerin belde belediyesine dönüşmesi ile; Tepecik, Gürpınar, Kumburgaz, Mimarsinan, Esenyurt, Kıraç, Yakuplu, Kavaklı, Bahçeşehir gibi önceleri köy olan yerleşim yerleri 1989 ile 2004 yılında meclisten geçen ve 2009 yerel seçimlerinde yürürlüğe giren 5216. Büyükşehir Belediye yasası ile bu beldelerin bazıları ilçe olmuş bazıları da Büyükçekmece’ye mahalle olarak bağlanmıştır.
Bugün Büyükçekmece 250 bin nüfusu ile, İstanbul’un 39 ilçesinden nüfus ve gelişme bakımından ilk sıralarda kendine yer bulan, yaşanabilecek yerlerde ilk sıralarda gösterilen, geniş deniz sahili, Büyükçekmece Gölü ve tarihi Mimarsinan Köprüsü ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmekle birlikte ilçede yaşayanların da son derece huzur ortamında yaşadığı bir ilçe olarak göze çarpmakta.
Son 30 yılda Akgün var
1958'den bu güne sırası ile Kemal Şengöz, Şevket Tuncay, İbrahim Arı, Zeki Pekçan, ihtilalle göreve gelenleri saymaz isek 1984 ve 1989 yıllarında da iki dönem olmak üzere Ali Çebi belediye başkanı olarak görev yaptılar.
1994 seçimlerinde Ali Çebi’nin Küçükçekmece’den belediye başkan adayı olması ile Hasan Akgün ANAP’ın adayı oluyor ve 1994, 1999, 2004’de ANAP, 2009 ve 2014’te de CHP’den Büyükçekmece Belediye Başkanı olmayı başarıyor.
2019 ve 2024’de de aday olmayı ve seçimi kazanmayı amaçlayan 1955 doğumlu Hasan Akgün, böylece 39 yaşında ilk defa oturduğu belediye başkanlığı koltuğuna 2019'da 64 yaşında ve daha sonra 2024'de de 69 yaşında da oturarak 74 yaşına geldiğinde yapılacak 2029 seçimlerinde aday olmamayı düşünüyor.
Hoş Akgün gibilere fırsat verilirse bırakın 5 dönem, 6 dönem sayarak başkanlığı, ömürleri el verdikçe o koltukları pek bırakma niyetleri olmaz.
Diyeceksiniz adam aday oluyor ve kazanıyor, ne var bunda değil mi?
İşte zaten bu yazımızda bu sorunun cevabını irdeleyeceğiz.
Ali Çebi’yi ziyaret etti paylaşmadı!
1989’da Akgün’ü o zamanki belediye başkanı Ali Çebi Büyükçekmece’ye getirdi.
Zabıta kadrosundan geldiği belediyede kısa sürede başkan yardımcısı oldu.
O zamanlar Ali Çebi efsanesi esiyordu.
ANAP’ın prensi, Turgut Özal’ın çok sevdiği ve bölgenin adeta imparatoruydu Ali Çebi.
1994’de ANAP’tan Ordulu Velittin Küçük’ü Gürpınar’a, Ordulu Orhan Tıraşoğlu’nu Kavaklı’ya, sekreteri Rizeli Sonnur Yalnızoğlu’nu Kıraç’a belediye başkanı yaptı.
Kendisi aslında Büyükçekmece’de devam etmek istiyordu, ancak bir sorun vardı.
Hem ANAP’ın başına Özal’dan sonra Mesut Yılmaz geçmişti, hem de yardımcısı Akgün ANAP Lideri Mesut Yılmaz ile samimiyeti ilerletmişti.
“Sen efsane Ali Çebi’sin sen bize Küçükçekmece’yi de alarak ANAP’ta daha önemli yere gelirsin” dolduruşu ile Büyükçekmece’ye istemeyerek veda etmek zorunda kaldı.
Daha o yıllarda bile Hasan Akgün göreve gelir gelmez eski başkan Ali Çebi ile ilgili ne kadar iz varsa geri plana itmeye başlamıştı.
İşte o Akgün geçtiğimiz bayramda Ali Çebi’yi de evinde ziyaret etmesine rağmen hiçbir sosyal medya hesabından bunu paylaşmaya gerek görmemişti.
Oysa yine o zamanların Esenyurt Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan da Çebi’yi ziyaret etmiş ve sosyal medya hesabından ‘Ali Çebi ile baba oğul sohbeti’ şeklinde paylaşmıştı.
CHP olmasın başka parti!
İçimden bir ses ‘bir bayram ziyaretini paylaşmak zorunda değil’ diyenleri de duyuyor ve şunu söylüyor.
Ziyaret sıradan bir ziyaret değildir, hem ortada eski bir belediye başkanı vardır, hem de başkalarını paylaşıp o kişiyi paylaşmayarak bir anlamda o ziyareti de anlamsız kılmaktadır.
İşte tam da Büyükçekmece son 30 yıldır bunu yaşıyor.
Hasan Akgün koca ilçeyi tek başına yönetiyor.
Tek başına karar alıyor.
Tek başına uyguluyor.
Tek başına kendisini koca ilçenin sahibi gibi görüyor.
Zira ona göre doğru olan şudur; ben belediye başkanı adayı oldum ve kazandım. Halk bana yetki verdi ne istersem yaparım!
Oysa etik olan, doğru olan, gerçekçi olan, makul olan da şu olmalıdır; siz herhangi bir siyasi partinin adayı olabilirsiniz, seçimleri büyük bir farkla da kazanabilirsiniz, ancak; size oy vermeyen azınlığın da, Büyükçekmece’de yaşayan her bir bireyin de, her bir fertin de hakkını düşünmek ve korumak zorundasınız.
Tıpkı her seçimden seçime Cumhuriyet Halk Partisi’ni sadece ve sadece seçim flaması, logosu gibi kullanarak daha sonra partinin ilçedeki etkinliklerine katılmayan, en son ilçe kongresinde istediği liste gerçekleşmedi diye kongreye gidecek otobüsleri iptal eden, yemeği iptal eden, yönettiği belediyede hiçbir CHP’liye iş, aş imkanı tanımayan, ‘ben yaptım, ben kazandım, ben hangi partiden aday olursam olayım yine kazanırım’ diye düşünen bir zihniyet yıllardır Büyükçekmece’yi yöneten ve ilçenin kaderini elinde tutan zihniyettir.
CHP yine Akgün’ü aday yapacak mı?
Büyükçekmece son 30 yıldır aynı zihniyete ve aynı ekibe teslim olma kaderini yaşıyor.
Kim bilir belki bu kader iyi bir kaderdir ve değişse ilçe çok daha olumsuz etkilenecektir.
Onu bilemeyiz.
Bize düşen ortada olan durumu yorumlamak.
Bakın mesela daha dün, 1994 ve 1999’da Doğru Yol Partisi ile ANAP iki büyük siyasi partiydi.
Ve ne yazık ki DYP güçlü adaylarla seçime girmiyordu.
Bugün de Adalet ve Kalkınma Partisi ya aday belirlemede hata yapıyor, ya da parti olarak seçim takviminde adayının yanında var gücü ile yer almıyor.
2019’da neler olacak göreceğiz.
CHP bu seçimlerde çok daha radikal kararlar almayı amaçlıyor. Halka yakın olan, halkın onay vereceği, CHP GenelMerkezini değil, halkı ikna edenlerin aday olacağını açıklıyor. Şayet Akgün bu kriterleri de geçer yine aday olur ve yine seçimleri kazanırsa demek ki bizim insanımız; ‘ben yaptım, ben ettim, ben başardım’ diyenleri kısaca BİZ değil, BEN diyenleri daha çok tercih ediyor diyeceğiz ve susacağız…