Birer gün ara ile önce Nusret Bayraktar sonra da Yalçın Topçu ile yemek yeme fırsatım oldu.
Her iki isim de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlıklarını yapmaktalar.
Birisi eski Kültür ve Turizm Bakanı, şimdi Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu.
Diğeri, Ak Parti eski Rize Milletvekili, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Nusret Bayraktar.
Her iki isimle de enine boyuna referandum sürecini konuştuk.
Bayraktar’ın bu yöndeki geniş röportajını gazetemizden okuyabilirsiniz.
Topçu’nun konuşmasından da özet aktarmaya çalışacağım.
*
Aslında her iki isim de referandumdan kesinlikle ‘evet’ yönünde karar çıkmasını beklerken Türkiye’nin buna mecbur olduğunu vurguluyor.
Hazır bir sistem değişikliği varken, istikrar olma ihtimali varken, daha hızlı, daha kontrollü, daha etkin karar alma mekanizma seçeneği varken.
Ne gerek var koalisyonlara.
Ne gerek var çok başlılı sisteme.
Ne gerek var kısa süreli hükümetlere demek istiyorlar.
*
Bizim bir liderimiz var.
Çalışkan, sevilen, sayılan, çok az insana nasip olan hitap özellikleri olan.
Hazır elimizde böyle bir lider varken geçirelim bu sistemi.
Türkiye’nin önünde ne kadar pürüzler varsa giderilsin.
Yollar temizlensin.
Direksiyon hakimiyeti kurulsun.
Bugün bu kaptan gerekeni yaptıktan sonra nasıl olsa ülke yine başka bir lider çıkarır, o zaman da o liderin etrafında kenetleniriz demek istiyorlar.
*
Hatta mümkünse kimse ‘hayır’ oyu kullanmasın.
Keşke yüzde 99 evet oyu kullanılsın.
Halkımız emin ellerde olduklarına inansınlar.
Mevcut hükümetin ve iktidar partisinin her şeyin en iyisini, en doğrusunu, en güzelini düşüneceğine inansınlar.
Liderimiz dahil iktidarın tüm mensuplarının hayatları pahasına bu ülkenin menfaatlerini düşündüklerine inansınlar.
Oylarını verip gidip rahatça, huzur içerisinde evlerinde otursunlar.
Bu lider, bu iktidar ve bu parti gereken her şeyin en iyisini yapacaktır.
Bundan şüphe duymasınlar, demek istiyorlar…
*
Her iki danışmanın da söyleşilerini dinleyin okuyun sizler de aynı şeyleri düşüneceksinizdir.
Sadece Topçu ve Bayraktar değil aslında referanduma giderken ‘evet’ kararını savunan tüm yetkililer benzer şeyleri düşünüyorlar.
Yazımın bu bölümünde ise Karsspor Başkanı Muharrem Yıldız'ın ev sahipliğinde gazetecilerle bir araya gelen, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu’nun konuşmasından kısa bir alıntıyı sizlerle paylaşıyorum….
“Yani birileri kendi medeniyet havzalarında birliktelikler oluşturulunca model oluyor da biz niye kendi medeniyet havzamızda ekonomik, kültürel, siyasal, turizm birlikteliklerini aramayalım. Niye bunun adı bu olsun şu olsun; bunlar inşallah kırılacak diye ümid ediyorum. İnşallah kaybetmiş olduğumuz İslam medeniyeti bilim ile dünya daha adil olacak. Çünkü bizim tarih sahnesinde hakim olduğumuz dönemlere bakın kadınlara tecavüz edilmiş, çocuklar öldürülmüş bir de bu tarafınkine bakın.
Biz inşallah bilim üreteceğiz. Bu tip sistemlerimizi yenileyeceğiz ihtiyaca göre belirleyeceğiz. Buna gocunmaya gerek yok. Ve kıyamete kadar inşallah ecdadın yaptığı gibi bilimde, teknikte nereye varırsak varalım, gayrisafi milli hasılamız ne olursa olsun başkalarının yaptığı gibi yapmayacağız. İnsanlığa tıpkı atalarımızın yaptığı gibi kalple akıl edip gönülle bakacağız. Bunun için çok umut var. Gelecekten umutluyum. Neslimizden umutluyum. Anadolu insanından çok umutluyum. Ve bu sistem yani bu hükümet sistemi bir değişikliği bu dünyanın sonu demeye gerek yok.
Şu kadar yıldır parlemanto ile yönetildi bu ülke. Eksiği gediği ortada. Bunu herkes biliyor. Yani 65 hükümet var, birileri diyor ki bir sene birileri diyor 24 günlük hükümet oluyor. Hep bu sistemin getirdiği işler bunlar. Bunlar düzelecek deyince niye dünyanın sonu olsun yani başkaları kendileri kurdukları bir projeden dışarı çıkıyor. Orada öyle hiç dünyanın sonu olmuyor. Biz de niye olsun? Bizim üstünde duracağımız iktidarı ile muhalefeti ile iki tane meselemiz var: Terör örgütleri ile olan mücadelemiz bunu bir milli seferberlik çerçevesi içinde yapmalıyız. İkinci bir mesele de üreterek, adilane tüketerek herkese aş herkese iş sağlamalıyız. Ve mümkünse insanlarımız doğduğu yerde doymalı. Nerede doğuyorsa orada doymalı. Orada başı dik karnı tok olmalı. Yoksa kimsenin aynı bayrak altında bir ve beraber olmaktan hiçbir kaygısı falan yok. O bölünme mölünme hepsi hikaye. Dediğim gibi projeleri onların. Ve bu eşkiya bizim dağ eşkiyamız değil. Bundan emin olun yani asla bizim değil bunlar. Bunlar başkasının eşkiyası. Onu da zaten Kürt Türkmen 40 küsür yıldır hiçbir milletin göremeyeceği bir mücadele vermiştir. Kimse kimsenin boğazına sarılmaz. Akrabalıklarımız hala devam ediyor. Hala daha birbirimizin dayısı, emmisi, enişteşi, damadı olmaya devam ediyoruz. Bu muazzam bir şeydir. Türk ve Tükmen birliktelikleri kıyamete kadar devam edecek...’’
*
“Bütün bu düşünceler doğrultusunda kendisinin de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında yer aldığını ve önemli olan ülke menfaatidir” diyerek Büyük Birlik Partisi genel başkanlığı koltuğunu bıraktığını belirten Yalçın Topçu referandumda en az yüzde 53 evet oyu beklediğini de dile getirdi.