'Büyük insanlığın toprağında gölge yok, sokağında fener, penceresinde cam, ama umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor...' Deniş, Nazım...
Adeta Cumhuriyet Halk Partisi'nde politika yapanları anlatmış Nazım.
İktidar yok.
Başarı yok.
Proje yok.
Veya tamamlanan proje yok.
Hizmet yok.
Ama 'umut' var.
*
Her kurultay öncesi beslenen umutlar.
Her kurultay öncesi süslü süslü ifadeler.
Her kurultay öncesi temenniler, dilekler, arzular, istekler.
İşte bu beklentiler daha kurultay bitmeden neredeyse katılanlar salonu terk etmeden kurultay salonlarında adeta son buluyor.
*
2016 kurultayı da aslına çok farklı olmadı.
Kurultay öncesi genel başkan adayları bir bir adaylıklarını açıkladılar.
Televizyon televizyon dolaşarak projelerini anlattılar.
CHP'deki eksiklikleri ve sorunları dile getirdiler.
Genel başkan oldukları taktirde yapacaklarından bahsettiler.
Kadro değişikliği, söylem değişikliği, ruh değişikliği gerek dediler.
Dediler de dediler.
Sonunda ne oldu!
Aday bile olamadılar.
*
Çünkü tüzük engel oldu.
Çünkü parti yapısı engel oldu.
Çünkü rant engel oldu.
Çünkü koltuk sevdalıları koltuklarını kaybetmekten korktular.
Yeniliklerle birlikte saltanatlıkları sona erer diye korktular.
*
Hani arada bir saldırı ve patlama sonucu ihmal olduğu gerekçesi ile, başarısızlık olduğu gerekçesi ile, kusur olduğu gerekçesi ile iktidara 'istifa' daveti yapıyor ya Cumhuriyet Halk Partisi'nin çok saygıdeğer yöneticileri.
Kendi yönettikleri partinin halinden memnunlar demek ki istifa veya koltuklarını bırakma, değişme, yenileme pek akıllarına gelmiyor.
*
Genel başkan olduğu günden bu yana Kemal Kılıçdaroğlu tam 9 seçim kaybetmiş.
Kılıçdaroğlu kadar kare ası da en az onun kadar bu görevdeler ve hiçbir seçimi kazanmamışlar.
Bekir Coşkun'un dediği gibi; Eski solist, eski sunucu, eski sanatçı, eski savcı, eski büyükelçi, eski yargıç, eski gazeteci, eski bürokrat, eski maliyeci, eski sendikacı, eski milli görüşçü, eski ülkücü, eski milletvekili, eski spiker, eski futbolcu, eski PM üyesi, eski genel sekreter, eski genel başkan yardımcıları…
Eski yönetim…
Eski tas…
Eski hamam…
*
Herşey eski ama nasıl oluyorsa adı Yeni CHP!
Yenilenen CHP!
Yeniden CHP!
Yep yeni CHP!
*
1923 ve 1946 arası tek parti iktidarı.
1960, 1971, 1980 darbe dönemi.
1973 koalisyon ortaklığı.
Şimdiye kadar 35 kurultay.
Ama hiçbir seçimde başarı yok.
Yerel seçimlerde yok.
Referandumlarda yok.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yok.
Genel seçimlerde zaten yok.
Ama nasıl oluyorsa Türkiye'nin en büyük partisi!
*
Karşıyaka oldu (1912), Altay (1914), Altınordu (1923), Göztepe (1925), Bucaspor (1928) da öyle.
Türkiye'nin en eski futbol takımları olmuşlar ama bir şampiyonlukları bile yok.
Defalarca birinci lige çıktılar fakat pek varlık gösteremediler.
Tamam kendi bölgelerinde arada bir şampiyon oluyorlar.
Tıpkı CHP'nin yerel seçimlerde bazı yerlerde hep kazandığı gibi.
İzmir.
Edirne.
Kırklareli.
Ve bazı ilçeler.
*
Bakın fazla il adı yazamıyorum bile.
Eskişehir yazacaktım son genel seçimlerde CHP ikinciliye düştü.
Tekirdağ, Çanakkale, Aydın, Antalya yazacaktım.
Burada da CHP oylarını fazlasıyla düşürdü.
Böyle giderse korkarım bir elin parmakları kadar il ve ilçe kalmayacak ki CHP'nin rahat seçim alacağı yerler olarak sayalım.
*
Aslında CHP'de politika yapanlar şayet kendi menfaatleri yerine ülkenin menfaatlerini düşünerek siyaset yapsalar parti çok daha fazla başarılı olur ya neyse.
Bakın son kurultaya katılanlara.
Bir koltuk beklentisi olanları.
İlçe başkanlığı, ilçe belediye başkan adaylığı, il başkanlığı, il belediye başkan adaylığı, belediye meclis üyesi v.s. adaylığı bekleyenleri çıkarın bakalım.
Geriye kaç kişi kalacak.
CHP maalesef bazı siyasilere sadece flama görevi yapmak için varlığını sürdürür oldu.
*
Oysa öyle mi olmalı.
CHP'yi iktidara taşıyacak kadrolar kurulmalı, fikir adamları partide önemli kademelere getirilmeli, yağcı yalaka tayfası değil, aklını mantığını kullanan, çağı yakalayan söylemleri olan, projeleri olan, siyasi başarıları sağlayacak öngörüleri olan kişiler partide söz sahibi olmalı.
Öz eleştiri yapanlar, yanlışa yanlış diyenler, onun bunun tanıdığı bildiği referans olduğu değil, gerçek ülke sevdalısı, Cumhuriyet Halk Partisi sevdalısı, demokrasi gönüllüsü kişiler el üstünde tutulmalı.
Ancak o zaman parti gerçek anlamda bir ivme kazanır ve gerçek anlamda yeniliğe açık olur.
*
Kısaca demek istediğim aynen şu; Cumhuriyet Halk Partisi bugün en az Türkiye'nin üçte birisi için çok şey ifade ediyor.
Zaten her seçimde bu rakam bu partiye desteğini esirgemiyor.
Bugün CHP'yi yönetenler de bunun farkında olarak; 'ne olursa olsun bizim yerel seçimlerde bazı yerler cepte, genel seçimlerde ise %25 cepte' düşüncesi ile hareket ediyor.
Bu böyle devam ettiği sürece ortaya başka bir alternatif çıktığı durumda bu 1/3 rakam bile korkarım hayal olacaktır.
*
Yazımıza Nazım ile başladık Nazım ile bitirelim.
'Biz başka severdik, o yüzden başka sevmedik!' demiş ya Nazım.
Cumhuriyet Halk Partisi'ni sevenler ve bu partiye gönül verenler de şimdilik başka arayışa girmiyorlar pek.
Onlar başka alternatif bulmadan, Cumhuriyet Halk Partisi'ni yönetenlerin kendilerine çeki düzen vermeleri, çok çalışmaları, objektif olmaları, dürüst olmaları, sadık olmaları, gece gündüz demeden çalışarak partiyi artık iktidara taşımaları şart oldu...!