Geçtiğimiz akşam İstanbul Dernekler Federasyonu ve SERKA (Serhat Kalkınma Ajansı) güzel bir organizasyona imza attı.
Her ne kadar gecede Kars'ın meşhur yemeği kaz ikram edildiği için gece alışılmış kaz gecesi gibi algılansa da tek başına kalkınma ajansı ile davetlilerin tanışması bile bu geceyi anlamlı hale getirdi.
Gecede kısaca konuştum ama bu yazımda biraz daha uzun bahsetmeye çalışacağım.
Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin uyum kapsamında 2006 yılında kurulmasına karar verilen ''kalkınma Ajansları' Türkiye'de 26 bölgede kurularak bu bölgelerin kalkınmasına yön veren, yerel sorunlara yine yerel odaklı çözümler sunan, kaynakların yerinde ve etkin kullanımıyla sürdürülebilir kalkınmaya hizmet eden bir kurum olma misyonunu oluşturmaktalar.
***
Yine gecede de anlattım.
Yıllardır ülkemiz AB'ye alınmayınca artık temel fıkraları kadar meşhur AB fıkraları da çoğalmaya başladı.
Onlardan birisi de şu;
Yıl 2050. AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:
-Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB'ye alacak mıyız?
AB Başkanı:
-Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe'yi yasaklıyorum.
-Efendim onu 5 sene önce yaptılar. Hatırlamıyor musunuz?
O zaman söyle, kokoreç yasaklansın.
-Aman efendim, onu yemeyi 2005'te bıraktılar.
Ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın.
-Ooooo. Beyefendi.Onu çoktan bıraktılar.
AB Başkanı düşünüp taşınmış ve; -DAĞITIN LAN AVRUPA BİRLİĞİ'Nİ...
***
Anlayacağınız köşe yazımızın başlığı buradan geliyor.
Olsun.
Madem SERKA gibi yılda 13-14 milyon tutarındaki bütçesini o bölgelerin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmasına ayıran kalkınma ajanslarının kurulmasına sebep olmuş.
O zaman AB'ye üyelik başvurusunun artı yönleri de yok değilmiş hani.
İyi de bu ajanslar bütçelerini doğru anlamda kullanabiliyor ve gerçekten AB'ye uyum çerçevesinde projelere mi destek veriyorlar yoksa eski tas eski hamam devam mı ediliyor.
Yine bu eleştirimi gecede de yaptım buradan da yazıyorum.
SERKA'ya ve diğer 26 kalkınma ajanslarına önerim olsun.
Dolaşın bölgenizdeki okulları.
Bu okullarda vardır şöyle buluşa bilime meraklı gençler.
Keşfedin o gençleri.
Tutun ellerinden.
Okutun onları.
Neden olmasın.
Yarının iyi bir bilim adamını keşfetmemek içten bile olmaz.
***
Bakın mesela artık dünyada para eden değerler yeni buluşlar.
Elektronik eşyalar.
İnternet buluşları.
Türkiye Cumhuriyeti'nin yıllık bütçesi 450 millyar lira.
Tek başına google bile bu paranın 3/1'i değerine sahip bir marka.
Bizim en değerli markamız 2 milyar dolar etmiyor.
Bakın inceleyin.
Google nasıl kuruldu.
Facebook nasıl kuruldu/keşfedildi.
Twitter ve diğer sosyal medya hesapları.
Iphon da keza öyle.
Tamam bu ölçüde olamaz belki ama bunlara benzer işler yapılmadığı sürece bu memleket bir adım öteye gidemez.
Peki bunlara benzer işler nasıl yapılır.
Yıllık bütçemizden veya işte şu kalkınma ajansı gibi kaynaklardan bu tür projeler peşinde olanlara destek vererek bir nebze olsun en azından kıvılcım başlatılabilinir.
***
Bu arada bu gecede bize plaket takdimlerinden dolayı ve gelişimci inavosyan tarzı organizasyonlarından dolayı Velişan Yerli başkanlığındaki İstanbul Dernekler Federasyonu yönetimine teşekkür ediyorum.
#KardeşimsinHrant!
Ölümünün 8. yılında, dün anılan Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Binlerce kişi Hrant Dink için #direnbüyükçekmece grubu güzel bir dörtlük paylaşmış.
Kısa ama bakın ne kadar çok şey anlatıyor:
Göçük altında kalan yoksul Anadolu çocukları gibi delikti ayakkabıların.
Ne liberal piyasacı, ne dinci, nede milliyetçiydin!
Sen sadece yoksul Anadoluydun!
Belli ki ondandı yüreğinin hep emekten yana atması!
İşte en çok da bunun için #KardeşimsinHrant!
@twitter.com/MehmetMert1