Demokrasi, özgürlük deyip duruyoruz. Bir türlü bulamadık, ne olduğunu anlayamadık. Bulamayız tabii, çünkü konuşmadan önce, içimize bakarsak neden olmadığını göreceğiz zaten.
İşe, en küçük topluluklara bakmakla başlayın. Mesela aile içine bakın, üyesi olduğunuz sivil toplum kuruluşlarına veya derneklere bakın.
O ağzımızdan düşürmediğimiz “Özgürlük”, ” Demokrasi” kelimelerinin içinin ne kadar boş kaldığını göreceksiniz. Bütünü anlamak için, küçüğe bakın yeter. Aile içinde ne kadar demokratik olabiliyoruz, herkesin fikrini alıp uygulayabiliyoruz? Ben demokrasi, özgürlük diye haykıran insanların, hiçte böyle olmadıklarını, geçen yıl üyesi olduğum bir dernekte gözlemleyerek test ettim.
O ağzımızdan düşürmediğimiz “Özgürlük”, ” Demokrasi” kelimelerinin içinin ne kadar boş kaldığını göreceksiniz. Bütünü anlamak için, küçüğe bakın yeter. Aile içinde ne kadar demokratik olabiliyoruz, herkesin fikrini alıp uygulayabiliyoruz? Ben demokrasi, özgürlük diye haykıran insanların, hiçte böyle olmadıklarını, geçen yıl üyesi olduğum bir dernekte gözlemleyerek test ettim.
Hımm, dedim, bu demokrasi bizde böyle çalışıyor demek ki!
Anlatıyorum olayı; Dernekte seçim zamanı gelmişti. Başkan ve yönetim kurulu seçilecek. Bir hafta öncesinden, hepimize orda bulunmamız gerektiği anlatıldı. Gitmemek olmaz, çünkü bu bir seçim ne de olsa. Oy kullanmayanın, şikayet etme hakkı yoktur. Hatta arkadaşlarımı arayıp mutlaka orada bulunmalarını da rica ettim.
Çoğunluk olalım, vazifemizi yapalım diyerekten.
Çoğunluk olalım, vazifemizi yapalım diyerekten.
O hafta, sağlık sorunumdan dolayı küçük bir operasyon geçirmiştim. Bir hafta sonra da derneğe gidip oy kullanmam lazım. Ben iki büklüm, daha ayağa kalkacak halim olmamasına rağmen, evdekilerin “delimisin, bu halde çıkamazsın” sözlerine rağmen, kalktım derneğe gittim. Oy, oyy, gitmez olaydım.
Başkan, beni görünce şaşırdı ve “senin bu halde burada ne işin var dedi.”
“Ee, oy kullanılacak ya, ondan buradayım” diye cevap verdim.
“Yok ya” dedi, “zaten listeler hazır, sizin oy vermenize gerek yok, eve gidebilirsiniz” dedi.
O zaman bana bir aydır seçim yapılacak, mutlaka burada bulunmanız lazım diye neden söylediniz?
Ohoo, başkan yine başkan, yönetim kurulu üyeleri de seçilmiş, yani seçilenleri kabul etmekten başka bize bir şey bırakmamışlar. Netice olarak, oy vermedik, listeler de hazır. Ne tartışma, ne oylama, ne fikir sorma, hiç biri yok. İşte bizim demokrasi anlayışımız, işte seçim.
Seçmediğimiz insanlar tarafından yönetilmek…
Bütünü anlamak için, küçüğe bakın yeter, demem bu yüzden. Birileri bizim adımıza düşünüp, sonucu dayatıyor zaten. Maalesef, demokrasi, özgürlük diye bağıran “Aydın” dediğimiz insanların olduğu topluluk bile böyle davranıyor işte!
Koltuk sahibi olan bir sürü insanın neden o koltukları bırakamadıklarını bir kez daha anladım. Hem de o küçücük topluluklar içinde.
Biz adam olur muyuz? Bir gün gerçekten demokrasi, özgürlük kavramlarını anlayıp uygulayabilir miyiz? Biraz geç oldu sanki ama umudumu yitirmeyeceğim…
Sevgiyle kalın