Uzun süredir görüşemediği, yurt dışında yaşayan arkadaşıyla günü birlikte geçirebilmek için Kumburgaz’daki yazlıklarına gelmişlerdi.
Günün yorgunluğunu atabilmek amacıyla, bedenini serin sulara bırakabilmek için sabırsızlanıyordu. Bütün yaz denize girdiği sahildeki iskeleye geldiğinde, en çok hoşlandığı şeylerden birini yapmak için havaya doğru sıçrayıp balıklama atlayarak denizin içine girdi. Su yüzüne çıkmaya çalıştığında hareketsiz vücuduna hükmedemediğini fark etti. Boynunda büyük bir acı vardı. Kolları hemen önünde hareketsizce duruyordu. Gözlerinin önünde hafif kan birikimini gördüğünde önce kollarının koptuğunu sandı ama kan görüntüsü o kadar fazla değildi. Peki o zaman kollarını neden hareket ettiremiyordu? Neden hala suyun üstüne çıkamıyordu? Denize atladığı sırada bir şeyler olmuş olmalıydı.
Çok iyi bir yüzücüydü, denizin altında normal sürenin üzerinde kalacak kadar ciğer kapasitesine sahipti. Deniz onun için bir tutkuydu. Çoğu zaman saatlerce denizden çıkmadığı olur, denizde geçirdiği zamanı sevgiliyle geçirdiği zaman gibi yaşardı. Her derinlikteki, hatta en sığ sulara bile balıklama atlamaya bayılıyordu.
İlk kez yaşadığı bir durumdu bu ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Suyun altında kaldığı süre uzadıkça, ciğerlerindeki hava da tükenmeye başlamıştı. Sahilde ve denizde birçok insan vardı, onlar kendisinin sudan çıkamadığını fark etmiyorlar mıydı? Denize atlarken arkadaşı hemen arkasındaydı. O da yüzdüğü için ne durumda olduğunu fark edemiyor muydu? Eğer kendisini fark etseydi çoktan sudan çıkarması gerekiyordu. Nefesi iyice tükendiğinden gözleri kararmaya başlamıştı. Artık su yutmaya kara verdiği anda, arkadaşı müdahale edip suyun üzerine çıkarmıştı onu.
Vücudunun hiçbir yerini hareket ettiremiyordu. Birkaç kişinin yardımıyla kıyıya çıkardılar. Bir çok kişi başına üşüşmüş, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Nefes almakta güçlük çektiği için bir kişi suni teneffüs yapmaya başladı. Biri, yandaki sitede doktor var haber verelim gelsin diye bağırdı. Bir başkası su yuttuğu düşüncesiyle, ayaklarından havaya kaldırıp boynunun üzerinde, daha doğrusu boynunun kırılan kemiklerinin farkında olmadan sallamaya başladı.
Doktor gelip muayene etmeye başladı. Ayaklarının altını bir şeylerle çizip hissedip hissetmediğini soruyordu. Ne ayaklarını, ne de vücudunun hiçbir yerini hissetmediği gibi hareket de ettiremiyordu. O günden itibaren tüm yaşamını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda kaldı.
Yıllar sonra, Kumburgaz’da kaza geçirdiği sahili tekrar görmeye gittiğinde, oradaki kişilerle sohbet ettiğinde kendisinden sonra bir çok kişinin daha aynı yerde, aynı şekilde kaza geçirdiğini öğrendi.
Türkiye’de her yıl ortalama 500 boyun kırığı vakasına rastlanıyor. Boyun kırıklarının en sık rastlanan sebeblerinden biri ise sığ suya balıklama atlama. Bu vakaların büyük bir çoğunluğu ya ölümle ya da felçle sonuçlanıyor.
Sığ suya atlama vakaları:
1)Çoğunlukla 15-25 yaş arası erkeklerde görülüyor. (Maalesef bu yaş grubu gençler, sığ suya balıklama atlamayı önemli bir güç gösterisi olarak görüyorlar.)
2)Gece saat 01.00 de, özellikle turistik tesislerde konaklayan tatilcilerin alkol aldıktan sonra ya da öğleden sonra 13.00 de, serinleme amaçlı kontrolsüz bir şekilde sığ suya veya havuza atlamaları sonucu gerçekleşiyor.
3)Yanlış ilk yardım uygulamaları sonucu kazazedeler ya felç oluyorlar ya da ölüyorlar.
4)Sığ suya balıklama atlayanların %30’u kısmi veya tam felç oluyor.
Sığ suları gösteren uyarı levhalarının konulması, bu kazaların önlenmesindeki en önemli adımlardan biri. Bunun en iyi örneği ise Amerika ve Avustralya'da deniz kıyılarına yerleştirilen uyarı levhalarıdır. Uyarı levhası sayesinde Amerika ve Avustralya’da yaşanan sığ suya balıklama atlama vakalarında %70 oranında azalma görülmüştür. Ülkemizde maalesef uyarı tabelaları yok denilebilecek kadar az.
Yaz aylarına girdik. Suya balıklama atlama nedeniyle felç olan insanların haberleri gelmeye başladı bile. Denizler, göller, barajlar, havuzlar vb. gibi yerlerde uyarı levhaları ve diğer iletişim araçları kullanılarak önlem alınmazsa, yaz sonuna kadar bir çok kişi daha bu felaketi yaşamak zorunda kalacaktır. Yetkililerin bu konuda önlem alabilmeleri ve tüm vatandaşların bilgilenebilmeleri için Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nin Simpl-e Ajans ve Film-iz Prodüksiyon’un gönüllü destekleri ile hazırlamış oldukları tanıtım filmi linkini ve köşemde yayınlanan posteri sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Derinliğini bilmediğiniz sulara ve 2 metrenin altındaki sığ sulara balıklama atlamayın. Boynunuz kırılabilir, felç olabilirsiniz.”
Engelsiz Bir Yaşam Dileğiyle…
Ramazan BAŞ