Bu bir zeytinin hazin hikayesi. Yokluğun içinde bir zeytinin hikayesi aslında.
Çocuktum, sanırım 5-6 yaşlarındaydım. Annemin bir akrabası vardı.
Tam akrabalık bağını bile bilmiyorum ama yaz tatillerinde bir kaç günlüğüne oraya giderdik.
Çorlu’nun bir köyüydü. At, eşek, tarlası,bahçesi olan, yolları çamurlu, kovanlarda bal üretilen, evlerde peynir yapılan, ineklerden süt sağılıp içilen, ekmeğin evin bahçesinde kurulu taş fırınlarda pişirildiği, bildiğimiz köy işte. Değişik gelirdi bana çocukken orada yaşamak. Geceleri, yer döşeğinde uyumak bile farklıydı benim için.
Şehirde her yerde bulup satın alabildiğimiz fakat oradaki bakkalda hiç birini bulamadığımız, küçücük bir bakkalı vardı. Bir sabah, annemin amca diye hitab ettiği kişi ve çocukları kahvaltı sofrasındaydık. Yenge, sabah erkenden kalkmış, taş fırında ekmekleri pişirmiş. Çayıda demlemiş. Amca,karısı ve çocukları,sofraya oturduk. Bildiğiniz, yer sofrası. Sofranın altına yayılan örtüyüde, peçete olarak kullanıp, dizlerini örtersinya hani. Ekmek, elle bölünüp, dağıtılır masaya.
Ben yer sofrasını hala severim.
Evde yapılmış mis gibi peynir, kaymak, reçel, tadına doyulmaz.
Başladık kahvaltıya. Bir anda, amca’nın çocuğuna bağırışı keyfimizi kaçırdı. Şöyle çıkıştı oğluna;
“Zeytini bir kerde de atma ağzına, ekmeğe katık yap” dedi. Şaşırmıştım, ufacık zeytin işte, kaç kere ısırılabilirdi ki? Korkumdan bende ağzıma atıp bir kerede yiyememiştim. Üç-dört kere ısırıyordum ekmeğime katık ederken. Her zeytin yiyişimde, o sabah yeniden gelir geçer zihnimden.
Zeytini çok severim. Bana peynir-zeytin ver başka hiç bir şey istemem doymak için.
Zeytine nerden geldim biliyor musunuz? Şu yeni gündemde olan zeytinlikler yasasından.
Sağlığından, zeytinyağından, getirisinden, 500 bin ailenin geçim kaynağı olmasından hiç bahsetmeyeceğim. İçim üzülüyor, zeytinliklere kıyamıyorum.
Tasarı ile, 25 dönümden(25.000 metrekare) küçük zeytinlikler imara açılıyor. Yani biz ülke olarak, böyle güzel bir potansiyel ve değeri kaybediyoruz. Zaten, kadar çok şey kaybediyoruz ki.
Zeytinliklerimizde gidiyor sonunda. Ne uğruna?
Soma’da, 86 zetyin ağacı daha kesilmiş. Dozerlerle değil, testerelerle, sessizce...
Ekmeğe katık yaptığımız zeytinimizde kalmayacak yanında.
Üzülmekten başka bir şey yapamadığım için çok üzgünüm.
Sevgiyle kalın