Tüm Emekliler Sendikası ve Emekliler Dayanışma Sendikası, 16 Nisan Cumartesi günü saat 14.00’da Ankara Anıtpark’ta miting yapacak. Türkiye’nin birçok bölgesinden Ankara’ya gelecek olan emekliler mitingde; “Tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınsın, emekli maaşlarına yüzde 60 zam yapılsın, bayram harçlığı değil yılda 4 kez asgari ücret tutarında bayram ikramiyesi verilsin, sağlıkta katkı payı kaldırılsın, sendikal haklara yönelik kısıtlamalar kaldırılsın” diyerek taleplerini sıralayacak.
Tüm Emekliler Sendikası Genel Sekreteri İshak Kocabıyık, emeklilere çağrı yaparak haklarına sahip çıkmaları gerektiğini belirtti.
Kocabıyık, şu ifadeleri kullandı:
"Bu mitingin önemli bir özelliği var, emekliler cumhuriyet tarihinde ilk defa kendi imkanlarıyla kendi kimlikleriyle kendi talepleriyle bir miting düzenliyorlar, bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Talebimiz içinde bulunduğumuz geçim zorluğunu giderecek bir ücret artışıdır.
''ÖLÜM SINIRINDAYIZ”
Yılbaşından bu yana akıl almaz ölçülerde yapılan zamlar bizim için artık açlık sınırını bile anlamsız hale getirdi ölüm sınırındayız, neredeyse nefes almamız bile bir mucize haline geldi. En başta gelen talebimiz ücretlerimizin insanca yaşayacak bir seviyeye çekilmesidir. İkinci talebimiz sağlıkta bizlerden alınan katkı paylarından vazgeçilmesi ve kaldırılmasıdır. 20 sene, 30 sene, 40 sene çalışırken hasta olup olmadığımızı, hastaneye gidip gitmediğimize bakmaksızın o sağlık primlerini ödedik. Şimdi sanki hiç ödememişiz gibi sağlık hizmetleri alırken her aşamada katkı payı alınıyor, bunun kaldırılmasını istiyoruz. Üçüncü talebimiz temel tüketim maddelerine yapılan akıl almaz zamların geri alınmasını istiyoruz. Elektriğe yüzde 120 zam, ekmeğe yüzde 200 zam, artık takip edemeyeceğiz oranlarda yapılan zamlar bizi sefalet ve yoksulluk derecesine iyice indirdi.
“BAYRAM İKRAMİYESİ YILDA 4 KEZ VE ASGARİ ÜCRET TUTARINDA OLMALIDIR”
Cumhurbaşkanı’nın bakanlar kurulu toplantısı sonrasında beklenti oydu ki bayram ikramiyesi adı altında verilen ödemelerde bir artışı söyleyecekti, öyle bir artış yok. Bizim taleplerimizden birisi de bu bayram ikramiyesi adı altında verilen aslında son derece aşağılayıcı bir şekilde sanki bayram harçlığı verilirmişçesine sunulan ek ödemelerin yılda dört sefer ve asgari ücret tutarında olmasını istiyoruz. Yoksa bugün ikramiye adında verilen ödemelerle bırakın geçimimizde iyileştirmeyi torunumuza, çocuğumuza bir harçlık niteliği dahi taşımıyor artık.
''ÖNÜMÜZE ÇIKARILAN ENGELLERİN KALDIRILMASINI İSTİYORUZ”
En önde gelen talebimiz de bizim bu haklarımızı savunabilmek, bu haklarımızın yerine gelmesi için mücadele edebilmemiz için en gerekli örgütlenme hakkımız olan toplu sözleşmeli sendikal hakkımızı kullanmada önümüze çıkarılan engellerin kaldırılmasını istiyoruz.
Bir sorun da intibak yasası denilen, aylık bağlama oranlarında yapılan ve AKP döneminde iki sefer yapılan değişikliklerdir. Gitgide düşürülmüştür, bugün için yüzde 28-30 civarındadır yani çalışırken aldığı ücretin yüzde 30’u emekli aylığı olarak kendisine bağlanmaktadır. Bugünkü asgari ücret üzerinden hesap edersek bin 300-bin 400 liradır bunun karşılığı dolayısıyla gelecek kuşakların bu konuda bizden daha büyük zorluklarla karşılaşacağı kesindir.
''EMEKLİLERE SIRA GELİNCE YÜK OLARAK GÖRMEKTEDİR”
Mezarda emeklilik diye bir tanımla geliştirilmişti, bakın 25 yaşında çalışmaya başladığını düşünürsek bir kişinin 65 yaşında olan biri 40 sene çalışmış emekli olmuş olacaktır ki insan vücudunun da bir dayanma sınırı var. Emekliliğin yaşa göre tanımlanması değil çalışma süresine göre bir alt sınır belirlenip o sınıra göre belirlenmesi gereklidir. Eskiden kadınlar için 20 sene erkekler için 25 seneydi istisnaları vardı tabii ki, bu şekilde tekrar tanımlanması gerekir. Burada siyasi iktidarın iki yüzlülüğünden söz etmek istiyorum; siyasi iktidar kendi çevresine, yandaşlarına hak olarak gördüğünü emeklilere sıra gelince yük olarak görmektedir. Siyasi iktidar mensupları 2-3 yerden bizimle maaşları kıyaslanmayacak gelirler elde ediyorlar, bize geldiğinde kaynak olmadığını, bütçe kaynaklarının yetersiz olduğu söyleniyor.
“KAYNAK SORUNU DEĞİL TERCİH SORUDUNUDUR”
Bu bir kaynak sorunu değil siyasi iktidarın tercih sorunudur, tercihlerini büyük şirketlerden, holdinglerden yaptığı için bize gelince kaynak olmadığı söylenmektedir. Geçmediğimiz, kullanmadığımız hizmetlerin parasını bizden almaktadırlar ama biz çalışmamızın, emeğimizin karşılığını istediğimizde yük olarak tarif edilmekteyiz. Biz yük değil yaratılan bütün değerlerin gerçek sahibiyiz, hakkımızı istiyoruz başka da bir şey istemiyoruz."