Kentler simgedir.
Kentleri varedenler o adreste yaşayanlardır.
Kentleri katledenler ise o kentlerin nimetlerini çarçur edenlerdir.
A ilçesi, B ilçesi, C köyü, D şehri ne fark eder.
Bu kentler sadece isimleri ile anılır.
Ancak kentlerin nasıl anılacağına daha çok o kentlerde yaşayanlar ve o kentleri yönetenler karar verir.
*
Bir kent sanat eserleri ile anılır.
Spor etkinlikleri ile anılır.
Dünyaya mal olmuş doğal güzellikleri ile anılır.
Meydanları ile anılır.
Ödüllü projeleri ile anılır.
Çevresi ile, deresi ile, denizi ile, sahili ile, dağları taşları ile anılır.
Başarılı insanları ile anılır.
Okulları, camileri, spor salonları, kültür merkezleri, sinama salonları, tiyatro salonları ile anılır.
*
Bir kent aynı zamanda hurusuz ve güvensiz yaşam tarzı ile de anılır.
Beton yığınları ile de anılır.
10-15 yıl gibi kısa bir sürede yüzbinlerce göç alan nüfusu ile de anılır.
Çarpık yapılaşması ile de anılır.
Düzensiz büyümesi ile de anılır.
Kentin her alanının talan edilmesi ile de anılır.
Kentin doğal güzelliklerinin katledilmesi ile de anılır.
Kentin insanlarının birbirini tanıması ile de anılır.
Kentin nimetlerinin ve imkanlarının belli bir zümreye peşkeş çekilmesi ile de anılır.
*
Kentte hemen hemen her gün yaşanan asayiş olayları ile de anılır.
Uyuşturucu bağımlılığının ve satıcılığının adresi olarak da anılır.
Hırsızlığın, vurdu kaçtının, kavga ve gürültülerin, yasa dışı örgütlerin kol gezdiği yer olarak anılır.
Gençlerin, kadınların, duyarlı ve sakin insanalrın korkulu rüyası haline gelen olayları ile anılır.
*
O kentte belki sağlık binaları yaygındır.
Okulları boldur.
Parkları, bahçeleri, binaları, duvarları.
Fakat şayet insanlara güven ve huzur veren yanı yoksa kim ne yapsın o imkanları.
İşte o kent en son ülke ve dünya gündemine yine kendisine yakışır bir şekilde geldi.
*
Yılbaşı gecesi Reina'daki katliamı gerçekleştiren Abdulkadir Masharipov'un kaldığı ev oradaydı.
Ev ilçenin yıllardır hemen hemen her alanına bir beton yığını diken inşaat şirketine ait site içerisindeydi.
Evle ilgili medya yeterince bilgi ve görüntü yayımladı.
5. kat, 36 numara, 2+1, iki çek yat, iki ayrı yatak, bir buzdolabı, çamaşır makinası ve gardırop ile toptan alışveriş ile alınan yiyeceklerin çoğunun çürümeye yüz tuttuğu bilgileri verildi.
*
Hemen yeri gelmişken burada; 17 gün süren çalışma sonrası, 152 operasyon yaparak, 2 bin kişilik özel ekip oluşturarak, Konya, Başakşehir, Zeytinburnu ve son olarak Esenyurt üçgeninde bu alçak teröristi hem de sağ ele geçiren emniyet mensuplarını tebrik etmek lazım.
Gerçekten kutluyorum.
Operasyon sırasında polisin el koyduğu 197 bin ABD Doları dışında, Libya ve Irak paraları ile bozuk eurolar da evin farklı bölümlerinde bulunmuş.
Evde televizyon yok, bol makyaj malzemeleri varmış, insanın akılna, ‘bu alçak makyaj yaparak sokağa falan mı çıkıyordu’ sorusu gelmiyor değil.
Ayrıca evde 3’ü kadın bir erkek İrak'lı terörist de yakalanmış.
*
Neyse biz yazı konumuza dönelim.
Ne diyorduk.
Esenyurt'un suçu ne?
Esenyurt'ta yaşayanların suçu ne?
Esenyurt'a gitmek, gezmek, yaşamak zorunda kalanların suçu ne?
Yani 10-15 yılda 150 bin olan ilçe nüfusu bir anda 700-800 binlere getirilsin, ilçenin her alanı çağ dışı görüntüleriyle birlikte beton yığınına çevrilsin.
Kibrit kutusu gibi evler ve binalar yapılarak devasa inşaat projelerine başlansın.
Sırf rant olsun, bütçe artsın, nüfus artsın diye eşi benzeri olmayan inşaat projelerine izin verilsin.
Olacağı bu.
*
Kentin her alanı güvensizlik kokuyor.
Her cepheden kente baktığınızda beton yığınları üzerinize üzerinize geliyor.
Iraklısı, Suriyelisi, Arabı, Kırgızı, Azerisi bütün herkesin en rahat yerleşeceği yerlerin başında Esenyurt geliyor.
Kentte 30-40 yıl önce yaşayanlar çevre ilçeler başta olmak üzere diğer kentlerin yolu tuttular.
İmkanı olan bir an bile beklemeden Esenyurt'u terk ediyor.
İmkanı olmayan ise kendi başının çaresine bakmak zorunda kalarak daha dikkatli bir yaşam tarzı benimseyerek 'mecburen' Esenyurt'ta kalmaya devam ediyor.
*
Bakın size bir şey söyleyeceğim.
En son Esenyurt'ta toplu açılış törenine katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını canlı takip ettim.
Ne dedi Erdoğan konuşmasında, sadece konuşmasının başında 1-2 dakika termal tesislerden ve nüfus artışından bahsetti.
Ne inşaatlara girdi.
Ne projelerden bahsetti.
Ne de Esenyurt'un bir takım özelliklerinden söz etti.
Çünkü aldığım duyumlar beni yanıltmıyorsa; Sayın Erdoğan da son yıllarda Esenyurt'ta yaşanan imar problemlerinden ve beton yığınlarından oldukça rahatsız...
*
Son olarak şunu söyleyelim.
Bu hain terörist belki Beşiktaş'ta, Kadıköy'de, Bakırköy'de hatta Adalar'da bile yakalanabilirdi.
Teröristin bu kentlerde yakalanması o ilçelere bir şey kaybettirmezdi.
Çünkü bu ilçelerde son 10-15 yılda anormal imar değişiklikleri, yapılaşma yaşanmadı.
Ancak ben bu son olaydan yola çıkarak Esenyurt'un ne kadar güvensiz, huzursuz, çok kolay hücre evleri oluşturulan, kanunsuzlara çok kolay adres ve yuva olan bir yer olduğuna dikkat çekmek istedim.
Ne yazık ki bu sadece benim düşüncem olmamakla birlikte ilçe halkının çoğunluğunun düşüncesi.
Şimdiye kadar Esenyurt'ta olanlar oldu, yanlışlıklar yapıldı, düzensizlik, özensizlik başgösterdi.
Hiç olmazsa bundan böyle kente biraz özen gösterilir, devletin bütün kademeleri el atar, iş adamları sadece ranta değil biraz da kentin yaşanabilirliğini göz önünde bulundurur da Esenyurt az da olsa İstanbul'un sağlıklı ve huzurlu kentlerinden birisi olmaya aday olur...
Esenyurt'un suçu ne!
.