Fransa'nın ünlü karikatür dergisi Charlie Hebdo'ya yapılan saldırının yankıları sürerken saldırının ülkemizde 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ne denk gelmesi ise ayrı bir ironi konusu oldu.
12 kişinin öldüğü ve 4 kişinin yaralandığı saldırı sonrası Türkiye'den de iktidar ve muhalefetten tepkiler gelmesi olumlu gelişme gibi görünse de bu olay aslında bir anlamda gazetecilerin hayatının ne kadar ucuz olduğunu da göstermiş oldu.
Saldırı sonrası açıklama yapan Fransa Başbakanı Manuel Valls'in
"Açık bir başarısızlık var. 17 kişi öldüğünde, bu güvenlik konusunda çatlaklar olduğu anlamına gelir" sözü ise başka bir kapak konusu.
Zira yüzlerce işçiye mezar olan Soma maden faciası sonrasında dönemin başbakanı Erdoğan'ın yaptığı o konuşma hala kulaklarımızda çınlıyor.
“Olağan şeyler” sözleriyle özetleyerek iki yüz yıl önce dünyada meydana gelen bazı faciaları örnekleyen Erdoğan belli ki Fransa Başbakanı Manuel Valls kadar ya salak değil veya Fransa halkı çok salak ki; hala bu adamı başbakan olarak başlarında tutuyorlar!
***
Bu saldırıda mizaha, karikatüre tahammülü olmayanlar terör estirerek nasıl insanların canına çok kolay kıyabiliyorlarsa.
İnanın bana örneklemek ne kadar doğru bilmiyorum ama ülkemizde hatta bölgemizde de eleştiriye tahammülü olmayanların ellerinden gelse bu teröristlerden farklı davranmayacaklarını söylersek fazla abartmış olmayız.
Küçük bir eleştiriye maruz kalan siyasilerimizin haber sonrası fırsat buldukları yerde o haberi yapan gazeteyi veya gazeteciyi; yalanclıkla, şantajcılıkla, ihale takipçiliği ile suçlayanların sorarım size teröristlerden ne farkları var!
Terör estirmek sadece cana kıymakla mı oluyor.
Hayır.
Birisini haksız yere suçlamak.
Birisine iftira atmak.
Yalancılıkla.
Sahtekarlıkla.
Şantajcılıkla suçlamak terörün daniskasıdır.
***
Fransa'daki saldırılarıya dönersek.
Bu saldırıyı protesto etmek için dün Paris'te düzenlenen Cumhuriyet Yürüyüşü'ne Fransız medyasına göre 1 milyon kişi katılmış.
50'ye yakın ülkeden devlet ve hükümet başkanının katıldığı yürüyüşte dünya liderleri yan yana yürümüş.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da ülkemizi temsilen bu yürüyüşe katılmış.
Doğrusu Davutoğlu'nu bu yürüyüşte görünce şaşırmadım dersem yalan olur.
Her ne kadar; Erdoğan saldırı sonrası Cumhurbaşkanlığı'nın internet sitesinden yaptığı yazılı açıklama ile saldrıyı kınasa da.
Dergiye yapılan saldırıya sebep olanın Hz. Muhammed çizimlerini yayımlamış olmasından dolayı olduğundan Erdoğan'ın Müslüman ülkelere sempatisinden bu yürüyüşe ilgi gösterilmeye bilinirdi.
Olsun yine de Davoğlu'nun bu yürüyüşe katılmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek mümkün.
İki açıdan olumlu.
Birincisi adım gibi eminim bugün Başbakan Erdoğan olsaydı bu yürüyüşe katılmayacaktı. Davutoğlu bu yürüyüşe katılarak az da olsa Erdoğan'dan farklı olduğunu gösterdiği için olumlu buluyorum.
İkincisi terör, özgür medya ve eleştiriye tahammül konularında Erdoğan ve Davutoğlu'nun yaptıkları açıklamaları samimiyet konusunda eleştirsek de Davutoğlu'nun bu yürüyüşe katılmasını son derece somut bir adım olarak görmek mümkün.
CHP'de sevindiren iki görevlendirme
CHP İstanbul İl Başkanlığı görevine atanan Murat Karayalçın'ın ekibine bölgemizden sadece Ali Fatinoğlu'nun girdiğini gördük.
Avcılar'ı temsilen de iki bayan arkadaş listede var ama üzülerek söylüyorum bu arkadaşları fazla tanımadığım için önce Fatinoğlu'nu tebrik ediyor görevinde başarılar diliyorum.
Sonra da yine bölgemizden CHP Büyükçekmece eski İlçe Başkanı Erol Şahin'in CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin'in 4 yardımcısından birisi olduğunu duyurmak istiyorum.
Ali Demirçalı, Kaya Uluyılmaz ve Uğur Göksoy ile birlikte Gürsel Tekin'e yardımcılık görevinde bulunacak Erol Şahin ile konuştum.
Şahin görevlendirilmenin kendisine de sürpriz olduğunu kaydederek 'Ben partimin emrindeyim. Hangi göreve layık görülürsek gücümüz doğrultusunda çalışırız. Bizi bu görevlendirmeye layık gören sayın genel sekreterimiz öyle uygun görmüş. Kendisini mahçup etmemek için elimden geleni yapacağım' diye konuştu.