Yaptıkları bir haber yüzünden tutuklanarak Silivri cezaevine gönderilen, Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün avukatları yaptıkları itiraz dilekçesinde, "Biz üzerimize düşeni yapıyor ve Anayasa'ya, yasalara, AİHS'ne, AİHM kararlarına aykırı olan tutuklama kararlarına itiraz ediyoruz. Gerisi sizin bileceğiniz iş. Tercih ve sorumluluk sizindir" demişlerdi.
Mahkeme düşündü taşındı ve itirazı kabul etmedi.
*
Avukatlar gerçi mahkeme heyetine siz düşünün dese de aslında mahkemeden daha çok düşünmesi gerekenler Türkiye halkı olsa gerek.
Göz göre göre ısmarlama mahkeme kuruluyor.
Göz göre göre evrensel hukuk içtihatları yok sayılarak gazeteciler zindanlara konuyor.
Göz göre göre birieri istiyor diye birilerinin yaşam hakları ellerinden alınıyor.
Gelin görün ki bir kesim hala bu ülkede demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten, medineyetten bahsediyor.
*
Daha ne olsun.
Bir ülkede eğer yazdığınız bir haber yüzünden zindanı boyluyorsanız.
İşlenen suçu yazıyorsanız.
Suçluya bir şey yapılmıyor, suçu yazanın canına okunuyor.
*
Bakın Silivri Cezaevi'ne konulan Can Dündar, CHP Milletvekili Şafak Pavey aracılığıyla basın ve kamuoyuyla paylaşılan mektupta ne diyor:
Gazeteci meslektaşlarıma;
Gazetecilik, hele Türkiye'de, zor viraj... Riskleri, tehlikeleri var. Tutuklanmam da onlardan biri, ama hem mesleğimizin hem ülkemizin tarihi özgürlüklerin ancak bu riskleri göze alarak, bu yolları açarak kullanılabildiğini gösteriyor bize. Bizimki de baskıyla özgürlük arasındaki bitmez mücadelenin yeni bir cephesi. Özgür basın için bizim mücadelemizin yeni bir sayfası. O nedenle bu cezayı bir ödül kabul ediyoruz. Özgürlüğe çıkan kapıların açılmasına vesile olmasını diliyoruz. İfade özgürlüğü mücadelemize verdiğiniz destek için teşekkürler.
*
Evet gazetecilik zor viraj.
Hadi gazetecilik zor viraj da kolay viraj var mı sanki.
Adaletten yana olanlara.
Eşitlikten yana olanlara.
Özgürlükten yana olanlara.
Aydınlıktan yana olanlara.
Haksızlığa boyun eğenlere.
Gaddara, kalleşe, diktaya, baş kaldırana.
Kolay viraj var mı sanki.
*
Eğer yapılanlara sesini çıkarmazsan.
Eğer olan bitene göz yumarsan.
Eğer çalınan çırpınanı görmezden gelirsen.
Hele hele hani bana hani bana diye de bağırmaya başlarsan.
Bütün virajlar, bütün engeller bir anda kaybolur ortadan.
Direksiyonunu hangi yana çevirirsen çevir artık bütün yollar senindir.
Hani 'yolunu bulmak' veya 'yolunu bilmek' deyimi de böyle ortaya çıksa gerek.
*
Peki ne olacak böyle.
Kim dur diyecek bu yanlışlara.
Daha kaç Can'lar yanacak.
Kaç Gül'ler solacak.
Kaç Mehmet'ler ateşlere atılacak.
Bütün bu haksızlıklara hep aynı kesim mi itiraz edecek.
Hep aynı cephe mi sesini çıkaracak.
*
Aslında işin özü galiba şu meşhur sözde yatıyor.
'Kendinize yapılan haksızlığı ve acıyı hissediyorsanız canlısınız, aynı haksızlığın bir başkasına yapıldığını hissediyorsanız insansınız'
Umarım ortada bir haksızlık olduğuna inanmayan ve haksızlığı düşün(e)meyen gör(e)meyenler de az da olsa bakış açılarını değiştirmeyi başarırlar.Yaptıkları bir haber yüzünden tutuklanarak Silivri cezaevine gönderilen, Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Can Dündar ve gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün avukatları yaptıkları itiraz dilekçesinde, "Biz üzerimize düşeni yapıyor ve Anayasa'ya, yasalara, AİHS'ne, AİHM kararlarına aykırı olan tutuklama kararlarına itiraz ediyoruz. Gerisi sizin bileceğiniz iş. Tercih ve sorumluluk sizindir" demişlerdi.
Mahkeme düşündü taşındı ve itirazı kabul etmedi.
*
Avukatlar gerçi mahkeme heyetine siz düşünün dese de aslında mahkemeden daha çok düşünmesi gerekenler Türkiye halkı olsa gerek.
Göz göre göre ısmarlama mahkeme kuruluyor.
Göz göre göre evrensel hukuk içtihatları yok sayılarak gazeteciler zindanlara konuyor.
Göz göre göre birieri istiyor diye birilerinin yaşam hakları ellerinden alınıyor.
Gelin görün ki bir kesim hala bu ülkede demokrasiden, özgürlükten, eşitlikten, medineyetten bahsediyor.
*
Daha ne olsun.
Bir ülkede eğer yazdığınız bir haber yüzünden zindanı boyluyorsanız.
İşlenen suçu yazıyorsanız.
Suçluya bir şey yapılmıyor, suçu yazanın canına okunuyor.
*
Bakın Silivri Cezaevi'ne konulan Can Dündar, CHP Milletvekili Şafak Pavey aracılığıyla basın ve kamuoyuyla paylaşılan mektupta ne diyor:
Gazeteci meslektaşlarıma;
Gazetecilik, hele Türkiye'de, zor viraj... Riskleri, tehlikeleri var. Tutuklanmam da onlardan biri, ama hem mesleğimizin hem ülkemizin tarihi özgürlüklerin ancak bu riskleri göze alarak, bu yolları açarak kullanılabildiğini gösteriyor bize. Bizimki de baskıyla özgürlük arasındaki bitmez mücadelenin yeni bir cephesi. Özgür basın için bizim mücadelemizin yeni bir sayfası. O nedenle bu cezayı bir ödül kabul ediyoruz. Özgürlüğe çıkan kapıların açılmasına vesile olmasını diliyoruz. İfade özgürlüğü mücadelemize verdiğiniz destek için teşekkürler.
*
Evet gazetecilik zor viraj.
Hadi gazetecilik zor viraj da kolay viraj var mı sanki.
Adaletten yana olanlara.
Eşitlikten yana olanlara.
Özgürlükten yana olanlara.
Aydınlıktan yana olanlara.
Haksızlığa boyun eğenlere.
Gaddara, kalleşe, diktaya, baş kaldırana.
Kolay viraj var mı sanki.
*
Eğer yapılanlara sesini çıkarmazsan.
Eğer olan bitene göz yumarsan.
Eğer çalınan çırpınanı görmezden gelirsen.
Hele hele hani bana hani bana diye de bağırmaya başlarsan.
Bütün virajlar, bütün engeller bir anda kaybolur ortadan.
Direksiyonunu hangi yana çevirirsen çevir artık bütün yollar senindir.
Hani 'yolunu bulmak' veya 'yolunu bilmek' deyimi de böyle ortaya çıksa gerek.
*
Peki ne olacak böyle.
Kim dur diyecek bu yanlışlara.
Daha kaç Can'lar yanacak.
Kaç Gül'ler solacak.
Kaç Mehmet'ler ateşlere atılacak.
Bütün bu haksızlıklara hep aynı kesim mi itiraz edecek.
Hep aynı cephe mi sesini çıkaracak.
*
Aslında işin özü galiba şu meşhur sözde yatıyor.
'Kendinize yapılan haksızlığı ve acıyı hissediyorsanız canlısınız, aynı haksızlığın bir başkasına yapıldığını hissediyorsanız insansınız'
Umarım ortada bir haksızlık olduğuna inanmayan ve haksızlığı düşün(e)meyen gör(e)meyenler de az da olsa bakış açılarını değiştirmeyi başarırlar.