Hayatımda olan her insan hayatıma bir dokunuşu ile geldi. Kimi iyi, kimi kötü dokundu. Kötü dokunanlar sayfalarımdan düştü gittiler, iyi olanlar kalemimden kâğıtlara döküldü ölümsüzleştiler.
Ben Kâmuran, Allah eksikliğini vermesin diyeceğim insanlar tanıdım!
Bir kurban bayramını daha bitirdik, eskileri ve eski günleri yad ettik. Özlediklerimizi gördük, küs olduklarımızı aradık. Yorucu aynı zamanda eğlenceli bir bayramı daha uğurladık.
Mehmet Mert
Üç yıl önce, yine bir kurban bayramında ve yine bir tweet altında tartışırken tanımıştım onu. Kesilen kurbanlar için tepki veriyordu tweetinde. Ben de o an’a kadar tanımadığım bu adamın o tweetine karşılık karşıt yanıtlar veriyordum. Birkaç tweet sonrasında hırslı bir tartışmaya dönüşüvermişti bu olayı. Son tweetinde, “Yapmayın Kamuran Hanım, siz daha benim gazetemde köşe yazacaksınız,” demişti.
Ben, sosyal medya sayesinde hayatıma giren kahramanlarla tanıştım. O kahramanların başını çeken adamlardan biriydi Mehmet Mert. Sevgili patronum.
Şu an dört kitabı olan ve beşinci kitabını çıkarmak için hazırlanan bir yazar olsam da, o dönem sadece köşe yazarak başlamıştım serüvenime.
Bana kapılar açtı, bana destek oldu, imza günüme koştu, kitaplarımdan aldı, önemli insanlarla tanıştırdı. ‘Ben artık yazmak istemiyorum,’ dedim, kızmadı… Bir müddet sonra ‘Ben Haberdar'ı çok özledim ama…’ dedim “Gel!” dedi.
Bu yazımda yağ miktarı yoktur çünkü bu saatten sonra bizim birbirimizden hiçbir çıkarımız yoktur. Gazetemizde, çıkan her kitabımın reklamını tek kuruş almadan yapmış, her dar anımda yetişmiş ve başka gazetelerde röportaj vermeme vesile olmuştur zaten. Ben de hiçbir karşılık almadan üç yılı aşkın süredir yazmışım HABERDAR'a...
Hayat böyle…
Bazen küçük karşılıklar gerekebilir ama o bile karşılıklı yapılmayan bir karşılıktır. Şimdi yeniden başladım Haberdar için yazmaya, araştırmaya…
Çocukluğundan beri gazete kokusuna âşık olan bir insan olarak, çok özlemişim gazetemi, çok özlemişim köşemi.
Bana bu fırsatı verdiği için patronuma teşekkür ediyorum.
Bayram Sarıkaya
Yakında filminin galasına gurur duyarak gideceğim ve bomba gibi bir filmle sinema dünyasına merhaba diyecek olan senarist-yazar ve benim dar günümün arkadaşı…
Ne zaman alo desem koşarak gelen, elinden gelenin fazlasını yapan, kimi zaman küsen, kırılan ama ‘özür dilerim L’ dediğim anda beni affeden, eşsiz dostum, kardeşim… Sanal âlemin bana kazandırdığı en büyük kazançlarımdan biridir onun arkadaşlığı, samimiyeti ve güveni.
Levent Göktem
Bak şimdi!
Levent Göktem diyince bir duruyor insan. Saygı duruşuna geçmesi gerektiğini bile düşünebiliyor. Hangi tweet ile tanıştığımızı hatırlamıyorum. Sanki ben onu doğduğum günden beri tanıyorum.
Onunla olan bağımızı mail kutumun geçmişini temizlerken daha iyi fark etmiştim. 2008 yılından bu yana; ben yazmışım o cevaplamış, ben sormuşum o açıklamış, hatalarımı düzeltmiş, öğretmiş de öğretmiş. Yılın çevirmeni ödülünü verenler, yılın adam gibi adamı ödülünü vermeyi unutmuşlar ona. İste arkadaş olsun, iste baba olsun, iste abi olsun, iste dosttan daha dost olsun. Allah onun eksikliğini hiç yaşatmasına bana. Yazarlık yolumun pusulası… O olmasaydı yönümü bulamazdım.
Teşekkür ederim sosyal medya, sanal alem; bana onları ve onlar gibi bir çok dostu kazandırdığın için.