Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, MIKTA 9. Parlamento Başkanları Konferansı 1. Oturumu’nda yaptığı konuşmada, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Refah sınır kapısından içeriye alınmadığını hatırlatarak, “Bu Birleşmiş Milletler’in yırtılıp çöp tenekesine atıldığının alenen ilanıdır” dedi
TBMM Başkanı Kurtulmuş, MIKTA 9. Parlamento Başkanları Konferansı 1. Oturumu’nda konuştu. Kurtulmuş, yeni bir dünya sisteminin gerekliliğine vurgu yaparak, “Yaşadığımız bütün bu krizlerin hiçbirini çözme yeteneği kalmamış olan bir uluslararası sistemden bahsediyoruz. Bu sorunların hiç birini çözemediği için giderek büyüyen ve giderek birbirini tetikleyen sorunlar yumağı içinde yaşıyoruz. Onun için yeni bir dünya sisteminin, güç hiyerarşisine dayalı değil, adalete ve hakkaniyete dayalı yeni bir dünya sisteminin kurulmasının şart olduğunu bir kere daha ifade etmek isteriz. Dünya sistemi bu anlamda sorunları çözmekte etkisiz kalmaktadır. Bugün Orta Doğu’da yaşadıklarımız, esasında bu sistemin artık çalışmaz olduğunu gösteren maalesef en acı örneklerden birisidir. Koskoca Birleşmiş Milletler’in Genel Sekreteri Guterres, Refah sınır kapısından içeri sokulmamıştır. Daha ne olsun? Bu Birleşmiş Milletler’in yırtılıp çöp tenekesine atıldığının alenen ilanıdır. Gücü elinde bulunduranlar, askeri ve siyasi güçleriyle dünyanın birçok ülkelerini baskı altına alanlar, ne yazık ki Birleşmiş Milletler’i de baskı altına almaya başlamışlardır” dedi.
Kurtulmuş, şu anda yaşanan krizin, küresel yeni krizleri de tetikleyeceğine dikkat çekerek, “Bunlardan en son yaşadığımız kriz aslında küresel yeni krizleri de tetikleyecek. Yeni çatışmaların da önünü açacak. Burada uluslararası bir platformda açıkça söylemekten çekinmiyorum, eğer Orta Doğu’da Filistinlilere karşı yapılan bu zulüm sonlandırılamazsa, bu savaş çevre ülkelere yayılırsa, korkarım ki üçüncü büyük savaşın altyapısının hazırlandığı küresel bir çatışmanın da fitilini ateşleyecektir. Biz burada konuşurken her 10 dakikada bir insanın öldüğü Gazze’den bahsediyoruz. Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü, üzülerek ve utanarak ifade ediyorum; dünya çocuk hakları gününde şu anda 5 bini aşkın çocuğun Gazze’de öldürüldüğünü biliyoruz. Maalesef uluslararası camia olarak bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyoruz. Sözün bittiği yerdeyiz. Uykularımızın kaçtığı noktadayız. Hatırlayacaksınız birkaç gün evvel Gazze’de Şifa hastanesinin elektrikleri gittiğinde ve insanlara oksijen sağlayan oksijen tüplerinin olduğu oda bombalandığında 30 küsur bebek kuvözlerden alınmak zorunda kaldılar. Hepimizin gözleri önünde, çığlık çığlığa ağlayarak, bağırarak o çocuklar öldüler. Gazze’de kuvözlerden alınıp ölen çocuklar aslında insanlığın öldüğünün göstergesiydi” ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Kurtulmuş, insanlar arasında ayrımcılık yapılmaması gerektiğinin altını çizerek, “Biz Türkiye olarak Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta, Ukrayna’daki sivillerin ölmemesi için ilk andan itibaren üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye gayret ediyoruz. Hem esir takasının gerçekleşmesi hem de Tahıl Koridoru’nun açılarak savaşın tansiyonunun düşürülmesi için olağanüstü gayret sarf ediyoruz. Ama şunu da söylemek herhalde insanlık bakımından vazifemizdir. Ukrayna’da savaşın başından bu yana son 2 yıldır öldürülen insanların sayısı ne yazık ki 45 günde Gazze’de öldürülen insanların sayısı kadardır ya da ikisi birbirine eşittir. İnsanlar arasında bir ayrımcılık yapamayız. Bir tek kişinin bile haksız yere öldürülmesi, bütün insanlığın öldürülmesi gibi büyük bir suçtur. Kaldı ki bugün Gazze’de İsrail’in agresif saldırıları karşısında büyük savaş suçları işlenmekte, büyük insani kıyımlar ortaya konmaktadır. Savaşın bir an evvel durdurulması, Gazze’de yaşanan insani dramın sonlandırılması için acil ve etkili bir ateşkesin ilan edilmesi, ayrıca hastanelerdeki tıbbi malzemeler başta olmak üzere insanların temel ihtiyaç malzemelerinin acilen Gazze’ye gönderilmesi herhalde bütün uluslararası camianın ortak vazifesidir” diye konuştu.
Kurtulmuş, yaşananların sadece Netanyahu ve hükümetinin işlediği suçtan ibaret olmadığını belirterek, “Bugün orada yaşanan insanlık dramları, sadece Netanyahu ve hükümetinin işlediği bir suçtan ibaret değildir. Bu işlenen insanlık suçlarını, bu katliamları görmeyenler, destekleyenler, seyirci kalanlar, görmezden gelenler de en az bu katliamları işleyenler kadar sorumludur” dedi.