İstanbul örgütünün 35. olağan kongresinde rakibine 29 oy fark atarak il başkanı seçilen Cemal Canpolata biz sorduk o anlattı.
- Son haftaya girildiğinde bile 20ye yakın aday adayı vardı. Ama son gün iki adaya düştü. Bu aday bolluğunu neye bağlıyorsunuz?
Bunu CHPnin parti içi demokrasiyi her şeye rağmen yaşatma arzusuna bağlıyorum. Parti içinde baskı gruplarının çabalarına rağmen bir demokrasi pratiği var ve bu tabana yansıyor. Son 10-15 yıldan beri parti içi demokrasiyi uygulama konusunda örgütümüz çok korkak ve ürkek alıştırıldı. Parti içi baskı gruplarından korkmaya ve genel merkezden kendilerine dikte ettirilen adayları seçmeye alıştırıldı. Ama bu dönem ilçe başkanları inisiyatif kullandı.
Önce örgüt
- İlçe başkanları mı yoksa belediye başkanları mı inisiyatif kullandı?
Belediye başkanları artık kendi çalışma alanlarına dönecek dedim. Hadi ilçe başkanlarını seçtiniz, il başkanını da seçtiniz artık örgütün her şeye hâkim olduğu bir dönem başladı İstanbulda. Bundan böyle örgüt kendi yetki ve alanında kalacak belediyeler de kendi alanlarına çekilecek. Kendi plan ve projelerini İstanbula damga vuracak hizmetlerini üretmeye odaklanacaklar. Biz de il olarak bunu merkezden koordine edeceğiz. Bu konuda başıboşluğa bir son vereceğiz. Siyaseti dizayn etmek belediyelerin değil örgütün görevidir. Aksi söz konusu olmaz, buna müsaade etmeyeceğiz.
Sokaktan geldim
- Kılıçdaroğlu, İstanbul il başkanını ilçe başkanlarına tarif ederken, İş dünyası ile de bağları olacak ama kentin çeperi ile de ilişki kuracak, medyada bizi en iyi şekilde temsil edecek, emek dünyası ile de bağları bulunacak bir isim demişti. Siz bu tarife uyuyor musunuz?
İşte tarif edilen tam da benim. Sokağa inmeme gerek yok ben zaten sokaktan geldim. Toplumun en alttakilerinden biri olarak hayata başladım. Yarı aç yarı tok büyüdüm. Ben yaşamın her alanında kavga vererek kazandım. Hapis yattık, gemi kaçıran adam diye sicilimize işlendi. Ben sokağı biliyorum. Sendikacılık yaptım. Otuz beş yıl önce kurduğum şirketim var. Otuz beş yıldan beri de iş dünyasındayım. Dönem dönem çok acımasız saldırılarla karşılaştım. Benim her şeyim açık, her şeyim şeffaf. Her ne kadar genel merkezde bazı yöneticiler genel başkanın beni il başkanı olarak görmek istemediğini söyleyip başka adayları öne çıkarmaya çalıştılarsa da genel başkanın tarif ettiği profile uyduğum için örgüt bizi seçti.
Sorunumuz yok
- Kılıçdaroğlunun sizi istemediğine dair söylenti vardı. Doğru muydu?
Bazı genel başkan yardımcılarının ilçe ve belediye başkanlarını arayıp bu sözleri söylediği doğruydu. Ama ben Sayın Genel Başkanın bu sözleri söylediğine inanmam. Daha doğrusu inanmak istemiyorum. Genel Başkanın adı çok kullanıldı bu seçimde. Genel başkan bunu hak etmiyor. Bizim genel başkanla bir sorunumuz yok. Ben sayın Genel Başkanı kişisel olarak başarısız görenlerden değilim. Ama kadro seçimi konusunda başarısız olduğu da bir gerçek. Bu dönem örgüt bu kadroyu seçmelidir. Genel merkez kadrosunun başarılı olmadığı gerçeğini söylemek zorundayız. Artık örgüt İstanbulda olduğu gibi devreye girmelidir.
Anlayış değişmeli
- Kurultayda size karşı tavır alanlarla bir hesaplaşma mı var?
CHPde kişiler üzerinden hesaplaşma değil ideolojik bir hesaplaşma yapmak daha doğru olur. CHP artık kendi kanatları üzerine oturmalıdır. CHPnin feodal ilişkilerle, o kazandı ben kaybettim, ben kazandım o kaybetti anlayışla büyümediğini gördük. Artık CHP iki yapı üzerine oturmalıdır. Bir; partiyi merkeze çekmek, hatta sağa çekmek isteyenler, iki; yüzünü sola, emeğe, ötekileştirenlere, işsizlere dönmelidir. Biz tercihimizi koyduk kongrede.
- Tüzükte kadın kotasına rağmen sizin listenizde buna uyulmadığı görülüyor. Bunu sehven mi atladınız yoksa oy hesabıyla mı kadın sayısı az tutuldu?
Listeyi ben yapmadım. İlçe başkanlarına bıraktım. Onlar da listeyi hazırlarken ilçelerin taleplerine yer vermek için sanırım sayıyı atladılar. Yoksa kadınları yok sayma gibi bir düşüncemiz asla olamaz.
Cumhuriyet/Miyase İlknur -