Günler süren eylemlerin fitilini dönemin Başbakanı Erdoğan'ın Taksim Meydanı'ndaki Gezi Parkı'na Topçu Kışlası inşa edileceğini açıklaması ateşledi.
Parkı korumak için örgütlenen sivil toplum 27 Mayıs'ı 28 Mayıs'a bağlayan gece iş makinelerinin Gezi Parkı'na girdiğini görünce sosyal medyadan çağrı yaptı.
Kısa sürede çok sayıda insan parkın çevresinde toplandı.
Polis parkın çevresinde bariyer kurdu. Biber gazıyla müdahale etti.
Polisin kırmızı elbise giymiş bir kadına biber gazı sıktığı sırada çekilen fotoğraf eylemlerin sembollerinden biri oldu.
Dönemin Barış ve Demokrasi Partisi Milletvekili Sırrı Süreyya Önder de parka gelerek dozerlerin önüne geçti ve ağaçların sökülmesine engel olmaya çalıştı.
Sosyal medyadan yapılan Gezi Parkı'nda toplanma çağrıları kesilmedi. 28 Mayıs akşamında park çevresinde daha büyük bir kalabalık vardı.
Parkta süren çalışmalar durduruldu.
Şafakta polis müdahalesi
Ancak eylemciler parkı korumak için nöbet tutmaya başladı. 31 Mayıs sabahı polisin parka girerek, çadır kuran eylemcileri fiziksel müdahaleyle dağıtması, eylemlerin daha da büyümesinin sebeplerinden biri oldu.
Gezi Parkı'nda toplanan eylemcilerin çadırları ateşe verildi. Polisin kullandığı gücün "orantısız" olduğu eleştirileri yapıldı.
Gün boyu devam eden müdahalede yoğun biber gazı kullanımı ve TOMA’dan sıkılan basınçlı su nedeniyle üç kişi gözünü kaybetti; onlarca kişi yaralandı.
Yaralananlar arasında milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sezgin Tanrıkulu da vardı.
Eylemci Lobna Allami, polisin attığı biber gazı fişeğiyle başından ağır yaralandı.
31 Mayıs'taki müdahale eylemleri daha da büyüttü.
Gezi Parkı eylemleri İstanbul dışına taştı ve 79 kente yayıldı.
1 Haziran eylemlerin kronolojisinde kritik bir tarih oldu.
Erdoğan Taksim'e kesinlikle Topçu Kışlası yapılacağını, geri adım atmayacaklarını tekarlamıştı.
Kadıköy'deki mitingini iptal eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kalabalık bir grupla Taksim'e gitti, Gezi Parkı'na girdi. Polis CHP'lileri de dağıttı.
Akşam saatlerinde Taksim çevresinde toplanan kalabalık büyüyünce, polis Gezi Parkı çevresinden çekilmek zorunda kaldı.
Eylemciler 1 gün sonra yeniden parka döndü. 15 gün boyunca parkta kaldılar ve 15 gün boyunca Gezi Parkı toplumun adalet, demokrasi ve özgürlük taleplerinin odağı oldu.
Park polisin 15 Haziran’daki müdahalesiyle boşaltıldı.
İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Bayburt ve Bingöl hariç 79 ilde düzenlenen eylemlere toplam 2,5 milyon kişi katıldı.
Eylemler süresince Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik, Medeni Yıldırım yaşamını yitirdi.
Kısa sürede 40 iddianame
Gezi Parkı eylemleri nedeniyle 2013'ün sonuna kadar İstanbul’da 40 ayrı iddianame ile 308 kişi hakkında dava açıldı. Bezmi Alem Valide Sultan Camii’ne "ayakkabılarıyla girdikleri ve camide bira içtikleri" iddiasıyla yaklaşık 200 kişi yargılandı.
Kabataş'ta deri pantolonlu, üstü çıplak bir grubun başörtülü bir kadını taciz ettikleri, başörtüsünü zorla çıkardıkları iddia edildi. Olay anında çekilmiş görüntüler olduğu söylendi ama aradan geçen zamanda iddiayı doğrulayan bir görüntü ortaya çıkmadı.
Gezi eylemlerine ilişkin yargılama süreci hala sürüyor. Geçtiğimiz mart ayında kabul edilen 16 sanıklı Gezi iddianamesi sonuncusu. 6 yıl sonra hazırlanan iddianamede Gezi sürecinin "hükümeti yıkmak amaçlı" olduğu iddiasına yer verildi, 17/25 Aralık operasyonlarının ve 15 Temmuz darbe girişiminin "Gezi başarısız olduğu için gerçekleştiği" öne sürüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca işadamı Osman Kavala, gazeteci Can Dündar ve oyuncu Memet Ali Alabora'nın da aralarında bulunduğu 16 kişi hakkında, "Darbeye teşebbüs'' ve ''Gezi olaylarını finanse etmek" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis talebiyle hazırlanan iddianame 657 sayfadan oluştu. Gezi eylemlerini finanse etmekle suçlanan Kavala 577 gündür cezaevinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan çeşitli defalar Taksim'e Topçu Kışlası yapılacağını söyledi ama aradan geçen 6 yılda bu konuda somut bir adım atılmadı.