Zaman Gazetesi'nden Selma Tatlı'nın haberine göre, İstanbul Şehir Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Şehir, İnsan ve Çevre’ konulu panele katılan Mutlu, çevreci bir hareket olarak başlayan olayların, ikna edici bir dil kullanılmaması sebebiyle büyüyerek kontrolden çıktığını söyledi.
Mutlu, öğrencilerin, “9 gencin ölümüyle sonuçlanan olaylardan sonra başınızı yastığa rahat koyabiliyor musunuz?” sorusuna karşısında sıkıntılı bir tablo oluşmaması için azami gayret gösterdiğini, ancak bunu henüz kimsenin bilmediği söyledi. O dönem yaşananları ileride kitap haline getirebileceğini belirten Hüseyin Avni Mutlu'nun açıklamaları şöyle:
KOLAY BİR SÜREÇ DEĞİLDİ
1 Haziran’a kadar geçen süre çevreci bir hareket olarak gözüküyor. Sonrasında yapmamız gereken şey orada ne yapıldığını izah ve ikna eden bir dili ve süreci kullanabilmekten geçerdi. Diyalog, anlatma, projeyi tanıtma... Bunları yapabilmek, ikna edebilmek, sonra da onları ortaklaştırmak, ‘gelin projenin bazı yerlerinde oynayalım’ demek gerekebilirdi. Bu dil kullanılmış olsaydı, daha rahat geçebilirdi. Bu bir eksikliktir kendi adımıza. Kolay bir süreç değildi, neticede hayatını kaybeden insanlar oldu. Ama açık söyleyeyim, o genç benim nasıl bir duruş sergilediğimi bilse, şunu alalım başımızın üstünde taşıyalım diyecek.
İLK DEFA AÇIKLIYORUM
Neticede benim için de bir imtihandı. Bu imtihanda ben şunu da yapabilirdim: ‘Nereye varırsa varsın.’ Ama olduğunu kimsenin bilmediği o duruşu 1 Mayıs’tan itibaren çok net gösterdik. Bu şehirde her zaman bir Hüseyin Avni Mutlu olmayabilir. Yönetmek her zaman sizin sonsuz kudretinizde değildir. Yapabildiğimin en iyisini ve Türkiye’de idareciler içerisinde en cesurunu, en doğrusunu, en şeffafını yapmaya çalıştım. Keşke insanlarımızın kaybetmeyeceği bir demokrasi geliştirebilseydik. Bunu da kimse bilmiyor, ilk defa açıklıyorum. 3 yıl sonra size sadece bir şey söyledim. Daha sizin duymanız gereken Hüseyin Avni Mutlu’dan çok şey var. Ama ben sabırlıyım, siz bana kızmaya devam edeceksiniz.”