Kayıplarımızı azaltmak zorundayız" dedi. Öte yandan son alınan önlemlerin olumlu sonuçları gelmeye devam ediyor. Bu hafta büyükşehirlerdeki yoğun bakımların yüzde 20 oranında rahatladığı, hastaneye başvuranların ise yüzde 40 azaldığı belirtiliyor. Bu gelişmelerin ardından salgının ocak ayının ikinci yarısında hafifleyeceği, şubat sonunda da belirgin bir rahatlama sağlanacağı umuluyor. Ancak yılbaşında 4 gece 3 günlük sokağa çıkma kısıtlaması kararı ile birlikte yeni bir soru kafaları karıştırdı.
İşte koronavirüs salgınıyla ilgili yeni gelişmenin tüm detayları...
Son dakika haberine göre, dün ülke genelinde 206 bin 190 Kovid-19 testi yapıldı, ağır hasta sayısı 5 bin 988 oldu, 29 bin 247 kişinin Kovid-19 tedavisinin/karantinasının sona ermesiyle iyileşenlerin sayısı 1 milyon 661 bin 191'e yükseldi.
Öte yandan Son alınan önlemlerin olumlu sonuçları gelmeye devam ediyor. Bu hafta büyükşehirlerdeki yoğun bakımların yüzde 20 oranında rahatladığı, hastaneye başvuranların ise yüzde 40 azaldığı belirtiliyor.
Önlemlere rağmen artış eğiliminin sürdüğü Anadolu’da ise bu hafta sonunda gerileme bekleniyor. Edinilen bilgiye göre, pandemide büyükşehirlerdeki gerileme eğilimi devam ediyor.
Hürriyet gazetesinden Nuray Babacan'ın haberine göre, bu hafta sonunda Anadolu’daki büyükşehirler de gerileme eğilimine dahil olacak.
Ancak nüfusu 400 bin ile 750 bin arasında olan orta büyüklükteki kentlerde vaka sayısındaki artış devam edecek. Yılbaşında 4 gece 3 günlük sokağa çıkma kısıtlaması kararı alınması da tatile gideceklerin virüsü yayma endişesini akıllara getirdi.
Uzmanlar, bu kentlerin henüz toplumsal bağışıklık yani doygunluk seviyesine ulaşmamasını gösteriyor. Anadolu genelindeki gerileme eğilimi için 15 günlük süre olduğu belirtiliyor.
POZİTİF ORANI DÜŞTÜ
Hükümette yapılan değerlendirme toplantılarında, son birkaç gün içerisinde sağlık merkezlerinin yoğun bakım servislerinden olumlu haberler gelmeye başladığı bilgisi paylaşıldı.
Büyük kentlerdeki yoğun bakımların yüzde 20 oranında boşaldığı, hastaneye başvuranlarda ise yüzde 40 gerileme görüldüğü ifade edildi.
COVID-19 testlerinde pozitif çıkma oranının da son birkaç gün içerisinde yüzde 20’den yüzde 15’e düştüğü belirtildi.
Bu gelişmelerin ardından pandeminin ocak ayının ikinci yarısında hafifleyeceği, şubat sonunda da belirgin bir rahatlama sağlanacağı iddia ediliyor.
Bu sürece aşının büyük katkısı olacağı hesap ediliyor. İlk 10 milyon dozdan sonra 20 artı 20 olmak üzere toplam 50 milyon doz planlandığı belirtiliyor.
Bu rakam şubat-mart ayına kadar 25 milyonun aşılanması anlamına gelecek. Aşı yapılmayacak 18 yaş altındaki 25 milyon da hesaba katılırsa, 50 milyon sistem dışına çıkacak.
Geriye kalanların çoğunun da hastalığı geçirmiş kişiler olduğu hesabı yapılıyor. Aşıyı tercih etme oranı da başarı için belirleyici olacak.
Verilen bilgiye göre, aşının 60 yaş üstüne etkileri konusunda hem Türkiye’de, hem Brezilya’da faz denemeleri yapılıyor.
Uzmanlar, aşının 60 yaş üstüne etkisinin az olmasının normal olduğunu, yaşlılarda savunma sisteminin zayıf olduğunu, dolayısıyla aşının bu sistemi güçlendirme oranının da düşük olacağını belirtiyorlar. Yüzde 60-70’lik bir bağışıklık oranının bile yeterli olduğu ifade ediliyor.
YILBAŞI YASAĞI TATİLE DÖNÜŞMESİN
Yılbaşı için 4 gece 3 günlük sokağa çıkma yasağı kararı alınmasının pandemiye etkileri de değerlendiriliyor. Bu yasağın başında şehirlerarası seyahate gidecek kişilerin sayısının fazla olmasının, pandemi açısından sakınca doğurabileceği yorumları yapılıyor.
Bu sürenin tatil amaçlı kullanılmasının, büyük otel veya kayak merkezi gibi kalabalık ortamlara gidilmesinin, pandemide beklenen başarıyı tersine çevirebileceği belirtiliyor.
'KOVİD OLARAK AŞI GEREKSİZ'
Öte yandan pandemiyle birlikte beyin iltihabı vakalarında artış görülmeye başlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Kılıç, “Bazı hastaların MR sonucu sanki lenfoma veya MS hastasıymış gibi bulgular gösteriyor” dedi. Kılıç Kovid-19 geçirenler için aşının gereksiz olduğunu da kaydetti.
Kovid-19 salgını tüm hızıyla devam ederken, virüsün insanlarda yarattığı tahribata yönelik yeni bilgiler de gün yüzüne çıkmaya devam ediyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Türker Kılıç, pandemiyle birlikte beyin iltihabı vakalarında artış görülmeye başlandığını açıkladı.
Prof. Dr. Kılıç, “Bazı hastaların MR sonucu sanki lenfoma veya MS hastasıymış gibi bulgular gösteriyor” dedi. Kovid-19’un çok sinsi bir hastalık olduğunu belirten Prof.Dr. Kılıç şöyle konuştu:
“Burnumuzdaki koku hücrelerini ileten sinirlerden beynimize geçiş var. Koku alıcıları sinir hücreleri üzerinden kokuyu algılayan özelleşmiş nöronlara uyarı gönderiyor.
Yapılan son araştırmalarda koronavirüsün koku alıcılarındaki sinir hücreleri üzerinden nöronlara ulaşabildiği ve beyin iltihabına neden olabileceği saptandı.
Virüs hücrenin içine girdiği andan itibaren, çoğalarak hücre boyunca ilerleyip beyne kadar ulaşabiliyor. Virüs koku hücre ve sinirlerinin içinde çoğalarak beyin damarlarında hasara yol açabiliyor.
Koku ve tat almada yaşanan sıkıntının bir diğer nedeni de bahsettiğim sebepten kaynaklanıyor. Kovid-19 aynı zamanda santral sinir sistemini de olumsuz yönde etkiliyor” saptamasını yaptı.
'SANKİ MS GİBİ'
Burun mukozasında bağışıklık sağlayan bazı spreylerin geliştirilmeye çalışıldığını ve bu çalışmalarda virüsün henüz burundan koku hücrelerine ulaşmadan etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığını ifade eden Kılıç, şöyle devam etti:
“Salgının başlangıcından itibaren ensafilit (beyin iltihabı) vakalarında artış yaşanmaya başladı. Bu durumun Kovid-19’dan kaynaklı olacağına dair şüphelerimiz vardı. Zaman ilerledikçe hastalarımızın tetkiklerinde ilginçlikler saptadık.
Bazı hastaların MR sonucu sanki lenfoma veya MS hastasıymış gibi bulgular gösterse de daha detaylı tetkik ve iğne biopsisinden sonra bu hastaların ensafilit olduğunu tespit ettik.
Hastaların tamamı daha önce Kovid-19 geçiren kişilerdi. Geçtiğimiz hafta Nature dergisinde çıkan yazıda Kovid-19 nedeniyle yaşamını kaybetmiş kişilerde virüsün koku sinirleri boyunca ilerleyebileceği ve koku yolları üzerinden ensafilit yaratacağına dair deliller de duyuruldu” dedi.
'MİLYONDA BİR İHTİMAL'
Son günlerde artarak devam eden aşı tartışmalarına da değinen Prof. Dr. Kılıç, şu uyarılarda bulundu: “Asıl mesele hangi menşeili aşının daha koruyucu ve etkin olacağı.
Çin aşısının güvenirliliği yüzde 70 bile olsa kabul edilebilir. Toplumsal bağışıklık için ilk etapta önemli bir oran.
Şimdiye kadar menşei ne olursa olsun Faz 3’ü tamamlayan tüm aşılar büyük bir insanlık zaferidir. Kovid-19 geçirmiş olanların ikinci kez Kovid-19’a yakalanma ihtimali milyonda bir iki oranında.
Hastalığı geçirenlerin ikinci kez Kovid-19’a yakalanma ihtimali, aşılananların Kovid-19 geçirme riskinden çok daha düşük.
Ayrıca ikinci kez geçirenlerin semptomları çok daha hafif seyrediyor. O yüzden hastalığı geçirenlerin aşılanması çok da gerekli değil.”