Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan ’Neler Oluyor?’ özel programına konuk oldu. Konuşmasının devamında referandum sonrası süreç ile ilgili de Kurtulmuş, anayasa değişikliğinden 6 ay içerisinde yapılması zorunlu olan değişikliklerin olduğunu belirterek, "Mevzuat değişiklikleri var ama kanaatimce sistemin tam manasıyla oturması yıllar alacak.
12 EYLÜL'DEN KALMA ANTİDEMOKRATİK UNSURLAR VAR
Bununla ilgili bir takım yasal değişiklikler yapılacak, mevzuat değişiklikleri yapılacak, belki ileri ki dönemde bu sistemin gerektirdiği başka ilave anayasa değişiklikleri gündeme gelebilir, o günkü parlamentodaki konsensüs çerçevesinde dolayısıyla hakikaten önemli bir sistem değişikliğine gidiyoruz, bu sistem değişikliğinin gerektirdiği yasal mevzuatının da bütün bunların gözden geçirilmesi, anayasa maddelerinin bazılarının içi boşalacak, orada ama hala yürürlüğü devam eden bazı maddeler olacak, onların bir kısmının yasayla düzenlenmesi gerekecek dolayısıyla bir uyum süresine ihtiyaç olacak, bunların bir kısmı yasal zorunluluk dolayısıyla hızla yerine getirilebilir.
Zamanlama sadece sizin ne istediğinizle ilgili bir şey değil nihayetinde nasıl bir ittifakın ortaya çıkacağı ile ilgili bir şeydir ama sonuçta bir ülkenin siyasi yapısı dört temel metinle belli olur; Anayasası, Meclis İç Tüzüğü, Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Sistemi. Bunların her birisinde 12 Eylül’den kalma birçok antidemokratik unsurlar var.
HENÜZ KAMPANYANIN BAŞINDA DEĞİLİZ
Bunların temizlenmesi, zaten biz şimdi doğrudan demokrasinin en önemli noktasına geliyoruz, halk doğrudan Cumhurbaşkanını seçiyor, bu çok önemli bir nokta. Yürütmeyi de ona bağladığımız için yürütmenin tamamını seçmiş oluyor ki istediği şekilde kabinesini kuracak. Dolayısıyla bütün bunların hepsi yasal düzenlemeleri gerekli kılar ve belli bir şekilde, belli bir süreç içerisinde bunlar yapılır.
Yapılmak zorunda olanlar var, daha demokratikleşmeyle ilgili atılacak olan adımlar var. Mevcut anayasa paketi, Cumhurbaşkanlarının partiyle irtibatlarının olmasına imkan sağlıyor dolayısıyla bu anayasa teklifine evet dendiği andan itibaren Cumhurbaşkanımız eğer isterse partili olur, isterse de partinin genel başkanı olur yani buna bu anayasa değişikliği halk tarafından kabul edildikten sonra mani hiçbir durum yok" açıklamasını yaptı.
Yapılan anket sonuçları ile ilgili de Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, iyi göründüğünü ve evetlerin önde göründüğünü bildirerek, "Şu anda anketler çok belirleyici de olmaz henüz kampanyanın başında bile değiliz, kampanyalar yeni başlayacak ama kararsız bir kitlenin de olduğu anlaşılıyor. Dolayısıyla ben şahsen tecrübelerim ışığında söylüyorum çok rahat bir şekilde bu anayasa evet alacaktır, milletimizden onay alacaktır ve yasalaşacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE'Yİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMAK İSTEYENLER VAR
AK Parti’nin MHP seçmenine güvenip güvenmediği sorusuna Kurtulmuş, "Sayın Bahçeli işin başından itibaren partici kaygılarla değil, vatansever kaygılarla hareket etti. Dedi ki, ’Türkiye’nin bir beka meselesi var. Türkiye terörle boğuşuyor uluslar arası camiada Türkiye’ye köşeye sıkıştırmak isteyen muhalifler var bunları görüyoruz. Bu anayasa değişiklik paketine daha etkin bir yönetimin kurulması için destek veriyoruz.’ İlk günden itibaren açıklamış olduğu bu tavrını hiç değiştirmedi. Bu tavır MHP tabanı için örnek ve belirleyici bir tavır olacaktır. Kimsenin hakkında görüş ifade etmek hakkım değildir bunu bilen birisiyim.
Ama bunu dışarıdan bir göz olarak baktığımız zaman ben MHP tabanının büyük oranda Sayın Bahçeli’nin ortaya koymuş olduğu bu duyarlı ve gerçekten hiç kendisini tekzip etmeyen tutarlı bu tavrın MHP seçmeni tarafından da sandıklara yansıtılacağı kanaatindeyim. Bir sıkıntı görmüyorum MHP tabanının referandum konusundaki tavrı çerçevesinde. MHP’de kendi öncelikleri içerisinde bir kampanya yürütecek niçin evet dediklerini Türkiye’nin beka meselesinin ne manaya geldiğini seçmenlere anlatacak, sadece MHP seçmenine değil, halkın tamamına anlatacak. Ortak nokta ’evet’ noktasıdır. Sonuçta MHP’nin kendi siyasi öncelikleri var. Bunların hepsini anlatacak kendi seçmenini mobilize edecek.
MHP seçmenin diğer seçmen üzerindeki propagandasının diğer seçmen üzerinde bir etkisinin olacağını zannediyorum. Ben bir sıkıntı görmüyorum. MHP tabanındaki seçmenler büyük oranda Bahçeli’nin yolunu izleyeceklerdir" değerlendirmesinde bulundu.
TERÖRE KARŞI MÜCADELEDE SAMİMİ OLUNMALI
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlaması ve Fehullah Gülen’in Türkiye’ye iadesiyle ilgili Kurtulmuş, "Yeni bir dönem olduğu açık. Çok farklı bir yönetim olacağı açık. Obama yönetiminin göstermiş olduğu zikzakları, kararsızlıkları özellikle Suriye ve Ortadoğu Politikası çerçevesinde göstermeyeceği anlaşılıyor. Bence seçim sonrasındaki söyledikleri en önemli husus, ’Amerika Washington’da oturan birkaç bin kişinin eline bırakılacak değildir. Amerikan derin devleti, artık Amerika’yı yönetmeyecek.
Biz Amerikan halkına yönetimi devrediyoruz’ dedi hayati cümlesi budur. Ümit ederiz, kısa süre içerisinde o etkin zümrenin, elit kesimin kendi etrafını kuşatması kendi kararlarında etkili olmasına mani olacak mekanizmalarını kurar ve öncelikle Amerika açısından, daha demokratik Amerikan halkının sesine kulak veren bir yönetimi tesis eder. Ortadoğu politikasında bir değişiklik olacağı çok açık görünüyor. Özellikle Ortadoğu politikasında ABD’nin Suriye ile ilgili olarak Astana sürecine bir şekilde destek vereceğini, Suriye’de ilgili bütün tarafların temsil edildiği demokratik Suriye’nin inşası için ortak bir noktaya gelmesi doğal olarak ABD’nin bu sürece destek vermesini sağlayacaktır
En azından köstek olmayacakları sürecin ortaya çıkacağını düşünüyorum. Suriye Irak başta olmak üzere birçok noktada politikalarda değişiklik olacak bizde çok açık bir şekilde Ortadoğu politikalarımızda ciddi şekilde makas değiştirdik. Suriye’de Astana sürecinin ortaya çıkmasındaki ana başarı Türkiye’nindir. İnşallah sonuç alınır. Irak’la da kopmuş olan ilişkiler yeniden tamir edilmeye başlandı. Çok kısa süre içerisinde Irak’la da bir sonuç alacağımızı ümit ediyoruz. Bütün ülkelerin gelmesi gereken ortak nokta şu; teröre karşı mücadelede samimi olmak. DEAŞ’ta kötü PYD’de kötü, başka silahlı unsurlarda kötü, El-Nusra’da kötü. Mesele sadece Suriye’deki savaştan kaynaklanmıyor ki dünyanın dört bir tarafında açlıktan kıtlıktan kaynaklanan göç hareketi var. Bütün bunları barışçıl yeni perspektifle çözmek lazım" ifadelerini kullandı.
İYİLEŞME OLACAĞINI ÜMİT EDİYORUM
Kurtulmuş, konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye ilişkilerinde de çok açık, biz iki somut şeye bakacağız birisi FETÖ’nün Türkiye’ye iade edilmesi için samimi olarak niyetlerini ortaya koymaları. Bu hukuki süreç uzun sürebilir ama önce niyet görelim ya da ısrarla talep ettiğimiz orada onun gözaltına alınması, networkü kullanamayacak şekilde kontrol altında tutulmasıdır. İkincisi de gördüler, Suriye’de 3-5 bin silahlı militanı bir PYD ile iş yapamaz Amerika. PYD’ye destek olmaktan vazgeçsinler ve PYD ile yaptıkları bu ortaklığın Türkiye’yi Amerika’dan ne kadar uzaklaştırdığının da farkına varsınlar. Bunlara ihtiyaçları yok dolayısıyla ben bu iki konuda bir iyileşme olacağını ümit ediyorum".
"FIRAT KALKANI OPERASYONU BİR FANTEZİ DEĞİLDİR"
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Fırat Kalkanı Operasyonunun ne aşamada olduğu ve koalisyonun desteğine ilişkin de şunları kaydetti: "Biz her halükarda Fırat Kalkanı Operasyonunda, Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) kendi imkanlarımızla desteklemeye devam edeceğiz, kendi göbeğimizi kesmekten kastımız budur. Kimse yardım etmese bile bu Türkiye için önemlidir. Fırat Kalkanı Operasyonu bir fantezi değildir ya da Türkiye’nin Suriye topraklarında toprak elde etmek için başlattığı bir operasyon değildir.
Fırat Kalkanı Operasyonu, Türkiye’nin kendi sınırlarını koruma, kendi milli bekasını koruma operasyonudur. Kilis’te 30’a yakın şehidimiz oldu, insanlarımıza füze atıldı, evler yıkıldı, bir taraftan DEAŞ saldırıyor, bir taraftan PYD, PKK unsurları saldırıyor, Türkiye buna daha fazla seyirci kalamazdı, uluslararası camiayı defalarca uyardık bu konuda ama maalesef oradaki derin bir sessizlik Türkiye’yi bu operasyona, ÖSO’ya destek vererek girmeye zorladı ve sonuç itibariyle bu bizim milli beka meselemizdir, ulusal olarak vatanımızı koruma stratejimizin bir parçasıdır.
ULUSAL GÜVENLİĞİN BİR PARÇASIDIR
Cizre’deki o kazılan çukurlardaki bombaları, o bombaları koyan teröristleri etkisiz hale getirmek Türkiye’nin nasıl milli menfaatlerinin, ulusal güvenliğinin bir parçasıysa, El-Bab Operasyonu’da, Fırat Kalkanı Operasyonu’da ulusal güvenliğinin bir parçasıdır. Dolayısıyla ümit ediyoruz ki yakın bir süre de sonuç elde edilecek. Koalisyon gerekli desteği vermedi bugüne kadar, zaman zaman hava desteği veriliyor ama biz burada daha kuvvetli bir destekle karşılaşmak isterdik.
Rakka Operasyonunun teyit edilmesi, Musul’da çok kısa süre içerisinde sonuç elde edeceğini düşünüp hala yeterli bir sonuç elde etmemiş, yarı sağlamış yarı sağlamamış vaziyette. Muhtemelen Rakka Operasyonunun teyit edilmesiyle birlikte bir takım DEAŞ unsurları El-Bab’a doğru desteğe gelmiş olabilirler. Orada inşallah sonucu alacağız, bir şehidimiz var o da memleketimiz de Ordu’da yarın defnedilecek inşallah. Onlar milli kurtuluş mücadelemizin birer kahramanıdır. Musul, Halep, Hama, İdlib bu şehirlerin her birisi, bu şehirlerin halkı tarafından yönetilmelidir. Çok farklı unsurlar bir arada biz diyoruz ki her şehir o şehrin halkı tarafından yönetilmelidir. Onun için de bu şehirlerin inisiyatiflerinin önünü açmak lazım örneğini de Cerablus’ta gösterdik."
BEDELLİ ASKERLİK GÜNDEMİMİZDE YOK
Bedelli askerlikle ilgili de Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Şu anda gündemimizde yok, bu şartlar içinde Milli Savunma Bakanlığının böyle bir çalışması da yok. Kısa dönemde böyle bir konunun gündeme gelmesi herhalde zordur" ifadesini kullandı.