Anketler, ekonomik sorunların yanı sıra adalete olan güvensizliğin daha çok artmasıyla son bir yıldır zorlanan Cumhur İttifakı’nın ortakları AK Parti başta olmak üzere MHP’nin oy kaybettiğini ve ağırlıklı kararsızlar olmak üzere muhalefete doğru kayma yaşandığını gösterirken, iktidarın bu sorunu azaltmak için seçim sisteminde değişiklik yapması bekleniyor.
AK Parti tarafından yapılan çalışmalarda, daraltılmış seçim sistemine geçilmesi ve partiler için yüzde 10 olan seçim barajının yüzde 7’ye indirilmesi ihtimali güçlenirken, ittifaklar için yüzde 10-12 civarında barajın gündeme gelmesi üzerinde duruluyor.
AK Parti’li yetkililer oy kaybının farkında olduklarını oyların yeniden toparlanmasını beklediğini belirtirken, olası bir seçim dönemine dair yapılacak düzenlemeler kapsamında Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nu çalışmaları ve olası ittifaklar için de bir baraj belirlenmesi ile alakalı çalışmaların da önemli olduğunu belirtiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün hukuk reformunu açıklarken, “Demokratik katılımı geliştirmek için Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatı’nda değişim yapmak üzere kapsamlı bir çalışmayı başlatıyoruz.”
ANKETLERDE SON DURUM
Son üç ayda 16 anket şirketinin yayınlamış olduğu sonuçların ortalamasına göre AK Parti %36.3, CHP %24.8, İYİ Parti %12.7, MHP %9.6, HDP %9.9 seviyesinde bulunuyor.
2018 yılında yapılan seçimlerde ise AK Parti %42.56, CHP %22.64, HDP %11.7, MHP %11.1, İyi Parti %9.96 oy almıştı. AK Parti ve MHP’den oluşan Cumhur ittifakı 2018’ yılında oyu %53.66 iken son 3 ayda yapılan anketler göre bu oran %45.9’a düşmüş durumda.
Metropoll Araştırma yöneticisi Özer Sencar, “AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan özellikle uyguladıkları ekonomi politikaları ve dış politika sebebiyle kendi kendisini yıprattı.
AK Parti’nin 24 Haziran’da oyu %42 idi. Şu anda %30 buraya inmesi iktidarın halk tarafından benimsenmeyen politikaların sonucu oldu.”
“Oy dağılımında bir dönüşüm olabilmesi için AK Parti’nin ekonomide beklenmedik bir başarı gösterip tekrar kaybettiği oyları geri alması gerek” diyen Özer Sencar, “Bu şu anda mümkün görünmüyor. Beklenmedik bir konjonktür oluşması… Ne olabilir bilmiyorum?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, destekçilerini genelde ortak bir amaç, tehdit karşısında birleştirmeyi başarabilen bir lider konumunda. Bu sebeple Türkiye için gerek ekonomi gerek politik veya dışarıdan oluşabilecek tehditlere karşı tabanını sıkı tutmayı bir çok kez başardı.
MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, AK Parti’nin desteği kaybetmesinde en büyük etkinin ekonomi olduğunu belirterek, “İlk defa AK Parti için kızıp oy vermeyeceğini söyleyen bir gri alan oluştu.
Eskiden kızarlar ama vereceklerini söylerlerdi. AK Parti’ye kızan seçmen CHP’ye gitmez veya tersi olurdu. Ama şimdi İyi Parti merkez sağa kaydı, AK Parti’den oy alıyor, %4 gibi. DEVA ve Gelecek Partisi de AK Parti’den alıyorlar.”
“Diğer bir büyük sorun adalet duygusunda oluştu. Sadece mahkemelerdeki adalet değil ki genel olarak adalet algısı bozuludu.” “Bunun gibi sebepler halkın bir bölümü yolunu iktidardan ayırması gibi sonuc ortaya çıkıyor.”
Kadir Has Üniversitesi’nin Ocak ayında yayımlanan Türkiye’nin Eğilimleri 2020 yılı araştırması anketine göre ekonomi geçen yıl ülkenin en büyük sorunu olarak öne çıktı.
Ankete göre hayat pahalılığı, işsizlik ve ekonomide yaşanan sorunları en önemli sorun olarak niteleyenlerin oranı %33 olurken, Kovid-19 salgını %23.5 ile ikinci en önemli sorun olarak belirtildi.
OY KAYBINDA EN BÜYÜK ETKEN EKONOMİ
Sonuçları değerlendiren araştırmanın koordinatörü Prof. Mustafa Aydın, son birkaç yıldır yapılan ankette ekonomik olarak daha kötü durumda olduğunu söyleyenlerin oranı giderek arttığını, “Böyle bir trend yerleşmiş durumda.
Gelir dağılımında bir sorun var. ‘Ekonomik olarak daha kötü durumdayım’ diyenlerin oranı %51-52’ye ulaştı.
Ailemi geçindiremiyorum ve borçlarımdan endişe duyuyorum diyenlerin oranı %50 seviyesine ulaştı. Bu ekonomik ciddi bir baskı olduğunu gösteriyor.”
Türkiye ekonomisi 2010-2015 yılları arasında her yıl %5’in üzerinde büyüdü. Bazı yıllarda büyüme çift haneyi bile aştı. Bu dönemde ekonominin istihdam yaratabilme kabiliyeti Türkiye’nin hızlı artan nüfusuna oranını destekleyecek bir ölçüde oluşarak canlı bir işgücü piyasasını da beraberinde getirdi.
2017 yılın sonundan itibaren büyüme gittikçe yavaşladı. Türkiye 2018’ yılında %3, 2019’ yılında %0.9 ve 2020’ yılında %1.8 büyüme yaşandı.
Aynı dönemde TL’deki değer kaybı ve enflasyondaki yükselişler de belirginleşti. Bu finansal dengesizlikler işsizlikteki artışla beraber hem gelir dağılımını hem de satın alma gücünü eritti. Tüm bunlara geçen yıldan itibaren ise salgın sebebiyle başta hizmet sektörü olmak üzere belirginleşen yasaklar eklendi.
“Oy kaybında en büyük sebep ekonomi şu anda AK Parti’nin sorunu sadece ekonominin kötü olması değil” diyen Avrasya Araştırma Başkanı Kemal Özkiraz, “Lokantalar kapalıyken kongre yapmaktan tutun, KHK’lara, siyasi yargılamalara kadar yüzlerce birikmiş sorun var.
Ekonomi dökülünce muhalefet etmeye başlayanlar saydığım problemler daha çok umursar hale geldi. O yüzden ekonomi toparlasa da AK Parti toparlamakta zorlanır.”
AK Parti ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da oyunun düştüğünü belirterek, “Giden oylar ekonomi ve özgürlük söylemi olan partilere gidecek. Bunların ikisinin de karşılandığı iki parti CHP ve Deva partileri. O yüzden bu iki partinin yükselmesini bekliyorum, Bir de tek büyük sağ alternatif olarak İYİ parti yükselebilir.”
AK Parti’nin erken seçim olacakmış gibi davranıp, teşkilatlarını tek parça tutmaya çalıştığını Kemal Özkiraz erken seçim beklemediğini söyledi.
DARALTILMIŞ SEÇİM SİSTEMİ İLE AK PARTİ DAHA FAZLA MİLLETVEKİLİ ÇIKARABİLİR
Özellikle daraltılmış seçim sistemi çok önemli fark yaratabilir. Yetkililere göre, AK Parti son dönemde yapılan genel seçimlerde, herhangi bir soru işareti olduğunu gördüğünde ilk olarak gündeme daraltılmış seçim bölgesi uygulamasını getiriyordu resmi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne hiç sunmamıştı. Çünkü bir şekilde seçimi kazanabileceği bir ortam yarattığını düşündü.
AK Parti’li bir yetkili, daraltılmış seçim sistemi ile ilgili olarak, “Büyük partilere çok olumlu katkı sağlıyor deniyor haklılık var ama temsiliyette adalet açısından önemli bir adım. Bağımsız milletvekillerinin kazanmasının yolu daha iyi açılıyorken, daha adil şekilde seçmenin oylarının meclise yansıması mümkün olacak.”
Yetkiliye göre, büyük illerden örneğin İstanbul 3 bölgeden 30’a çıkabilir, Ankara 2’den 6-8’e çıkabilir, İzmir 5-6'ya çıkarılabilir.
“Bu sistem olursa daha çok milletvekili çıkarabiliriz” diyen yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletvekili sayısı örneğin 550'den 600'e çıkarken daraltılmış seçim sistemi uygulansaydı, AK Parti'nin 25'ten daha çok yeni milletvekili olacaktı örneğin. Bazı partiler elbette bu yeni sistemden olumsuz etkilenecek. Ama demokrasi açısından daha sağlıklı bir sistem.”
İTTİFAKLAR İÇİN BARAJ
AK Parti’li yetkililer, gelinen aşamada yaşanan oy kaybının farkında olduklarını ve bazı çalışmalar yaptıklarını belirterek, uzun süredir gündemde olan Seçim ve Siyasi Partiler Kanunu üzerinden çalışmaların devam ettiğini belirtiyor.
“Partiler için tek başına seçime katılmasında barajın yüzde 7’ye düşürülmesi konusunda genel bir mutabakat oluştu. İttifak halinde giren partiler için ise toplam oyun yüzde 10-12 gibi belirlenmesi üzerinde duruluyor.
Bu durumda yeni ittifakların oluşturulması da elbette bir seçenek” diyen AK Parti’li üst düzey bir yetkili, şunları söyledi:
“Daraltılmış bölge halen seçeneklerden biri olarak duruyor. Milletvekili sayısı ve seçim bölgeleri önemli konular. Mesela İstanbul artık mevcut haliyle devam etmemeli, çok büyük ve çok sayıda milletvekili var.”
Olası bir seçimde diğer partiler ve ittifaklar sebebiyle yaşanabilecek kayıpları önlemek için çalışıldığını söyleyen bir AK Parti’li yetkili de, Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nda halen çalışmaların devam ettiğini, “Yüzde 7 veya 5’lik bir seçim barajı olabilir. Buna biraz daha yakın bakılıyor.”
“İttifaklar için de bir baraj belirlenmesi durumu gündemde. Bu oran yüzde 10 veya üzeri olabilir.” Aynı yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletvekili transferi olması durumunda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grup kurulamaması vs gibi bazı farklı yollardan mecliste yer alma çalışmaları da engellenebilir.”
KAYNAK: Reuters