Bugünkü haberimizden okuyacaksınızdır. Silivri'yi yaklaşık bir yıldır meşgul eden tartışmalardan birisi de Maskoop diye bilinen bir kooperatifin bir çok insanın elindeki arazileri toplayarak buraya sanayi sitesi getireceği söylentileriydi.
Öncelikle bu işte proje danışmanlığı da yapan firma olan İstanbul Etüt Proje Danışmanlık Finans A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Göktaş'ı çok eski tanıdığımı belirtmeliyim.
Zeki Göktaş'ı ben medya dünyasından tanıyordum o bir anda böyle bir iş ile bana geldi.
Silivri'de böyle bir çalışmaları olacağını söyledi.
Ben de bu tür işlerden pek anlamadığımı ama isterse kendisi ile belediye yöneticilerini tanıştıracağımı ve orada yasal olarak yapılması gereken ne varsa öyle yapılabileceğini belirttim.
Öyle de yaptık.
Biz daha nedir ne değildir diye hiç farkına bile varmadan, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın “Tarım topraklarının yağmalanmasına izin vermeyeceğiz” diyerek burada yapılmak istenen kooperatifin tabelalarını yıkması ile uyandım.
Sonrasında baktım ki arkadaşlar çok hızlı ilerlemişler, orada geniş dostluklar edinmişler, basın ve siyaset dünyasından birçok isimle tanışmışlar, işbirliği yapmışlar.
Ve bu konuda son gelinen noktanın da yatırımcı firma ve proje firmasının bir birine düşmesi ile MASKOOP'un yalan olduğu gerçeği ile uyanmamız oldu.
*
Projede son durum bu ama baktığınızda yine insanlarımız orada kandırılıyor.
Tarım arazilerini imza karşılığı vererek, olur da ya tutarsa mantığı ile üç kuruş kapora alıp pusuya yatmaktalar.
Bu hayali projenin tabelalarını büyük bir cesaret örneği ile yerle bir eden Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'a şimdi bir görev daha düşmekte.
Işıklar bu defa yanına ekibini alarak orada arazilerini satmayı düşünen ve satan bütün yurttaşlar ile görüşmeli.
Onları bilgilendirmeli.
Gerekirse hukuksal destek vermeli.
O insanları aydınlatmalı.
Evet insanlar, olur da ya tutarsa diyerek belki bir an önce daha yüksek paralara ulaşmak için bir takım vaadlere inanabilirler.
Ancak burada bir şehri eminin yapması gereken vatandaşlarının hakkını her şeye ve her şarta rağmen korumasıdır.
*
Ne yazık ki insanoğlu hayalsiz yaşamamakta.
Cennette vaad edilenler veya cehennemde gözümüzü korkutanlar olmaz ise kimbilir nasıl bir düzen bizi bekler?
Siyasetçi vaat eder yapmaz.
Patron vaat eder vermez.
Çalışan vaat eder yerine getiremez.
Sevgili vaat eder sözünü tutmaz.
Sporcu vaat eder başaramaz.
Ama biz her seferinde vaadleri cazip buluruz.
Hoşumuza gider.
Hayali bile yeter.
Rüyalarımızı süslemesi bile kafi gelir.
Falan, falan.
Sonunda gerçeklerle yüzleştiğimizde iş işten geşmiştir ama biz yine de bu defa başka vaadlerin peşinden gitmeyi bırakmayız.
*
Tıpkı MASLAK projesindeki gibi.
20 bin kişiye iş.
Bir milyar dolarlık yatrım.
200 bin dükkan.
500 bin ev.
Hastane.
Üniversite.
Doğal enerji.
Hava.
Su.
Demir.
Bakır.
Yer.
Gök.
At atabildiğin kadar.
Atmak serbest.
Nasıl olsa karşıda saf bir kesim var.
Ne versen yutmakta.
*
Şimdi ne olacak dersiniz.
Atı alan her zamanki gibi Üsküdar'ı geçecek.
Mağdur olanlar bundan sonraki yaşamları boyunca bu mağduriyeti gidermek için yaşayacaklar.
Ömürleri yeter mi bilmem.
Atı alan da atın üzerinde durduğu sürece sorun yaşamaz.
Ama; ya at onu silkeleyip yere çakarsa.
İşte o zaman o daha fazla zarar görecektir.
Atın silkelemesi için de tüm mağdurların birlikte hareket etmeleri gerek.
Sorumluluk sahiplerinin ellerinden geleni yapmaları gerek.
Kimsenin iki yüzlü hareket etmemesi gerek.
Nokta...
Hayali projelerimiz ve hayal ile beslenen insanlarımız...
.