Yeliz Dikmen’in yaşadığı sıra dışı olaylar, herkes için hayat dersleri edinilebilecek nitelikte. Zaman zaman farklı hikayeleri olan kişilerin yaşadıkları olayları sizlere aktarıyorum. Bu hafta da Yeliz’in hikayesini onun sözcükleriyle sizlerle paylaşmak istiyorum.
“Ailemi feci bir şekilde kaybetmemle başlayan hayatın acı yüzüyle tanışmam,3 yıl yaşantıma isyan edip, çareyi ölümde görmeme sebep olmuştu. Bu dünyadan ayrılmak istememin sebebi, hayatın bana yaşattığı acıların son bulması ümidiydi. Kısa bir süre önce kaybettiğim annemin yanına gideceğimi zannederek, kendimi 5.kattan boşluğa bırakıp yere çakılmam, asıl gerçek dünyaya uyanmamı sağladı. Anne özlemimi, sevgimi vücudumda hissettiğim dayanılmaz acılardan dolayı düşünemez olmuştum. Annemi çok seviyor, özlüyordum ama ona kavuşmamın çaresi ölüm olamazdı.
Yaşamış olduğum düşüş, aslında bir kalkış, uyanış oldu benim için. Eski isyankâr Yeliz gitti, yerine hayattan umut dolu beklentileri olan bir Yeliz geldi. Bu yeni kişiliğe bürünmek hiç kolay değildi. Bedeller ödemek gerekiyordu; genç yaşta öksüz ve yetim kalarak ödemeye başladığım gibi ve sonrasında yaşadığım zorluklar, artık mutlu olmayı hak ettiğimin habercisiydi sanki…
Keşke en başlarda ‘her şeyde vardır bir hayır’ diyebilseydim ama bu sözü duymak bile çok anlamsız gelirken, nasıl yaşamıma dâhil edebilirdim ki...
Şimdi çok daha iyi anlıyorum ki; annem beni hiç bırakmadı ve onun melek olup göklere uçtuğu zamandan bu yana yaşadıklarım lehime işleyen bir süreçti. Karamsarlığı, yaşadıklarımdan dolayı bir türlü atlatamıyordum ama şimdiki durumumu düşününce; yaşadığım travmalar, uzun süren hastane günlerince şahit olduğum hayatlar, sonrasında intiharımla birlikte gelen engelliliğimden utandıran bakışlara maruz kalmam sonucu insanlardan uzaklaşmaya başlamam özgüvenimi arttıracak olan deneyimlermiş aslında. Ne demişler ; ‘Allah sevdiği kuluna sıkıntı verirmiş ’, çok doğru bir söz. Benim elimde olmayan nedenlerden dolayı başlayan ve bir kabusa dönen, hayatımın en güzel döneminde yaşadığım olaylar sonrasında hayatımı sonlandırmak girişimim ‘ kendim ettim, kendim buldum ’ diye düşünmeme ve de yeni Yeliz’i kolay kabullenmeme vesile oldu belki de.
Hep derler ya ; ‘ben ne yaptım ki Allah’a, bu rahatsızlığı bana reva gördü ’ diye. Aslında bilmemiz gereken zorluklara sevinmemiz gerektiği. Çünkü Allah sevdiği kullarına sabrı öğrenmeleri için zorluk yaşatır. Eğer bunun farkında değilsek, cevaplandıramadığımız sorularla, ömür boyu kendimizi sorgular dururuz.
Hep derler ya ; ‘ben ne yaptım ki Allah’a, bu rahatsızlığı bana reva gördü ’ diye. Aslında bilmemiz gereken zorluklara sevinmemiz gerektiği. Çünkü Allah sevdiği kullarına sabrı öğrenmeleri için zorluk yaşatır. Eğer bunun farkında değilsek, cevaplandıramadığımız sorularla, ömür boyu kendimizi sorgular dururuz.
‘ Her şey para mı? ’ derler ya. Günümüze bakarsak her şey para diyebiliriz. Sağlık bile parayla mümkün olabiliyor yeri geldiğinde ama asıl unutulmaması gereken insanlık. Bir insanın ruhunda insanlık yoksa, kendi çıkarlarından başka düşüncesi yoksa, o paranın da bir önemi yok zaten.
Keşke dünya denilen gezegende tüm insanlar gerçekten eşit olabilse. İmkânı olan, olmayanı düşünse ama nerede… Zaten bakarsak şöyle bir günümüze, geçmişimizde hep bir maddi sorun yatmakta değil mi? Maddiyat yüzünden, çalışmakla yükümlü olduğumuz için, kendimizi geliştirecek aktivitelere zaman ayıramadığımız için bilinçsiz bir toplum yetişmekte ve sorunlar gün geçtikçe artmakta.
Ben ve ağabeyimin hedefinde bir kadın sığınma evi açmak vardı. Neden çocuklar bu gibi şeyleri düşünmek zorunda bırakılıyor. Erkek şiddetinden kadını korumak… Hani çocuklara sorarlar ya sen büyüyünce ne olmak istiyorsun diye, keşke ben ve ağabeyim de bu soruya öğretmen olmak, doktor olmak diye cevap verebilseydik. Sonuçta tüm sorunların nedeni eğitimsizlik, cahillik, maddi imkânsızlıklar ama en önemlisi de SEVGİSİZLİK…
Lütfen kendimizi, ailemizi, dostlarımızı, sağlığımızı sevelim, değerini bilelim ve şükredelim çünkü onları kaybetmeniz an meselesi olabilir. Ben bunu yaşayarak anladım ama lütfen siz yaşamadan anlamaya çalışın…”
Yeliz şimdiki yaşamanı, Beylikdüzü’nde bulunan Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Hüsnü Ayık Bakım Merkezi’nde, kendi gibi sıra dışı hikayeleri olan ve her birini ailesinin ferdi gibi gördüğü kişilerle birlikte yaşayarak devam ettiriyor. Kendisini daha yakından tanımak için bakım merkezini ziyaret etmek isterseniz, Yeliz bundan büyük bir mutluluk duyacaktır.
Engelsiz bir yaşam dileğiyle…
Ramazan Baş