Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta başkanlık sisteminin tartışılması gerektiğini savunarak; "Üniter sistemli başkanlık var. Hitler Almanyası'na baktığımızda da bunu görürsünüz" gibi tartışılacak bir laf etti ya.
Çok sık benzer duruma rast gelmem ama, tesadüfen arabadada seyahat ederken bu sözü Erdoğan'ın ağzından canlı dinleme fırsatım oldu.
Konuşma sonrası yorumcuları dinlediğimde hiç birisinden doyurucu yorum alamadım.
*
Anında ilk aklıma gelen şuydu; Erdoğan başkanlık sisteminin daha sıcak tartışması için ilginç bir laf etti.
Bu söz sayesinde bu durum çok daha uzun süre konuşulacaktı.
Her televizyon, her radyo, her gazetede bu sözden bahsedilecekti.
Erdoğan bütün bu tartışmaları takip ettikten sonra kalkacak ve o bilindik üslubu ile yine kendi sözünü bile geride bırakacak başka bir söz söyleyerek durumu geçiştirecekti.
*
Buyurun bekleyin.
Yakındır söylediğim bu durumun gerçekleşmesi.
Şimdi hazır yeri gelmişken biraz; 'diktatör bisiklete binen adama benzer, durursa devrilir.' diyen Hitler'den bahsedelim ve Hitler ile Erdoğan arasında ne gibi benzerlikler varmış bir göz atalım.
*
Hitler ne yapmıştı.
Tesadüfen Almanya'da iktidar olduktan sonra Almanya'yı dünya devi yapma hayalleri kurarak kim var kim yok o ülkeye saldırmıştı.
Amacı Rusya'yı bile işgal edip tekrar Büyük Alman İmparatorluğu'nu ilan etmekti.
Sonra ne oldu.
Daha aradan 3 yıl geçmeden Rusya'ya karşı savaşı kaybetti ve 2.Dünya Savaşı bitmeden intihar etti.
Üstelik şöyle böyle değil.
Eşi ile birlikte cesetlerini kuyuda yakarak intihar etti ki; bu durum tarih boyunca pek eşine rastlanır durum değildi.
*
Hitler'in genel olarak ele alınan en önemli özelliği ise insanları çabuk etkileyebiliyor olmasıydı. Bu, nasyonal sosyalizm propagandasıyla birleştirilerek halka sunuluyordu. Hitler'in üstün bir insan olduğu lanse ediliyor, konuşmalarındaki tavırlarıyla bunu, onu dinleyen kitleye hissettirmeye çalışıyordu.
Bu durumunun farkında olan Hitler ise; 'Yalan ne kadar büyükse, inananı da o kadar çok olur' sözünü de söyleyerek bir anlamda kendisine inanananlarla dalgasını da geçiyordu.
*
Fakat her şeyin bir sonu olduğu gibi Hitler'in de yalanlarının da artık sonu gelmişti ve 'savaşta her zaman kaybeden taraf suçludur haklı olsa bile' sözünü söyleyen Hitler kaybettiğini anladığı anda, kendi elleri ile yaşamına son veriyordu.
*
Hitler'i ve savaş gerçeğini çok iyi bilen Erdoğan peki durup duruken mi bu lafı etti sizce.
Hiç de değil.
Zira Hitler'in Büyük Alman İmparatorluğu kurmak hayali kadar, Erdoğan'ın da tarihe geçmek gibi büyük hayali devam ediyor.
Hitler gibi insanları çabuk etkileyebiliyor olma noktasında benzerlikleri olan Erdoğan ne söylerse söylesin mutlaka ikna edici bir söz ederek durumu düzelteceğine inandığı için yarın bu sözünün üzerine edeceği sözü de merak ediyoruz doğrusu.
*
Sonuç olarak 2019 hedefi ve başkanlık sistemi hedefini sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan bu uğurda çok daha iddalı sözler de edecektir zamanı geldikçe.
Erdoğan ve Ak Parti'nin en azından dört yıl tek başına iktidarlığının cepte olduğunu varsayarsak, 2019 hedefinin de gerçekleşme ihtimalinin güçlü olacağını söyleyebiliriz.
Ancak bu hedefin içerisinde referanduma gidilse şimdiye kadar en iyi ihtimal ile halkın daha %40'ının kabulünü gören başkanlık siteminin olmayacağını da söylememiz şimdilik mümkün görünüyor.
*
Şayet bir mucize olup ve HDP ile Ak Parti belli bir noktada anlaşmadığı sürece başkanlık sitemi tartışmaların ötesine geçemeyecektir.
Yarın HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak tutuklanmaları ihtimali ise ayrı bir gerginlik yaratacaktır Türkiye'de.
Parti kapatmalar sona erdi.
Özgürlüklerin artırıldığı söylendi.
Adaletin adı iktidarın, parti adını taşıdı.
Ancak; gazetecilerin tutuklanmaları, sanatçıların cezalandırılmaları, anaların ağlamaları, masumların başlarına bombaların yağdırılmaları devam etti.
*
Anlayacağımız şu ki; Türkiye'yi daha karamsar tablolar beklemekte.
Ülkenin bir tarafı kan gölüne dönmüşken, her gün şehit haberleri, ölüm haberleri geliyorken, sokağa çıkma yasağı olan kentlerimizde yaşam sürdürülmeye çalışılıyorken...
Başkanlık sitemini konuşmak, susuz çölde buzdan bahsetmek değil de nedir!