1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI KUTLU OLSUN

Abdurahman Zafer Çuhadar yazdı: Emek Dünyasının Yaşadığı Sıkıntılara Bakış

1Mayıs İşçi Bayramının tarihsel açıdan baktığımızda emekçiler haklarını aramak için yaptıkları kutlama ve mitinglerde mevcut iktidarın güvenlik güçleri eliyle baskılara ve saldırılara maruz kalmışlardır. 1886 yılında Amerika’da yaşanan Haymarket olayı ve ülkemizde 1977 yılında yaşanan Kanlı Pazar diye anılan 1 Mayıs mitinglerinde meydanlar emekçilerin kanları ile yıkanmıştır.

Ülkemize küresel kapitalizmi yerleştirmeye çalışan AKP iktidarı, emekçi sınıfının üzerinde baskılar oluşturmuştur. Bunların en başında taşeronlaşma gelmektedir. Yakın zamanda işçilerin kıdem tazminatının kaldırılması da yeni bir sömürgecilik metodudur. AKP döneminde hızla artan iş kazaları da düşündürücüdür. Tersanelerde ve inşaat şantiyelerinde yüzlerce emekçi yaralanmış ve hatta hayatlarını kaybetmişlerdir.

Kapitalist sistemde iş cinayetleri ve meslek hastalıkları nedeniyle her yıl 2 milyon 300 bin kişi ölmektedir. Gelişmiş ülkelerde iş güvenliği işçi sınıfının siyasi ve örgütlü gücü sayesinde sağlanılmıştır.

Türkiye’nin kapitalist ekonomisi bir yandan büyür iken emekçi sınıfının geliri azalmaktadır. İşçi, memur, emekli esnaf ve dar gelirlilerin gelirleri kan emici ve yasal tefeci olan bankaların verdiği kredi ve kredi kartları ile sömürülmektedir.

Ülkemizde AKP döneminde büyüyen ekonomi milletin değil, kendi yandaş ve kapitalistlerin ekonomisi büyümektedir. Bir yandan yandaş sermaye gruplarının ekonomileri büyürken, emekçi sınıfın yaşam kalitesi hızla düşmekte ve yoksulluk artmaktadır.  AKP’li belediyeler kendilerine oy vermek şartı ile yoksullaştırdıkları insanlara sosyal yardım adı altında bir kilo makarna vererek köleleştirmişlerdir.

Ülkemizin ekonomisi, AKP döneminin başında dünyanın 26.ekonomisi durumundan bugün dünyanın 16. ekonomisi durumuna yükselirken, işçi sayısı yüzde onbeş artmış ve iş cinayetleri ise yüzde doksan beşlere ulaşmıştır. Ekonomik büyüme kendi yandaşları olan patronların sermayelerinin büyümesidir. Kapitalist sistemde sermayenin büyümesi ya teknolojik ilerlemeler ile emeğin azaltılarak işçinin daha fazla sömürülmesi, ya da iş saatlerini uzatarak ücretlerinin aşağı çekilmesi ile işçiyi sömürmektir. Ülkemizde AKP iktidar döneminde iş saatlerini uzatıp işçiyi daha az ücret ile çalıştırarak sömürme yöntemine gidilmiş ve mesai ücretleri tarihe karışmıştır. Yine AKP iktidar döneminde fabrikalarda ve kamu kurumlarında taşeronlaşmaya gidilmiş ve işçiler on iki saat çalışmaya zorlanmıştır.

İşçi sınıfının örgütlemmesinin önüne geçilmesi ve işbirlikçi sendikaların oluşturulması AKP iktidarı dönemine rastlamıştır. Bu vesile ile işçi sınıfı örgütlenemediği için sermayenin, ücretli kölesi haline gelmiştir.

Sermaye grubunun aşırı kâr etme hırsı nedeni ile işçinin iş güvenliği hiçe sayılmaktadır. Fabrikalarda çalışma hızının düşmemesi için makinelerden güvenlik mekanizmaları sökülür, işçinin yemek ve dinlenme mekânları ya yoktur, ya da insana yaraşır değildir.

Yeterli iş güvenlik yasaları bulunmamak ile birlikte, olan yasalarda işletilememektedir. Tersanelerde işçi cinayetleri ile ne kadar suç duyurusu yapılınsa bile sonuç alınamamıştır.

Esenyurt’da 11 işçinin yanarak ölmesi işverenin yasaları takmadığının bir örneği değil midir? İnsanca yaşamaya uygun olmayan koşullarda ve yerlerde işçilerin barınması ve yemek yemeleri düşündürücüdür.

İşçilerin barındığı ve yemek yediği yerlerin aydınlatılması, ısıtılması ve havalandırılması düşünülmemiştir. Zor şartlarda yaşamaya çalışan işçiler, ısınma ihtiyaçlarını canları ile ödemişlerdir. İşçi koğuşlarının ne şekilde olacağı yasalarda belirtildiği halde, işveren yasayı umursamamıştır. Bedelini yine emekçi olan şantiye şefi tutuklanarak ödemiştir.

Çalışma Bakanlığının görevleri arasında iş ve işçi sağlığının ve güvenliğinin denetlenmesi olduğunu zannediyorum. Herhalde bu düşünce bir ütopya olmalı ki Çalışma Bakanlığı özel sektörün kâr etmesi için iş ve işçi güvenliğinin denetleme ihtiyacı görmemektedir. Bakanlığın bu yaklaşımına şaşmamak gerekir.

Çünkü bu davranış, küresel ve yerli kapitalizmin işbirlikçisi olan AKP iktidarının bakanlığının doğal davranışıdır.

Ekonomimizin büyümesinde lokomotif görevi gören inşaat sektöründeki patronların karanlık dünyası işyerlerinde yanarak ölen işçilerin cesetleri ile aydınlanmaktadır.

Esenyurt’da ki inşaat şantiyesinde çalışan işçiler koşulların olumsuzluğu nedeni ile iş durdurma eylemi yapsaydılar, işten atılırlardı. Memleketin dört bir yanından gelen bu işçiler ölmeyi işsiz kalmaya tercih etmek zorunda bırakılmışlardır.

Din istismarcılığını her fırsatta yapan AKP’li iktidar ve onun Esenyurt Belediye Başkanı on bir işçinin yanarak ölmesi sonucunda kendilerine ve düşüncelerine yakışır bir açıklama yapmaktadır. “Ölenlere nasıl öldüklerini soramıyoruz. Çadırda 35 kişi de kalabilir 50 kişi de kalabilir. Yangın soğuk havanın sebep olduğu bir şey. Vadeleri yetmiş, Allah rahmet eylesin” dedi. Sayın Başbakanda iki yıl önce Karadon Maden Ocağı’nda katledilen otuz madencinin ardından “Ölüm bu mesleğin kaderinde var” diyerek açıklama yapmıştır. Geçen yılda Elbistan Termik santraline ait kömür ocağında göçük meydana gelmiş ve on iki emekçi toprak altında kalarak can vermişlerdir. Cesetleri dahi çıkarılmamıştır. İdareciler üzgün olduklarını belirtmekten ve Allahı sorumlu tutmaktan başka bir şey yapmamışlardır. Davutpaşa ve Ümraniye’de yaşanan patlamalarda 27 işçi parçalanarak can vermiştir.

Böylece gün yok ki fabrikalarda, tersanelerde, maden ocaklarında ve inşaatlarda yaşanan işçi ölümleri ve cinayetleri basında yer almasın. Bu durum analizinde Mark’ın şu sözleri aklıma geliyor. “Sermaye tepeden tırnağa her gözeneğinden kan ve irin akarak doğmuştur.”

Esenyurt’da yanan on bir emekçi, tersanelerde ölen emekçiler ve diğer yerlerde ölen emekçilerin cinayetlerinden AKP iktidarı ve sermayedar grubunun işbirlikçisi olan başbakanın sorumlu olduğunu düşünüyorum.

Bu nedenle işçi, köylü, memur, esnaf ve dar gelirli tüm vatandaşlarımız sömürüye karşı durmak için örgütlenmeli ve mücadele etmelidir.

ABD emperyalizmin ve küresel kapitalizmin yerli işbirlikçisi olan AKP iktidarının uyguladığı gerici ve halkı sömüren politikalarına karşı meydanlarda sesimizi duyurmamız gerekmektedir.

1 Mayıs’ta emeğin yüceliğini bir kez daha ispat etmek için meydanların doldurulması gerekir.

Bu bağlamda tüm emekçi kardeşlerimin 1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMI KUTLU OLSUN

                                                                                                                                                                       

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

İ̇stanbul Haberleri