Atılım Üniversitesi’nde doktora yapan Şahin, “Nasıl alkollü araç kullananın ehliyetine el konulup psikoteknik kurslara gönderiliyorsa, şiddet uygulayanın da kocalık ehliyeti alınsın, psikolojik tedavi zorunlu olsun” diyor
Emniyet’te bomba imha uzmanı olarak çalışırken töre cinayetlerine kafayı takan Handan Şahin bir roman yazmaya karar veriyor ve bulduğu her kitabı hatmediyor. Ancak iş derinleştikçe, aile içi şiddetin her yönünü ele alan bilimsel bir çalışmanın daha yararlı olacağını düşünüyor. Ve o dönem yüksek lisans yaptığı Atılım Üniversitesi’nde tez konusunu belirliyor: Aile İçi Şiddetle Mücadele Çalışmaları ve Karşılaşılan Sorunlar. Töre ve namus cinayetleri çalışmalarıyla tanınan Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tülin İçli’yi kendisine rehber edinip, yaklaşık iki yılını bu işe ayırıyor. Bir yandan TBMM tutanaklarını inceliyor; bir yandan anket yapıyor.
Aile içi şiddetle mücadelede rol alan TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi, emniyet amiri, aile mahkemesi başkanı, cumhuriyet savcısı, din hizmetleri uzmanının da aralarında bulunduğu 10 ayrı kurum yetkilisiyle yüz yüze görüşüyor. Bu görüşmelerde kurumlar arası iletişimsizliği fark ediyor. Ardından Ankara’nın varoşlarından Mamak İlçesi’nde aile içi şiddet suçunu işlemiş ve haklarında adli işlem yapılan 73 kişiye anket uyguluyor. Anketten çıkan en dikkat çekici sonuç şu:
“Erkek önce, ‘Bana karşılık vermesin’ diyor, sonra ‘Ailesiyle görüşmesin’ diyor; ardından dayak geliyor. Yani önce, deniyor karşısındakini. Ona şiddet uygulaması için belki de psikolojik sebeplere ihtiyacı var. Alkol ve maddi sorunlarsa bilinen gerçekler.”
Peki, son dönemde artan kadın cinayetlerini neye bağlıyor? “Karşısında artık gücünü fark eden bir grup var. Bir anda adamların arka bahçelerine, oyun alanlarına giriverdik ve ‘Artık seninle oynamıyorum’ diyoruz. Biz oynamayınca onlar da sinirleniyor” diyen, Şahin en etkili çözüm önerisini de şöyle açıklıyor: “Ülkemizde alkollü araç kullananın ehliyetine el konuluyor ve kişinin psikoteknik kurslara katılımı zorunlu tutuluyor. Ancak eşine şiddet uygulayan ve bunu tekrarlayan kişinin rehabilite edilme zorunluluğu bulunmuyor. Zorunlu ve süreli psikolojik tedavinin yararlı olacağını düşünüyorum ve bu düşüncede yalnız değilim.”
POLİS AİLE İÇİ ŞİDDETTE BRANŞLAŞSIN
Handan Şahin’in “Yarısını işyerinde gece nöbetinde, yarısını mutfakta yazdım” dediği tez, aile içi şiddetle mücadelenin karadeliklerini ortaya koyarken çözüm önerileri de sunuyor:
? Kurumlar arası iletişimde ciddi sorunlar yaşanıyor. Her kurum olaya kendi yetki ve yükümlülükleri açısından bakıp çözüm arıyor.
? Güvenlik personeli aile içi şiddet konusunda eğitimli ancak Çocuk Şube Müdürlüğü gibi branşlaşmış değil. Her suça aynı yerde tahkikat olumsuz sonuçlar doğurabileceği için bu birimin polis merkezinden ayrı yerde konuşlanması daha yararlı. Aynı şekilde aile mahkemeleri de adliyelerden ayrılarak, yetkileri genişletilmiş özel mahkemeler haline getirilmeli.
? Aile mahkemelerinde hâkim takdirine bırakılan tedbir kararları bu mahkemelere bağlı olmayan cumhuriyet savcılığı tarafından kolluk kuvveti marifetiyle uygulanıyor. Kararlara uyulmaması durumunda ise devreye sulh ceza mahkemesi giriyor. Bu nedenle sonuçlar değerlendirilemiyor.
? Mağdur kadınların barınma sorunlarının yanında maddi dayanaktan yoksun olması, şiddet gösterene katlanmak zorunda kalması aşılması gereken en önemli sorun.
? Örf ve âdetlerin kadın-erkek eşitliği konusundaki katı kuralları süreci olumsuz etkiliyor. Şiddeti önleme amacıyla yapılacak her çalışmada kadın erkek eşitliğinin benimsenmesi gerek.