Seçimlere sayılı günler kala AK Parti MKYK Üyesi yazar Ayşe Böhürler, 'Meclis'te başörtülü milletvekili' tartışmalarıyla ilgili AKŞAM'a konuştu. İşte Böhürler'in yaptığı çarpıcı açıklamalar:
- Başörtüsü sorununa nasıl bakıyorsunuz? Ya da şöyle sorayım. Başörtüsünü bir sorun olarak görüyor musunuz?
Aslında sorun olan başörtüsünün kendisi değil, 'başörtü yasakları' meselesi. Başörtüsü yıllardır Türkiye'de bir rejim sorunu, Cumhuriyet ideolojisine zıt olan, sembolik bir unsur olarak algılandı. Gerçi şimdi bu yasaklar biraz daha gevşedi. Başörtülü kadınlar artık üniversiteye daha rahat gidilebiliyor ama yasaklar tamamen kalkmadı, devam ediyor.
GENÇLER TEPKİ DUYMUYOR
- Başörtüsüne kökten karşı olan kesimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemalist ideolojiyi bire bir kendi kimliği ile birleştirmiş bir kesim var. Bu kesim başörtüsünü yıkıcı, Cumhuriyetin ideallerine karşı bir unsur olarak gördüğü için tepki gösteriyor. Ama tepkili kesim yaşlı kuşakta kaldı. Genç kuşakta böyle bir tepki yok. Kemalist ideolojinin Cumhuriyetin ilk yıllarındaki konumlanışı tarihi olarak sürecini bitirdi. Bakış açıları çok fark etti. Genç nesil bu bakış açısını yakalıyor. Eski ve kemikleşmiş nesil için başörtü hala bir öcü, tepki gösterilmesi gereken bir şey.
- Türkiye'de kadınların örtünmesinde erkeklerin rolü ne?
Modern dünyanın Müslüman kadınları kendi istekleriyle başlarını örtüyor. Baskıyla örtünen kadınlar da var ama küçük bir kesimi temsil ediyor. Başörtüsü baskıyla taşınması kolay bir şey değil! Taşımak için gönüllük gerekir.
O BİR SLOGAN
- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'Başörtülü aday yoksa oy da yok' kampanyası hakkında 'yakışıksız' nitelemesinde bulundu. Neden böyle bir çıkış yaptı sizce?
Bu bir insan hakları mücadelesidir ve siyasi mücadeleler bir anda eşik atlamaz ama bir aşama kaydeder. Bu da aşama kaydeden bir kampanyaydı. Elbette 'başörtülü aday yoksa oy yok' sloganı çok sert bir slogandı. Ben de duyduğumda beğenmedim. 'Daha farklı ifade edilebilir' diye düşündüm. Sloganlar dikkat çekmek için provokatif olur. Başbakanın tepkisinin slogana olduğunu düşünüyorum.
- Seçimlerde başörtülü adayların şansını nasıl görüyorsunuz?
Başörtülü kadınların siyasi mücadelede aşama kaydettiğine inanıyorum. Seçimlerde sıkı adaylar var. Mesela AK Parti Trabzon adayı Ayşe Sula Köseoğlu çok iyi bir aday. HAS Parti, BBP gibi baraj altında kalma ihtimalleri yüksek olan partilerin de birinci sıraya kadın adaylar koymasını beklerdim. Erkek bakışının yansıması olarak görüyorum.
- Başörtüsü kaynaklı sosyal ayrışmalar, kutuplaşmalar yaşanıyor mu?
Yavaş yavaş kaynaşmalar oluyor. Önemli olan birikiminiz yorumunuz, becerileriniz. Yine de iki taraf için de gettolar var. Gettolarda yaşama talebi de demokratik bir taleptir. 'Ben böyle rahat ediyorum. Kendime benzer insanlarla birlikte daha mutlu oluyorum. Bana benzemeyen insanlarla kendi yaşam alanımda karşılaşmak istemiyorum' deme hakları da var. Bu gettolar somut bir alana yayılmamış olabilir. Sizden farklı olana kapılarınızı açmıyorsanız bir gettonun içindesiniz demektir.
- 'Muhafazakar ama kariyer yapmak isteyen gençler başörtülü bir eşi seçmeme eğiliminde' diyorsunuz. Başörtülü eş, kariyeri nasıl etkiler düşüncesindeler?
Muhafazakar bir genç akademik kariyer yapmak ya da bir şirkette yükselmek istiyorsa başörtülü eşi ile sosyal ortamlara gidemeyeceğini, eşin buna mani olacağını düşünüyor. Biliyorsunuz Türkiye eşleri başörtülü olduğu için fişlenen teğmenler, doçentler var. Maalesef kişisel yetenek ya da beceri yerine aile yaşamına bakarak değerlendirme yapan bir iş dünyası var. Aslında dindar erkekler dindar kadınlardan daha çok dindarlık bekliyor. Kendi çeşitli ortamlarda bulunmayı normal kabul ederken, başörtülü eşinin o ortamlara giremeyeceğini düşünüyor.
- Ataerkil bakış açısının bir getirisi mi?
Biraz geleneksel biraz da erkeksi bakış açısı. İlkeli değil elbette! Muhafazakar erkekler kendilerine daha fazla özgürlük alanı tanıyorlar. Değerlerin, inançların dışına çıkma hakkını kendilerinde buluyorlar ama kadınlar söz konusu olunca inançlar yeniden devreye giriyor. Halbuki iki taraf için de değerler eşittir.
CHP HALKA YABANCI, UZAK
- CHP'nin başörtüsüne, kadına olan yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?
Başörtüsüne olan tepkilerini halka uzak olmalarına, halka yabancılaşmalarına bağlıyorum. Onların da gettoları var. Bir araya geldiğinizde, oturduğunuzda, konuştuğunuzda size ne kadar yabancı olduklarını görüyorsunuz. Halbuki biz aynı toprakların, kültürün, eğitim sisteminin ortaya çıkardığı insanlarız.
- Peki Kılıçdaroğlu ile bu tutumda bir değişiklik oldu mu?
Olmuş gibi görünüyor ama kadrolarına baktığımızda etkin değiller! Mesela AK Parti içinde bunu görüyoruz. Tüm Türkiye çapında bin 500'e yakın il ve ilçede, kadın yöneticiler görev yapıyor. 50 kişilik yönetim kadrosu içinde 15 kadın var. Başörtülü, açık ayırt etmeden olanları siyasi tablonun içine dahil eden oturmuş bir sistemleri var. Ama CHP kadınlar konusunda seçici. Vitrininde birbirine benzer kadınları var. Eğer kadın temsili diyorsak yelpazeyi genişletmek gerekiyor.
- Bugün Meclis'te oylama yapılacak olsa hangi partiler başörtüsüne hazırdır, destek verir dersiniz?
Siyaseti 'en iyi erkekler yapar' şeklinde bir bakış açısının bütün partilerde temsilcileri var. Bunun değişmesi gerek. AK Parti'de de böyle düşünen küçük bir kesim var. Ama başörtüsünü önemli bir mesele olarak görüyor.
Rejimin değil erkekliğin yenilgisi
- 'Başörtülü mecliste olmasın' diyenlerin çekincesi nedir?
Başörtülü ya da açık fark etmez kadın kimliğini önemsiyorsak bu konuda dayanışma ortaya koymak zorundayız. Diğer taraftan başörtülülerin mecliste olması, Cumhuriyetin yenilgisi gibi algılanıyor. Halbuki bu ancak erkeklerin bir yenilgisi olabilir. Siyasi yenilgi olarak algılanması manasız. Başörtüsünün göz zevki dizaynı açısından iyi görünmediğini düşünenler de var. Bu hiçbir derinliği olmayan yüzeysel bir bakış açısı. Başka bir şey değil!
Cumhuriyet yıkılmadı herşey normal
- Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın eşlerinin başörtülü olmasının pozitif bir etkisi oldu mu?
Bu Türkiye tarihi için olmaz bir şeydi. Ama ne Cumhuriyet yıkıldı ne de rejim tehlikeye girdi. Çünkü o insanlar da son derece modern Türkiye'nin gelecek vizyonunu taşıyan insanlar. Toplum taşların oynamadığını, her şeyin normal düzeninde gittiğini, başörtüsünün son derece bireysel bir tercih olduğunu gördü.
AYŞE BÖHÜRLER KİMDİR?
1963'de Kayseri'de doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra İstanbul'a geldi. Erenköy Kız Lisesi'ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. Çeşitli sivil toplum kuruluşları ve girişimlerinde aktif roller aldı. İzlenim ve Aksiyon'un ardından Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor. AKP'nin kurucularından ve MKYK üyesi. Üç çocuk annesi.