Tarih profesörü ve Taraf yazarı Halil Berktay, 1 mayıs 1977 mitingindeki ölümleri değerlendirirken,
“Sol kendi yaptığı rezillikten mağduriyet efsanesi yarattı” dedi ve adeta solun tüm renklerini ayağa kaldırdı.
Öyle bir atmosfer oluşturdu ki, solun renkleri, sağcılık ve döneklikle eş değerde kötü bir sıfat üstüne kalmasın diye
en keskin ve cilalı karşı çıkışı yapmak ve bu vesileyle bir kez daha en solcu kalmak için yarışa girdi.
Koca adamlar, yaşlı başlı, ak saçlı solcular yine ajite oldu ve adeta Berktay'ın haksız hükmüne yüzeysel de olsa haklı zemin vermeye çalıştı.
Bu Türkiye'de hep olur. Kırmızı çizgi ve aidiyetleri boldur buranın.
Ve kırmızı çizgi denilen olmazsa olmaz, evrensel doğru ve değerlerse, açık yanlış bir tesbite yapılan yaylım ateşi bir aidiyet karşı duruşu, zımni bir ortak kambur savunuşundan başka bir şey değildi.
Ama 'terzi söküğünü dikemez' misali tarihçi Berktay da tarih mi yazamıyor ne!
35 yıl öncesi daha dün gibidir. Sol gruplar alana yerleştikten sonra gerilim yerini sloganlarla alana hakim olmaya bırakmıştır. Kavganın çıkmaması, yakın gelecekte beklentisi olanları, ki bugün açıktır, bilmekteyiz, olaya hazır zemini art arda duyulan silah sesiyle harekete geçmeye ve kaos üretmeye itmiştir. Panzerler hazır suç aygıtı. Gazeteci R. Akar'ın ortaya koyduğu belgelerde de, yaşanılanlarla da özet budur.
Solun egemen zihniyet yapılanması o dönemde şimdi de dövüşe, tahrike yatkındır; istemediğini yapmamak için her daim egemen güçlere teslim olmama gerekçesini oluşturur, uzlaşmaz, uzlaşma kültüründen uzak durur. Ama böyle bir eğilimi var diye kendi yaptığından efsane yarattı demek, düzeltmek değil, kullanmak anlamı içerir ki, etik değil.
Olmaz. Olamaz. Olmamalı.
Çünkü esas suçlu dururken ve suçluya karşı en ağır koşullarda mücadele eden mağdur, muhatap ve mağrur insanları suçlu sandalyesine oturtmak hukuken de vicdanen de kabül edilemez.
Berktay'ın suçladığı zemin de, özne de yanlıştır.
Suçlu belli, kapitalist sistem ve o kulvarın karar mekanizmaları.
Ama ne ki profesör yanlış yapmaz diye bir şey yok. Velev ki, yanlış yaptı, sakin sakin tesbitin yanlış demek varken görüş açıklaması
bile suçmuşcasına, hükümlerle yaklaşım da yanlıştır.
Oysa sol bu tip sinir sıyırıcı tahriklere alışık.
Benzetmek gibi olmasın da, 12 Eylül mahkeme üyelerine yenilen sopaların vücuttaki izleri ve arkadan bağlı kelepçenin kan topladığı bileklerdeki morluklar gösterildiğinde de, birileri, 'yüce devleti yıpratmak için gelmeden önce kendileri yapıyor' demişlerdi..
Diğer taraftan, açlık grevinden yeni çıkmış yakınlarını ziyarete gelenlerin iskelet gibi kalmış yakınını gördüğünde isyan eden duygularıyla, ben çektiğim bu resmin altına, 'işte cuntanın içerdekileri aç bırakış belgesi' yazmaz mıyım diyen de olmuştu..
Yen de nasıl yenersen yen.
Kazan da nasıl kazanırsan kazan.
Çünkü zihinsel muhakemeler benzer kültürel eleklerden.
Sol önce bu egemen zihniyetin duruş yerini değil kendisini değiştirmelidir.
Yeni bir sol söylem ve kültür geliştirmeli; yeni bir sol olmalıdır; meslek edinenler buna kafa yormalıdır.
İnsanlar kolay yetişmiyor; sol, Berktayları, Altanları dışlama değil içinde özne olarak tutmayı başarma yarışına girmelidir.
E tabi, insanlığın vardığı kazanımlarıyla davranarak ama önce kendini yeniden kazanmalıdır.