Bu işin partisi olur mu?
İmamoğlu “Bakan adına birileri mi konuşuyor. Bu şeye benziyor; karnından konuşan tiyatrocular vardır ağzı kapalı mır mır mır. O iş öyle olmaz. Siz bakansanız bu ülkenin karayolları size aitse, TCDD size aitse, bu ülkenin bir kamu malını bir kamu kurumuna verme yetkisi cumhurbaşkanı tebliğinde o kadar açık ki. Bu milletin malını yine millete vereceksin. Kim olduğu belli olmayan 3000 TL maaşla geçinen bir adam kimse artık bilemiyoruz arkasında ne varsa, 15 yıllığına bu şehrin kültür sanat ve etkinlikler adına ticari faaliyette bulunmayacağı bir alanı verdim nasıl dersiniz? Allah aşkına. Bir kişinin vicdanına sığıyorsa desin ki ‘bu benim vicdanıma sığdı İmamoğlu yanlış konuşuyor. Bu işin partisi olur mu Allah aşkına? Bu işin siyaseti olur mu?" dedi.
Bu işlerle uğraşmayın
Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı'na seslenen İmamoğlu, "Ben tekrar bakana diyorum ki; sayın bakan bakanlık yap. Gelin bu işi düzeltin. Madem bu güne kadar konunun dışında kaldınız, içinde olduğunuzda nasıl oluyor anlayalım. Bunu yapın, memleket bir takım yozlaşmalara karşı da bir düzelme hissetsin. İnsanlar şunu görmesin; kayırmacılıkla, torpille, onun bunun yakını olmakla değil de hakkaniyetle iş yürüyor desin insanlarımız. Ben geldim köyün emekçileriyle konuşup geleceklerini daha güzel nasıl yapabiliriz konuşuyoruz. Memleketin meselesi bu. Memleketin meselesi işsizlik vesaire. Bu işlerle uğraşmayın. Birinin oğlu, kızı, yeğeni mutlu olacak diye uğraşmayın. Gelin bu işi yol yakınken düzeltin. Üst mercilere taşımak istemiyorum. Sayın bakan size fırsat tanıyorum. Bakanlık yap" açıklamasını yaptı.
Ahlaksızlığın daniskası
İmamoğlu "Daha üst mercilerden kastınız nedir?" sorusuna da "Bu ülkenin biri olmazsa öbürü o da olmazsa öbürü kademe kademe hiyerarşi hiyerarşi gidiyoruz. Haddimizi biliriz. Nereden başlayacağımızı nereye doğru gideceğimizi biliriz. Günün sonunda ben 16 milyon insanın belediye başkanıyım. Gittiğim köye sokağa ‘bana oy verdiniz mi’ diye soruyor muyum? Böyle bir şey olur mu? Ahlaksızlığın daniskası. Onun için ben artık seçilmişler her ne kadar bazen yanlış cümleler etse de seçilmişler benim makamımı taşıyorlar. Bana ait 82 milyondan birey olarak benim. Kademe kademe yukarıya çıkarız. Orada da karşılık bulması bu memleketin bir devlete sahip olduğunun hissini uyandırır. Bir parti devleti değil millete ait bir devlet. Bu da topluma özgüven kazandır. Onun çabası içerisindeyim" yanıtını verdi.
O fotoğrafın altında ezilir
İmamoğlu Ulaştırma Bakanı ve ihaleyi alan şirketin sahibinin birlikte fotoğrafının ortaya çıktığının hatırlatılması üzerine de “En sonunda millet herkesin cezasını verir. Ama bugün için şunu söyleyebilirim; bir fotoğraf çok anlam ifade etmeyebilir. Benle de sokakta yolda herkes fotoğraf çekiniyor. Ama bu işe müdahale etmezse o fotoğraf çok anlamlı olur. Müdahale ederse bir anlamı olmaz. Olabilir insanı ziyaret etmiştir. Ama o fotoğraf bu sürece müdahale etmediği zaman o fotoğraf sayın bakan için çok anlamlı olur altından kalkamaz. Altında ezilir. Ben de istemiyorum. Ezilsin istemiyorum. Şahsen tanıdığım birisidir ezilsin istemiyorum” dedi.
İhalelerin iptali için dava açıldı
İBB, garları kiralama ihalesindeki skandala karşı bu sabah hukuk mücadelesi başlattı. Ekrem İmamoğlu'nun çağrısı sonrası yüzlerce vatandaş da İBB avukatlarına destek vermek için Anadolu Adliyesi önünde toplandı
Dün sabah saatlerinde Bölge İdare Mahkemesi’ne gelen İBB heyeti, ihalenin iptali için dava dilekçesini sundu. Heyet daha sonra ihaleyi düzenleyen sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere Kartal’daki Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na geldi. Kartal’daki Anadolu Adliyesi önüne yüzlerce vatandaşın yanı sıra çok sayıda avukat da geldi. Kalabalık İBB avukatlarını alkışlar eşliğinde karşıladı İstanbul Barosu’na kayıtlı çok sayıda avukat da İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ile birlikte adliyeye gelerek, İBB’de görevli meslektaşlarına destek verdiler.
İmamoğlu, İBB’yi eleyenleri “devletin malını birilerine peşkeş çekmekle” suçladı.
Hukuka uygun değil
İstanbul Barosu Başkanı Av. Mehmet Durakoğlu da yaptığı değerlendirmede, “147 kez değişmiş bir ihale yasasından bahsediyoruz. Bu kadar çok değişmesinin bir nedeni vardı; adrese teslim ihaleler yapabilmek. Bunu yıllardır çok doğal gibi kabul ettik. Adrese teslim ihaleleri kabul ettik. Devletin mal varlığını özel kişilere tahsis edilmesini kabul ettik. Artık normal iş gibi geldi her şey” dedi.
"Bir gün bir belediye başkanı çıktı, ‘bu değerler benim, 16 milyon İstanbullunun değerleridir, ben bu değerlere sahip çıkacağım’ dedi" diyerek açıklamasını sürdüren Durakoğlu, "Tarihsel değerlere sahip çıkmak için mücadele veriliyor. Adrese teslim ihaleler kanuna da uygun oldu ama hukuka uygun olmadı. Bugün burada bir belediye başkanının yerel inisiyatiflerle hareket etmesi, bir çok hukukçunun toplanabiliyor olmasının bir tek nedeni var. Bu uygulamaların hukuksuzluk içerdiğini duyurmak için buradalar. Biliyor musunuz Mustafa Kemal Atatürk, ‘geldikleri gibi gidecekler’ sözünü Haydarpaşa garının önünde söylemişti. Hukuksuzluğa asla tahammül etmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Dilekçede ne var?
Mahkemeye sunulan dava dilekçesinde elenme gerekçelerinin hukuka aykırı olduğuna dikkat çekilerek “Ayrı ayrı iş deneyimi belgesinin aranması komisyonun yorumudur, herhangi bir hukuk kuralına dayanmamaktadır. Aynı anlama gelen bir ifade yazılmış olduğu halde ‘müşterek ve müteselsil’ ibaresinin geçerlilik şartı olarak aranması en temel hukuk kaidelerinden birine, ‘dürüstlük’ kuralına aykırıdır” ifadelerine yer verildi.