Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Türk-İş'in Abant'ta düzenlediği "Çalışma Yasası, çalışma hayatını ilgilendiren yasalar ve sendikalar kanunu" konulu toplantının öğle yemeği için verilen arasında gazetecilerin sorularını cevaplandırdı.
Dinçer, Adrese Dayalı Kayıt Sistemi oluşturulduktan sonra daha önce nüfusları yüksek gözüken ilçelerin ve beldelerin nüfuslarının düştüğünü belirterek, "Belediyelerin gelirlerinde ciddi düşüşler meydana geldi. Belediye işçisine ücretini ödeyemeyecek duruma düştü. Bazı belediyelerimizde ise aylık gelirlerini ödeyemeyecek duruma düştü. Aynı durumda il özel idarelerinde var olan işçilerin önemli kısmı Köydes'in sonuna gelmemiz sebebiyle boşa çıktılar ve kıdem tazminatlarının ödenmesi durumunda sorun çıktı. Hükümet olarak ücretini ve kıdem tazminatını alamayacak duruma düşen işçilerimizi görmek zorundayız. Bu işçilerin hiçbir hak kaybına sebebiyet vermeksizin ücretleri de aynı kalacak şekilde diğer kamu kurumlarına aktarılmasını düzenliyoruz. Belediyedeki ve il özel idaresindeki fazla işçiler Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet ve Karayolları gibi kamu kurumlarına nakledilebilecekler. Bu içinde bulunduğumuz yerel yönetim sıkıntılarını çözmede rasyonel bir adım. Sendikalarımız bununla ilgili endişeleri var. Endişelerin önemli bir kısmı sendika üyeliği ile ilgili. Biz sendikaların zayıflamasını istemiyoruz. Bu sorunları göz önüne alarak sendikaların karşılaşacakları sorunları da görmezlikten gelemeyiz. Bu düzenlemeyi yaparken sendikacılarla görüştük. Biz konuyla ilgili tüm tarafların da işin içinde olduğu bir düzenleme yaptığımızı söyleyebilirim. Bunun dışındaki talepleri anlamakta zorlanıyorum" dedi.
Torba Yasası ile birlikte Sosyal Güvenlik sisteminde yeni düzenlemeler yapacaklarını açıklayan Dinçer, şöyle konuştu:
"Torba yasasında başka düzenlemelerde var. Kendi arabası olmayan kendi adına işletmesi olmayan şoförler, onbinlerce taksi ve otobüs şoförü, amatör sporcular, evinde çalışan işçiler, müzisyen, figüran ve benzeri sanatkarlar, geçici tarım işçileri, eve temizliğe giden kadınların da sosyal güvenlik kapsamına alınması için önemli düzenlemeler yaptık. Bunların her birisi isteğe bağlı sigortalı olabilecekler. 4-A kapsamında sigortalı olabilecekler. 17 gün üzerinden sosyal güvenlik kapsamına girerek daha az prim ödeme şansına sahip olacaklar. Toplumun belirli köşelerinde kalan kesimlerine yönelik ciddi düzenlemeler yaptık. Sosyal Güvenlik sisteminde yeni bir düzenleme ve ciddi bir rehabilitasyon yapıyoruz. Hem de toplumun sosyal güvenlik dışında kalan kesimlerini sistemin içine çekmeye çalışıyoruz. Böyleyikle kayıt dışını azaltacağız. Kayıt dışılığı 1 puan azaltılması ülkemizdeki kaynakların 820 milyon artması demek. Bu Türkiye'deki hukuki sorunlar kadar önemli"
"Perşembe günü İstanbul'da yapılacak eylem öncesi sendikalarla görüşüp uzlaşma sağlanacak mı?" sorusunu ise Dinçer şöyle cevaplandırdı:
"Polisin orantısız güç kullanması hiçbirimizin tasvip edeceği bir konu olamaz. Hem gösterilerin bu ülkede engellenmesinin doğru olmadığını, hem de polisin görevini yapmasının önünün kesilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Demokratik bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. Demokrasi hem öğrencilerin, hem işçilerin, hem polisin, hem askerin, hem de işverenlerin birlikte kabul etmesi ve içselleştirmesi gereken bir husustur. Gösteri yaparken başkalarının hakkını engelleyecek ya da başkalarının hakkına zarar verecek herhangi bir eylem ve uygulamaya izin vermenin uygun olmadığı gibi, kendi usulü ve adabı içerisinde gösteri yapanlara ve derdini anlatmaya çalışanlara da polisin engel olacak türden tavırlar koymasının doğru olmadığnı belirtmek isterim. Herkes kanunlar çerçevesinde kendilerine tanınan hakları kullanmalılar diye düşünüyorum"
"TORBA YASA ÇUVALA DÖNDÜ"
Disk Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise yasaya tepki göstermek için İstanbul'da önümüzdeki hafta Perşembe günü meydanlara ineceklerini belirterek, şu açıklamada bulundu:
"Torba yasası çıktı. Çuvala döndü. Böyle bir yasanın Türkiye'yi ilgilendiren bütün yasaların bir torbaya konulmasını aynı referandum sürecinde olduğu gibi bir yaklaşım içerisinde tehdit olarak görüyoruz. Torba Yasası ile ilgili toplumun beklentilerini ilgilendiren genel yasalar var. Vergi cezaları ve öğrenci aflarına karşı çıkmak doğru değil. Ama torbanın içerisinde yok yok. Torba yasanın emeği ilgilendiren, hak kayıplarını yok eden düzenlemelerinin yasadan çekilmesini defalarca ifade ettik. Alanlara ineceğiz. Bu biline. Bunun üzerine Meclis'e gelirse bir bardak su içecek halde değiliz. İşçiler çok daha yaygın eylemlerini yapacaklar. Tüm emek örgütleri, sendikalıyım diyen herkesi bu sürece karşı demokratik tepkilerini ortaya koymasını istiyoruz. Esnek çalışmanın yaygınlaştırıldığı, evden çalışmanın dayatıldığı, kölelik koşullarında stajer işçilerinin yaygınlaştırıldığı, dün de Karabük'te çok deneyimsiz bir insanın elinin koptuğunu gördük. Bütününe ilişkin 25 yaş altı grubundaki 4 aylık deneme süresi gibi, müfettişler tarafından denetilmesi kaldırılıp bunun memurlar tarafından denetlenmesi gibi temel çalışanları ilgilendiren, düzenlemenin ortadan kalkmaması halinde eylemlerimizi sürdüreceğiz. Bu yasa geri çekilinceye kadar alanlardan inmeyeceğiz. İşçiler kendilerini ilgilendiren yasaya tepki vermeyecekse herkese geçmiş olsun derim. Mücadele edecek her örgüte destek vereceğiz. İstanbul'da da bu hafta Perşembe günü eylem yapacağız"
"BİZ ŞU ANDA KÖTÜ ÇOCUĞU OYNUYORUZ"
Çelebi, "Alanlara indiğiniz zaman cop ve biber gazı yiyorsunuz?" sorusunu, "Tek taraflı bir yapı kurgulanıyor. Özgür anlamda kendilerini ifade edenler büyük bir baskı altında tutuluyor. Tek düzey. Kutuplu bir sistem. İktidarın bütün yaklaşımlarını onaylayan noktada durursanız iyi çocuk oluyorsunuz. Biz şu anda kötü çocuğu oynuyoruz. Ülkemizde hak elde etmenin bazı bedelleri var. Bu bedelleri daha önce de ödedik. Bu bedeller ödenmeden de kamuoyu oluşmuyor. Söylediklerimiz diyalogla çözülmüyor. Bugüne kadar diyalog yoluyla hepsini aradık ve netice üretemedik. Bundan sonra diyalog noktası bitmiştir. İktidar ısrarını sürdürdükçe bizde bu anlamda ısrarımızı sürdüreceğiz. Gaz bombası, cop ve diğer baskılar bizi yıldıramayacak" diyerek cevapladı.
Dinçer, Adrese Dayalı Kayıt Sistemi oluşturulduktan sonra daha önce nüfusları yüksek gözüken ilçelerin ve beldelerin nüfuslarının düştüğünü belirterek, "Belediyelerin gelirlerinde ciddi düşüşler meydana geldi. Belediye işçisine ücretini ödeyemeyecek duruma düştü. Bazı belediyelerimizde ise aylık gelirlerini ödeyemeyecek duruma düştü. Aynı durumda il özel idarelerinde var olan işçilerin önemli kısmı Köydes'in sonuna gelmemiz sebebiyle boşa çıktılar ve kıdem tazminatlarının ödenmesi durumunda sorun çıktı. Hükümet olarak ücretini ve kıdem tazminatını alamayacak duruma düşen işçilerimizi görmek zorundayız. Bu işçilerin hiçbir hak kaybına sebebiyet vermeksizin ücretleri de aynı kalacak şekilde diğer kamu kurumlarına aktarılmasını düzenliyoruz. Belediyedeki ve il özel idaresindeki fazla işçiler Milli Eğitim Bakanlığı, Emniyet ve Karayolları gibi kamu kurumlarına nakledilebilecekler. Bu içinde bulunduğumuz yerel yönetim sıkıntılarını çözmede rasyonel bir adım. Sendikalarımız bununla ilgili endişeleri var. Endişelerin önemli bir kısmı sendika üyeliği ile ilgili. Biz sendikaların zayıflamasını istemiyoruz. Bu sorunları göz önüne alarak sendikaların karşılaşacakları sorunları da görmezlikten gelemeyiz. Bu düzenlemeyi yaparken sendikacılarla görüştük. Biz konuyla ilgili tüm tarafların da işin içinde olduğu bir düzenleme yaptığımızı söyleyebilirim. Bunun dışındaki talepleri anlamakta zorlanıyorum" dedi.
Torba Yasası ile birlikte Sosyal Güvenlik sisteminde yeni düzenlemeler yapacaklarını açıklayan Dinçer, şöyle konuştu:
"Torba yasasında başka düzenlemelerde var. Kendi arabası olmayan kendi adına işletmesi olmayan şoförler, onbinlerce taksi ve otobüs şoförü, amatör sporcular, evinde çalışan işçiler, müzisyen, figüran ve benzeri sanatkarlar, geçici tarım işçileri, eve temizliğe giden kadınların da sosyal güvenlik kapsamına alınması için önemli düzenlemeler yaptık. Bunların her birisi isteğe bağlı sigortalı olabilecekler. 4-A kapsamında sigortalı olabilecekler. 17 gün üzerinden sosyal güvenlik kapsamına girerek daha az prim ödeme şansına sahip olacaklar. Toplumun belirli köşelerinde kalan kesimlerine yönelik ciddi düzenlemeler yaptık. Sosyal Güvenlik sisteminde yeni bir düzenleme ve ciddi bir rehabilitasyon yapıyoruz. Hem de toplumun sosyal güvenlik dışında kalan kesimlerini sistemin içine çekmeye çalışıyoruz. Böyleyikle kayıt dışını azaltacağız. Kayıt dışılığı 1 puan azaltılması ülkemizdeki kaynakların 820 milyon artması demek. Bu Türkiye'deki hukuki sorunlar kadar önemli"
"Perşembe günü İstanbul'da yapılacak eylem öncesi sendikalarla görüşüp uzlaşma sağlanacak mı?" sorusunu ise Dinçer şöyle cevaplandırdı:
"Polisin orantısız güç kullanması hiçbirimizin tasvip edeceği bir konu olamaz. Hem gösterilerin bu ülkede engellenmesinin doğru olmadığını, hem de polisin görevini yapmasının önünün kesilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Demokratik bir toplum olma yolunda ilerliyoruz. Demokrasi hem öğrencilerin, hem işçilerin, hem polisin, hem askerin, hem de işverenlerin birlikte kabul etmesi ve içselleştirmesi gereken bir husustur. Gösteri yaparken başkalarının hakkını engelleyecek ya da başkalarının hakkına zarar verecek herhangi bir eylem ve uygulamaya izin vermenin uygun olmadığı gibi, kendi usulü ve adabı içerisinde gösteri yapanlara ve derdini anlatmaya çalışanlara da polisin engel olacak türden tavırlar koymasının doğru olmadığnı belirtmek isterim. Herkes kanunlar çerçevesinde kendilerine tanınan hakları kullanmalılar diye düşünüyorum"
"TORBA YASA ÇUVALA DÖNDÜ"
Disk Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise yasaya tepki göstermek için İstanbul'da önümüzdeki hafta Perşembe günü meydanlara ineceklerini belirterek, şu açıklamada bulundu:
"Torba yasası çıktı. Çuvala döndü. Böyle bir yasanın Türkiye'yi ilgilendiren bütün yasaların bir torbaya konulmasını aynı referandum sürecinde olduğu gibi bir yaklaşım içerisinde tehdit olarak görüyoruz. Torba Yasası ile ilgili toplumun beklentilerini ilgilendiren genel yasalar var. Vergi cezaları ve öğrenci aflarına karşı çıkmak doğru değil. Ama torbanın içerisinde yok yok. Torba yasanın emeği ilgilendiren, hak kayıplarını yok eden düzenlemelerinin yasadan çekilmesini defalarca ifade ettik. Alanlara ineceğiz. Bu biline. Bunun üzerine Meclis'e gelirse bir bardak su içecek halde değiliz. İşçiler çok daha yaygın eylemlerini yapacaklar. Tüm emek örgütleri, sendikalıyım diyen herkesi bu sürece karşı demokratik tepkilerini ortaya koymasını istiyoruz. Esnek çalışmanın yaygınlaştırıldığı, evden çalışmanın dayatıldığı, kölelik koşullarında stajer işçilerinin yaygınlaştırıldığı, dün de Karabük'te çok deneyimsiz bir insanın elinin koptuğunu gördük. Bütününe ilişkin 25 yaş altı grubundaki 4 aylık deneme süresi gibi, müfettişler tarafından denetilmesi kaldırılıp bunun memurlar tarafından denetlenmesi gibi temel çalışanları ilgilendiren, düzenlemenin ortadan kalkmaması halinde eylemlerimizi sürdüreceğiz. Bu yasa geri çekilinceye kadar alanlardan inmeyeceğiz. İşçiler kendilerini ilgilendiren yasaya tepki vermeyecekse herkese geçmiş olsun derim. Mücadele edecek her örgüte destek vereceğiz. İstanbul'da da bu hafta Perşembe günü eylem yapacağız"
"BİZ ŞU ANDA KÖTÜ ÇOCUĞU OYNUYORUZ"
Çelebi, "Alanlara indiğiniz zaman cop ve biber gazı yiyorsunuz?" sorusunu, "Tek taraflı bir yapı kurgulanıyor. Özgür anlamda kendilerini ifade edenler büyük bir baskı altında tutuluyor. Tek düzey. Kutuplu bir sistem. İktidarın bütün yaklaşımlarını onaylayan noktada durursanız iyi çocuk oluyorsunuz. Biz şu anda kötü çocuğu oynuyoruz. Ülkemizde hak elde etmenin bazı bedelleri var. Bu bedelleri daha önce de ödedik. Bu bedeller ödenmeden de kamuoyu oluşmuyor. Söylediklerimiz diyalogla çözülmüyor. Bugüne kadar diyalog yoluyla hepsini aradık ve netice üretemedik. Bundan sonra diyalog noktası bitmiştir. İktidar ısrarını sürdürdükçe bizde bu anlamda ısrarımızı sürdüreceğiz. Gaz bombası, cop ve diğer baskılar bizi yıldıramayacak" diyerek cevapladı.