Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu'nu nasıl bilirsiniz.
Kiminiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a en yakın üç kişiden birisi olarak bilir.
Kiminiz Emine Erdoğan'ın okul arkadaşı olarak bilir.
Kiminiz AK Parti'nin İstanbul'daki kasası ve akil adamlarından birisi olarak bilir.
Kiminiz Esenyurt'u ihya etti, Türkiye'nin en zengin bütçesi olan belediye yaptı olarak bilir.
Kiminiz ise Esenyurt'u rezil etti, beton yığınına çevirdi, Esenyurt'u yaşanmaz hale getirdi olarak bilir.
Sonuçta bir şekilde Necmi Kadıoğlu'nu biliyorsunuzdur.
***
Kadıoğlu daha 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın en yakın ekip arkadaşlarından birisiydi.
1999 yılında Refah Partisi'nden aday olarak Esenyurt'u istedi ancak başarılı olamadı.
2004 yılında köprünün altından çok sular aktı, Ak Parti kurularak tek başına iktidar oldu, Kadıoğlu'da haliyle bu partiye geçti, Esenyurt'a tekrar talip oldu.
O zamanki belediye başkanı Gürbüz Çapan SHP adayı olarak seçimlere girdi, CHP ve DSP'de güçlü adaylar ile ayrıştı ve sol oyların bölünmesi ile az bir oy fark sonucu Necmi Kadıoğlu ilk defa belediye başkanlığı koltuğuna oturdu.
***
1989-1994 ve 1999 yıllarında belediye başkanlığı yapan Esenyurt Kurucu Belediye Başkanı Dr. Gürbüz Çapan'ın projeleri, yurt içinden aldığı ödüller bir yana, Habitat başta olmak üzere yurt dışından bir çok ödüllere layık görüldü.
Çapan'ın yaptığı konutlar Esenkent'te yeşili, çevreye duyarlılığı, özel ısınma sistemleri ile ortadayken.
Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu bilindik sistemi uygulayarak önce ucuz konuta yöneldi ve kendisine benzeyenleri Esenyurt'a taşımaya başladı.
Tıpkı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek gibi.
***
Ve 40-50 bin olan ilçe nüfusu bir anda 500-600 binleri buldu.
İlçe adeta beton yığınına döndü.
Bırakın bölgemizi Türkiye geneli aklına İstanbul gelen Esenyurt'u olumsuz olarak örnek göstermeye başladı.
Çarpık yapılaşma.
Keşmekeş.
Yolu sokağı bozuk.
Alt yapısı çökük.
Dışarıdan bakınca çevrecileri ve doğaseverleri isyan ettiren gökdelenler, iğrenç inşaat yapılaşması.
Bütün bu durumlardan dolayı, adeta okullarda ‘bir kent daha nasıl rezil edilir’ başlıklı derslere geçecek bu kentin Belediye Başkanı şimdi elinde bulundurduğu güç sayesinde mafyavari tehditler savurmaya ve olur olmaz nahoş ifadelere başlamış.
***
Daha önce Çapan kardeşlere ‘Daltonlar’ diyen Kadıoğlu, CHP Esenyurt Belediye Başkan Adayı Çetin Çapan'dan ‘kırk haramilerin başı’ karşılığını almıştı.
Yine CHP belediye meclis üyesi Yavuz İren'e ‘sen marangoz hatasısın’ demişti.
İzmir'den bahsederken; “Biz o gavur İzmir'i iyi biliriz” diyerek İzmirlilerin tepkisini almıştı.
“Esenyurt'u alacağız” açıklaması yapan CHP İstanbul İl Başkanlığı'na ve CHP'li milletvekillerine ‘çüş’ deyince, CHP Esenyurt İlçe Başkanı Ali Gökmen; “bütün söylediklerini Kadıoğlu'na aynen iade ediyorum” cevabını vermişti.
***
Şimdi aynı Necmi Kadıoğlu geçtiğimiz gün Ak Parti Büyükçekmece İlçe Teşkilatı'nda gerçekleşen toplantıda gazetemizi hedef alarak; 'Onlara söyle langur lungur yazmasınlar, ayaklarını denk alsınlar, ben başkasına benzemem, onların hakkından gelirim' demiş.
Doğrusu garipsemedim bu sözleri duyunca.
Zira bugün kürsüye her çıktığında parmak sallayan siyasilerin olduğu bir ülkede, elinde bulundurduğu koltuk, yüklü banka hesapları, bir milyar liraya yakın bütçeyi yönetmenin verdiği güç ve çevresindeki yalakalar sayesinde bir ilçe belediye başkanının bu sözleri söylemesini normal karşıladım.
***
Hani bir de bir Atasözümüz var ya; 'başak doldukça ve olgunlaştıkça boynunu eğermiş' diye.
Şimdi Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ya yeterince olgunlaşmamış.
Veya henüz daha doyuma ermemiş olacak ki; ağzına bu sözleri alıyor.
Hoşgörüden uzak.
Alçakgönüllülükten uzak.
İstanbul'un önemli bir ilçesinin belediye başkanına yakışmayacak, tecrübeli bir politikacıya yakışmayacak, hele hele konuşulan ortamda tehdit edilen kişi veya kişiler olmadığı için ne delikanlılığa ne de başka bir insani özelliklere yakışmayacak ifadeler kullanmış.
***
Oysa bir belediye başkanı şayet bir gazetecinin yazdıklarından hoşnut değilse burada yapılması gerekenler bellidir.
Ya bir basın açıklaması yapar yazılanları yalanlarsınız veya cevap verirsiniz.
Ya da hukuka baş vurusunuz.
Ama Kadıoğlu bütün bunları neden söyledi sizce?
Ben hemen söyleyeyim.
Çünkü Kadıoğlu ve Kadıoğlu gibiler güç dengesizliği yaşıyorlar.
Adamlar büyük rant yönetiyorlar.
Emirlerinde paralı askerler.
Binlerce belediyeciler.
Dağıtılan rant elden gitmesin diye uğruna ölecek avantacılar.
Arkalarında da örnek aldıkları kendilerini benzetmeye çalıştıkları ağa babaları.
***
Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ile, en son zannediyorum kendisine başsağlığı dilemek için uğradığımda makam dışında görüşmüştüm.
Son 4-5 yıldır makamına gittiğimi hatırlamıyorum.
Zaten 15 yıllık görev süresinde kendisinin makamına gidişim 3 defadır 4 değildir.
Kendisi de bunu bilir.
Bırakın Kadıoğlu'nu bütün belediye başkanları ile ilişkim bu düzeydedir.
Kadıoğlu'na yakışan gazetemizin yaptığı haberlerde ve yazılan yazılarda bir hakaret, yalan haber varsa gereğini yapmasıdır.
Yoksa bulunmadığımız ortamdan bize tehditler savurması hiç ama hiç yakışık alır bir durum değildir.
***
Son olarak söyleyeceklerim şunlardır ki; ona -çüş-, buna -hoşt-, şuna -it-, öbürüne -düt- diyen Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu'nun böyle devam ettiği sürece duvara toslaması muhtemeldir.
Bu duvar nasıl olur, kim olur, ne zaman olur, nerede olur bilemem.
Ancak bildiğim şey şu ki; durup dururken bir basın mensubuna hakaret etmek, (hele hele bu kişi yıllardır en iyi görüştüğünüz gazetecilerden birisi olan Gazetem İstanbul ortağı Ali Tarakçı ise durum daha da bir vahim), bir gazete ortaklarına ayaklarını denk alsınlar gibi tehditler savurmak normal bir davranış değildir.
Bizim bu davranışlara vereceğimiz cevap bellidir.
Biz tehdit etmeyiz, ayağını denk al Kadıoğlu demeyiz, bak gör sana neler yapacağız hiç demeyiz.
Biz sadece ve sadece her zamanki gibi işimizi yapmaya devam edeceğiz.
Çünkü bizlere yapılan bu tür tehditler ilk değil son da olmayacak, bunlara alışığız.
Bakalım sizin gibiler bu olağanüstü gücünü daha ne kadar sürdürecek, onu da hep beraber bekleyip göreceğiz...
Kadıoğlu'nun duvara toslaması yakındır!
.