Kanal İstanbul yine gündemde....

.
 Dün mail kutuma bir mesaj düştü.

'Kanal İstanbul tezgahına uyanın' başlığı altında, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası imzası ile hazırlanan bir metinde ilginç iddialar yer alıyor.

Sağcısı, solcusu, dindarı, milliyetçisi her ne isen, tek kalan ortak noktamız olan toprağımızı sattırmayalım.

Trakya'nın altı petrol ve doğalgaz kaynıyor.

Yap işlet devret modeli ile 'Kanal İstanbul Projesi'ni alacak firma tüm Trakya'ya egemen olacak...

...

 

Diye devam eden mesajın bazı bölümlerini aynen aktarmak istiyorum.

 

***

 

 

Bu proje emperyalist güçlerin Trakya'yı Türkiye'den koparma projesidir.

Aynı oyun Güneydoğu'da mayınlı arazilere yapılmak istendi.

Ancak, orada oluşturulan duyarlı kamuoyu tepkisi sayesinde, yargı yürütmeyi durdurdu.

Şimdi bu proje ile Trakya elden çıkarılacak ve 49 yıllığına dış güçlere devredilecek.

 

***

 

Mesaj veya duyuru bununla kalmıyor.

Şöyle de devam ediyor...

...

Bor'la çalışan araba üretildi.

Maliyeti 200 TL olan 1 kg bor ile, 19.000 km yol yapabiliyor.

Batılı ülkeler (veya yine dış güçler) bor işletmeciliğinin kansere yol açtığını iddia ederek BOR madeninden soğutma çabası içindeler.

Oysa bu mucize maden, kanser tedavisinde de, şu an kullanılmaktadır.

Arabayı, bor madeniyle çalıştıracak 600 proje olduğu ortaya çıktı.

Türkiye dünyada, bor rezervinin yüzde 73`üne (% 73) sahiptir.

Uluslararası “teröristler”, Türkiye uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyor.

 

***

 

Evet TMMOB Çevre Mühendisleri Odası imzası ile hazırlanıp sosyal medyada paylaşılan bu açıklama şuanda oda web sayfasında hala yayında.

Belki bu açıklama eski tarihli v.s. olabilir.

Ancak ben konuşulmasından ve kafa yorulmasından yana olduğumdan bir kez daha bu köşede konuyu dile getirmek istedim.

Doğrusu benzer açıklamalar çoğu zaman dile getirilmekte.

Aslına bakarsanız iddialar pek mantıksız da değil.

Şimdiye kadar ülkemizin var olduğu bazı değerlerinin elden çıkarıldığını hatırlarsak 'Kanal İstanbul Projesi'ni de iyi takip edip soruşturmakta fayda var.

 

***

 

Zira bu ülke varlıkları ne bugün iktidarı elinde bulunduran Adalet ve Kalkınma Partisi'nin maldır.

Ne de her yapılan işe/hizmete bas bas bağıranların malıdır.

Türkiye Cumhuriyeti'nin her karış toprağı, her bir değeri uğruna kanlarını canlarını veren tüm ülke evlatlarının eşit malıdır.

Sermayesidir.

Namusudur.

Bu namusu korumak, kollamak, savunmak da bu ülkenin her evladının, her birimizin en büyük, en kutsal görevidir.

 

***

 

Bu arada İstanbul'da yapılması düşünülen bir suyolu projesi olan Kanal İstanbul projesi ilk defa 2011 yılında dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "çılgın proje"si olarak basına yansımış olmasına rağmen.

Aradan geçen beş yıl sonra, projeye yine bir seçim öncesi gündeme getirilmiş oldu.

Hükümetin konu ile ilgili açıklamalarına bakılır ise 7 Haziran seçimleri sonrası kurulacak hükümet tarafından proje ihaleye çıkarılmış olacak.

 

***

 

Yazımızın girişinde yayınladığımız iddialar ne kadar doğru veya yanlış bilemeyiz.

Ancak toplam maliyeti 20 milyar lirayı bulacak olan Kanal İstanbul projesi oldu bittiye getirilecek bir proje olmamalı.

Sadece iktidar partisi yetkililerinin söz sahibi olacak bir proje olmamalı.

Çok geniş kapsamlı bir konsersim oluşturularak proje enine boyuna ele alınmalı.

Yap işlet devret modeli ile projeye talip olacak yapımcı firmalar çok ince elemelerden geçilmeli.

Projenin ve ihalenin tüm detayları şeffaf bir ortamda tüm ülke insanı ile paylaşılmalı.

Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en önemli projesi olan 'Kanal İstanbul Projesi' aynı zamanda Türkiye'nin geleceğini de olumsuz yönde etkileyebilir...

 

 

 

GÜNÜN SÖZÜ:

Politikacılar dünyanın her yerinde aynıdır, nehir olmayan bir yere köprü yapacaklarına söz verirler...

- Nikita Khrushchev

 

twitter.com/MehmetMert1

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazar Yazıları Haberleri