Kendi sorununu çözenler ve sorunun kendisini çözenler.
Dün bu başlığa uygun harika bir video paylaştım sosyal medyada.
Kimi arkadaşlarıma günümüzün en sık kullanılan Whatshap programından da mesaj attım.
Videoda; 5-6 tane eşek sırası ile bir engeli geçmeye çalışıyordu.
Önlerinde yaklaşık bir metre sırık engel olduğundan eşekler karşıya geçemiyordu.
Önden giden ilk eşek biraz zorlandı ama zıplayarak engeli aştı.
Hemen arkasındaki de aynı şeyi yaptı.
Hani koyun cinsi misali zannedersiniz diğer eşekler de aynısını yapacak, ama yapmıyor.
Sondan ikincisi geliyor engelin yanına, bakınıyor sağa sola, 5-10 cm çaplı demirden sırığı ağzı ile alıp kenara koyuyor.
Zıplamadan karşı tarafa geçiyor, yani yoluna yürüyor.
En arkadaki eşek de böylece hiç eziyet çekmeden ve kafa yormadan yoluna yürüyor.
*
Bakın bu videoda bile eşek eşekliği ile; sadece kendi sorununu çözmüyor, aynı zamanda sorunun kendisini de çözmeyi başarıyor.
Böylece hem arkadan gelenler sorunsuz yollarına devam ediyorlar hem de şayet olur da aynı yoldan tekrar kendisi geçerse sorunsuz bir şekilde yoluna yürümüş olacağı ortama zemin hazırlıyor.
Peki benzer sorunlarla karşılaşınca biz insan oğlu neler yapıyoruz.
Yönetici olalım, patron olalım, çalışan olalım, siyaset adamı olalım, bürokrat olalım.
İstisnalar kaideyi bozmamak kaydıyla çoğumuz genelde sorunlara kendi açımızdan bakmıyor muyuz?
Kendi sorunumuzu çözmeye odaklanmıyor muyuz?
Oysa daha geniş perpektif ile bakılarak sorunlara yaklaşılsa, hem çözüm noktasında yanımızda daha çok destek bulabiliriz hem de geçici olarak zaman kazanıcı çözümler yerine, daha kalıcı, daha akılcı, daha elverişli çözümler üretebiliriz.
*
Bakın mesela bu kar, tipi, boran yaşadığımız günlere.
Adam arabasını yürütmek için ne yapıyor.
Arabasının çevresini temizlemekle yetiniyor ama o temizlediği kar vb şeyler ya yolu kapatıyor veya başkasının arabasına zarar verecek hal alıyor.
Ya da belediyelerin kar temizleyicileri.
Çöp arabaları.
Araç gereçleri.
Şöyle bir dakika düşünün.
Neler yapıyorlar neler.
Hani daha sağlıklı, elverişli, mantıklı sorun çözmek yerine; kişiye özel, torpile binaen, hatıra binaen, geçici, sağlıksız, gereksiz işler üretiyorlar.
Her zaman olmasa bile çoğu zaman bunlara rastlamak mümkün.
*
Hatta bırakın sorunun kendisine inmeyi.
Sadece kendi sorununu çözüp ortadan kaybolmayı.
Bazıları sorunu daha bir sorunlu hale sokuyorlar ki gel de sabret.
Örneğin; trafiktesiniz ve birisi trafikte hata yaptı belli.
Ya ters yöne girdi.
Ya kırmızı ışıkta geçti.
Ya duraklamaz yerde durdu.
Adamı (veya o kişiyi işte cinsel ayrımcılık yapmayalım:) ) kibarca uyarıyorsunuz.
Biraz dikkat eder misin.
Burada durulmaz.
Lütfen yol ver v.s.
Aman Allah'ım sen misin o kişiyi uyaran.
Neredeyse karakolluk olmamak için tamam kardeşim demekten başka çare bulamıyorsunuz.
*
Düşünsene, içinde bir şey yok, adam senin yolunu engelliyor, belki sağlığını tehlikeye sokuyor, zamanını alıyor.
Sen ise sadece naçizane uyarıda bulunuyorsun.
Sen misin uyaran.
Herif alçak dağları yaratmış ya.
Nasıl uyarabiliriz ki.
Biz kim oluyoruz ki!
*
Bu tür örneklere hayatımızın her alanında rastlamak mümkün.
Banka kuyruğunda.
Fatura ödemelerinde.
Otobüs duraklarında.
İş yerlerinde.
Hatta parasını ödediğiniz yani hak sahibi olduğunuz bir çok alanlarda.
Çünkü adam kafadan kendisini 'insan' olmaya değil 'sorunlu insan olmaya' şartlamış.
Başka çare görmüyor!
*
Peki bu türlerle nasıl mücadele edeceğiz derseniz. Valla ben insanlarla uğraşmayı çoktandır bıraktım.
Daha doğrusu sorunlu insanlarla.
Ömrümü sorun çözmeye değil, sorun olmaya adayan insanlarla geçirerek harcayamam.
Uzun yıllardır çevremde olup bitenlere sadece seyirci kalmaya çalışıyorum.
Dinlemesini bilmeyenle konuşmamaya.
Nezaket bilmeyenle oturmamaya.
Kibarlık bilmeyenle zaman geçirmemeye.
Hak, adalet, hukuk, merhameti bilmeyenle aynı ortamda nefes almamaya çalışıyorum.
Doğrudur arada bir bu özene dikkat etmiyoruz, ne yapalım o anlarımızı da kaza sayacağız.
Ne demişler; kaza geliyorum demez....!
Kendi sorununu çözenler ve sorunun kendisini çözenler
.