CHP İstanbul İl Başkanlığı 2016 Yılı Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı’nın birincisi geride bıraktığımız hafta sonu Kumburgaz Marin Prencess Hotel’de gerçekleştirdi.
Toplantıya CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.
CHP MYK'sı, PM üyelerinin tamamı, İstanbul CHP'li milletvekillerinin tamamı, İstanbul'un 39 ilçe başkanları, CHP'li belediye başkanları, il yöneticilerinin tamamı katılacak diye açıklanmıştı.
Ne yazık ki benim gözlemime göre oldukça eksik katılım vardı toplantıya.
*
Toplantı veya kimilerine göre kamp, 20 Şubat Cumartesi saat 11.30 gibi CHP İstanbul İl Başkanı Cemak Canpolat'ın kısa bir sunuu ile başladı.
Canpolat göreve geldikleri günden bu yana yaptıkları hizmetlerden bahsederken en çok CHP'nin az oy aldığı yerlere ağırlık vereceklerinden bahsetti.
*
Canpolat daha sonra CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu kürsüye davet etti.
Kılıçdaroğlu da önce hükümete yüklendi.
Türkiye yönetilmiyor.
Türkiye'de ajanlar cirit atıyor.
Ortadoğu'daki küçük kabile reisleri bile Türkiye'ye kafa tutuyor.
Dedi.
Ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nin yapması gerekenleri ve basına kapalı bölümde bu konuya daha uzun değineceklerinden bahsetti.
*
Aslında ben Kılıçdaroğlu'nun konuşmasındaki iki saptamaya takıldım.
Birincisi 'kendimizi çok iyi anlatamıyoruz, önümüzdeki süreçte bunu başarmalıyız' diyordu.
Bir diğer saptaması ise 'kendi içimizdeki kavgayı bir tarafa bırakalım, Türkiye elden gidiyor ona konsentra olalım' diyordu Kılıçdaroğlu.
*
Gerekirse iğne ile kuyu kazacağız ve kendimizi vatandaşlara anlatacağız, biz ahlaki değerleri koruyan bir siyasi partiyiz, namuslu bir partiyiz, bu yönümüzü her alanda her yerde işleyeceğiz diyordu Kılıçdaroğlu.
Demek ki Sayın Kılıçdaroğlu siyaset yaparken en çok namusa, ahlaki değelere ve dürüstlüğe önem veriyor ancak; korkarım CHP içerisinde politika yapan, yöneticilik yapan her fert Kılıçdaroğlu kadar bu özelliklere saygı göstermiyorlar.
*
Zira hemen her gün basın organları CHP'li yöneticilerin de rüşvet, kul hakkı yiyen, ranta göz kırpan, hırsızlık iddialarının yer aldığı haberlere konu olduklarını gözlemliyoruz.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu; ahlaki değerlere sahip çıkan, namuslu, kul hakkı yemeyen bir siyasi parti değiliz derken biraz öz eleştiri yaparak CHP içerisinde bu tür iddialarla gündeme gelen isimlerin de üzerine gitmesi gerekmiyor mu?
*
Kendi içimizdeki kavgayı bir tarafa bırakalım, Türkiye elden gidiyor, şimdi iç çekişmelerin zamanı değil diyen Kılıçdaroğlu belki son günlerde açıklamaları ile gündeme gelen eski genel başkan Deniz Baykal gibileri kastediyordu.
Ancak!
Bugün baktığınızda CHP'li bazı yerel yöneticiler ve belediye başkanları kendi partili yöneticiler ile uğraşacaklarına doğru dürüst hizmet peşinde koşsalar, politika üretseler, çalışsalar bugün CHP çok daha iyi yerlerde olurdu.
*
Gün geçmiyorki CHP'li bir belediye başkanı ile yine CHP'li bir partili veya yönetici kavga etmesin.
İç çekişmelere girmesin.
Kirli çamaşırlarını ortalara dökmesin.
Hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, ahlaksızlık iddialarında bulunmasın.
*
Dün Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinlerken bir ara kendime sordum.
Ya Kılıçdaroğlu başka bir siyasi parti genel başkanı veya bu yazdığım iddiaları gündeme getiren CHP'li partililer başka siyasi parti geleneklerinden geliyorlar.
*
Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi; evet Türkiye iyi yönetilmiyor.
Evet Türkiye her geçen gün uçurumun eşiğine yaklaşıyor.
Evet Türkiye her geçen gün yeni bir düşman kazanıyor.
Evet Türkiye'de; yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, ahlaksızlık diz boyu.
Ancak...
Cumhuriyet Halk Partisi de iyi yönetilmiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi de umut vaat etmiyor.
Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde de her geçen gün bir birine düşman siyasiler çoğalıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde de ahlaksız iddiaları ile gündeme gelen siyasiler yok değil.
*
CHP'nin en alt basamaktan zirveye kadar önce ciddi bir özeleştiriye, hesaplaşmaya, bazı gerçekleri kabullenmeye ve üzerine gitmeye ihtiyacı var...