Alafrangası var.
Alaturkası var.
Taştan olanı, mermer olanı seramik olanı vardı.
Seçimlere damga vuranı da oldu artık.
Hem de şöyle böyle değil.
Altın kaplama klozet.
Hani şu üzerine oturarak rahatladığımız büyük abdest deliği olan taştan bahsediyorum.
Ey vatandaş bırak geçim derdini, seçim derdini, işsizliği, açlığı yoksulluğu.
Var mı senin de bir klozetin ondan bahset.
***
Bakın bir ülkenin Cumhurbaşkanı seçim meydanlarında bir ülkenin Ana Muhalefet partisi Genel Başkanına ‘gel klozetimi temizle’ diye davet çıkartabiliyorsa ve bunu meydanlarda yüzbinlerin önünde söylüyorsa…
Kusura bakmayın ama o ülkenin çivisi çıkmıştır artık.
Ne darbe dönemlerinde bu kadar seviyesizlik yaşanmıştır.
Ne Kurtuluş Savaşı döneminde ne de bir başka ülkenin sömürüsü altına giren ülkelerde bu rezillik yaşanmıştır.
Ne Kurtuluş Savaşı döneminde ne de bir başka ülkenin sömürüsü altına giren ülkelerde bu rezillik yaşanmıştır.
***
Özür dilerim ama klozet kelimesini telaffuz etmeye kalktığımızda, her aklımıza geldiğinde şöyle bir hafif kendimizi geri çekerek söylemeyiz mi?
Bırakın seni beni.
Vali açıklıyor altın kaplama klozet döşedik diyor.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu bir ülkede devleti yönetenler altın kaplama klozet kullanmaya cüret ediyorlarsa o ülke ekonomisi batmaya mecburdur diyor.
Cumhurbaşkanı Edoğan ise gittiği her mitingde Kılıçaroğlu’na ‘Gel bak altın kaplama klozet var mı yok mu’ diye başladığı sözü en son davet mektubu göndererek ve ‘gel o zaman temizle’ diyerek açıkçası Türkiye siyaset tarihinde yeni bir gafa imza atmıştır.
***
Allah’tan CHP Lideri Kılıçdaroğlu; ‘Bu kandil günü ben evine klozet temizleyerek ekmek götürenlerin gözlerinden öpüyorum’ şeklinde çok yerinde bir cevap vererek bu durumu yerlerde sürünen seviyesizlikten biraz yukarı taşımayı başardı.
Buyurun buradan yakın.
Ben fazla yazıp söylemeyeceğim.
İki politikacı arasında gerçekleşen bu söz düellosu bile aslında çok şey anlatıyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan her meydana çıktığında birilerini tehdit ediyor.
Gazeteciyi tehdit ediyor.
İş adamını tehdit ediyor.
Sanatçıyı tehdit ediyor.
Sporcuyu tehdit ediyor.
Siyasileri zaten her ortamda tehdit ediyor.
Adeta güç patlaması yaşayan Erdoğan kim bilir belki de önüne gelen seçim anketlerinin verdiği gerginlik stresini meydanlarda atıyor.
***
Bakın Taraf yazarı Hüseyin Özay şöyle bir tesbitte bulunmuş:
‘Seçime sayılı günler kala AKP’de kılıçlar çekildi.
Erdoğan’ın Saray’a çıkmasının ardından AKP içinde başlayan güç savaşı, muhalif harekete dönüştü.
Muhalif harekettekilerin büyük kısmını, üç dönemlikler oluşturuyor. Ayrıca, bu dönemde görevden alınan bazı bürokratlar ile iş adamları da bu gruba destek veriyor.
AKP içindeki muhalif grup, seçimlerin ardından çalışmalarına hız verecek. Seçimlerde parti içinde de büyük bir oy kaybı bekleniyor. Muhalifler, oy kaybı konusunda faturayı Saray’a kesmeyi planlıyorlar.
Yapılan araştırmalarda AKP’lilerin yüzde 70’inin Başkanlık sistemine karşı olduğu yönünde sonuçlar elde edildi. AKP’li muhalif isimler, partinin oy kaybında, başkanlık sisteminin ön planda tutulmasının büyük rolü olduğunu düşünüyorlar.
İkinci olarak parti içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlara inmesinin, ters teptiği görüşünde birleşildi. Yani seçim sonuçları bahane edilerek kurultay istenecek. Bu esnada da parti yönetimi, yeni isimlerden oluşturulacak.’
***
***
Bakın mesela seçime sayılı günler kala yapılan bütün anketlerin ortalamasından şu sonuç çıkıyor:
AKP yüzde 42,6,
CHP yüzde 26,2,
MHP yüzde 16,2,
HDP ise yüzde 10,6,
SP-BBP ittifakı yüzde 2,4,
Diğer partiler ise yüzde 1,8.
***
Bu sonuçlar gerçekten sandığa yansırsa şayet işte asıl o zaman kıyamet kopacak. Güç patlaması yaşayan Erdoğan yetkisini kullanarak 45 gün hükümeti kurdurmayarak ülkeyi yeniden
seçim ortamına taşıyabilir. Ülke yeni bir kaos ortamı yaşayabilir. Siyasi belirsizlik işin içinden çıkılmaz bir hal alabilir. Bütün bu olasılıkları yaşamak mümkün. Peki bunları yaşamamak için ne mi yapmak lazım.
İşte bütün bu ihtimalleri göz önüne alarak sandığa gitmek ve karar vermek en doğru seçim.
***
Sakın buradan birileri ülkenin kaos ortamına gitmemesi için; HDP’nin baraj altında kalması gibi, AKP’nin mutlaka tek başına hükümeti kuracak sayıyı yakalaması gerek gibi veya CHP’nin ya da
MHP’nin bu defa mutlaka iktidar olması gerek gibi fikirler ortaya atmasın.
Bütün bu ihtimallere sandık karar verecek bizler ise bekleyip göreceğiz.
Demokrasinin amacı budur zaten.
Yoksa seçime ne gerek vardı değil mi?
***
Kısacası bir klozet malzeme olmamıştı seçimlere o da oldu sonunda.
Dün klozet diyorduk şu taşa.
Bundan sonra klo’ZAT dersek yeridir.
Zira bu zat da seçimlere etki edecektir.
Şu veya bu yönde.
Ya alaturka altın kaplaması olanını tercih edeceksiniz.
Veya alafranga seramik olanını!
Seçim sizin…
Eskiden rakı muhabbeti vardı şimdi moda klozet muhabbeti!
Bu arada klozet demişken geçtiğimiz gün açılışı yapılan Ordu - Giresun havaalanında basına yansıyan klozet görüntüleri geldi aklıma.
ORDU’nun Gülyalı İlçesi’nde yapım çalışmaları tamamlanan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun katılımıyla hizmete giren Ordu- Giresun Havalimanı’ndaki tuvaletlerde üçü bir arada klozet taşları yer almış.
İşte burada, bir alaturka ve iki alafranga klozet taşı bir arada ve aralarında herhangi bir duvar falan yok.
Yani rahatınıza bakarak hem tuvaletinizi yapıp hem de üç kişi bir arada ülkeyi kurtaracak siyaset muhabbeti yapabilirsiniz.
Muhabbetiniz bol olsun…