7 Haziran'da Türkiye'nin kaderi belirlenecek

MHP İstanbul 3. Bölge'den Milletvekili Aday Adayı olan Ekrem Sarısoy, “Türkiye şu anda bir kaos ülkesi haline geldi. Cumhuriyet değerlerinin yok edilmek üzere olduğu bir siyasi konjektör oluşmaya başladı. Dolayısıyla 7 Haziran seçimleri Türk milleti için

Sinop'ta dünyaya gelen ve 1984 yılından beri de Küçükçekmece'de yaşayan Ekrem Sarısoy, MHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili Aday Adayı olduğunu açıkladı. 13 yaşından beri MHP teşkilatının içinde olan, Küçükçekmece İlçe Başkanlığı'nda yöneticilik yapan ve 2014 yerel seçimlerinde Belediye Meclis Üyesi Adayı olan Sarısoy, Haziran'daki seçimlerin Türkiye'nin geleceği için çok önemli olduğunu söyledi.  AK Parti hükümetlerinin Türkiye'ye büyük zarar verdiğini iddia eden ve “Bu saltanatın sona ermesi gerek” diyen Sarısoy, “AK Parti milletimizin geleceği, devletimizin bekası açısından gerçekten büyük tehlike arz ediyor. Türkiye itibarını kaybetti. Bunu kazanmanın yolu halkına dönük bir siyasi partinin iktidara gelmesidir. Bu siyasi iktidar da MHP'dir. Ve onlar nereye kaçarsa kaçsın nefesimiz enselerinde olacak, mutlaka hesap soracağız” ifadesini kullandı.

 

 Yıllardır Küçükçekmece'desiniz. MHP içinde de, sivil toplum örgütlerinde de birçok görevde bulundunuz. Şimdi ise milletvekilliğine talipsiniz. Bu fikir nerden çıktı?

Özellikle Avrupa Yakası'ndaki hemşehri dernekleri üzerinde çok ağırlığımız var. Özellikle ikamet ettiğim Küçükçekmece İnönü Mahallesi; 5 bini seçmen olmak üzere toplamda 7 bin Sinoplu'nun bulunduğu bir yer. Küçükçekmece'de ise sanırım 29 bin Sinoplu var. Hal böyle olunca hem siyasetteki tecrübelerimi, hem de STK'lardaki geçmişimiz, insan kaynaklarıyla olan ilişkilerimiz bizi belli bir yere taşıma noktasına getirdi. Bu sadece bizim kendi bireysel isteğimiz değil, STK'ların içinden gelen talepler nedeniyle de bir adaylık süreci başladı. Çünkü İstanbul'da Sinop'u temsil ediyoruz. Siyasi olarak temsiliyetimiz, şahsımıza ait değil MHP'ye ait. Ancak en üst noktada baktığımız zaman Sinoplu'yu ve MHP'yi en üst noktada temsil ediyoruz. Biz bu süreci edinmiş olduğumuz tecrübelerle birlikte halkımızın bizden beklentileri neticesinde bir milletvekilliği süreciyle taçlandırmak istiyoruz.

 

Milletvekili adayları özellikle memleketlerini ön plana çıkarmaya çalışır. Ki siz de Sinopluluk üzerinde duruyorsunuz. Ancak bir İstanbul milletvekili adayı için memleketini bu şekilde ön plana çıkarmak dezavantaj değil mi?

Tabi ki öncelikle İstanbul milletvekili olacağız. Ama bu iş önce aile içinde oluyor. Yani bizi bir yerlere taşıyacak olan kişilerin öncelikle ailemiz olması lazım. Biz elbette İstanbullu'yu temsilen Meclis'te olacağız, sadece İstanbul'daki Sinopluları değil. Fakat şu da bir gerçek; siyaset öncelikle hemşehricilik ruhuyla oluyor. Önce size kendi ailenizin sahip çıkması gerekli. Eğer onlar sahip çıkmıyorsa maalesef dışarıya sizi anlatacak birileri olmuyor. Bizi de en fazla tanıyan kesim ailemiz, dolayısıyla bizi Sinoplular taşıyacak ama İstanbullu'nun vekili olacağız. Bunu dar kapsamda düşünürsek diğer memleketleri, onların iradesini yok saymış oluruz. Biz bütün İstanbul'da bütünleştirmeyi sağlayarak milletvekili olmak istiyoruz.

 

El kaldırıp indiren vekil olmayacağım

 

Sinopluların size sahip çıkacağına inanıyor musunuz?

Mutlaka ve mutlaka sizi bir yerlere taşıyacak olan ailenizdir. Biz de bu ailede yeşerdik ve büyüdük. Ben inanıyorum ki Sinoplular bizi görmek istediği yere taşıyacaktır. Bunun yanında başka şehirlerden vatandaşlarımızdan da desteğe ihtiyacımız var. Zaten özellikle dernekler bazında onlarla da irtibat halindeyiz. Ben Sinopluyum ama eşim de Ardahanlıdır. Yaptığım meslek itibariyle de birçok kesime hitap ediyorum. Ama istediğiniz partiden hangi milletvekili arkadaşımıza sorarsanız sorun hemşehricilik ruhuyla hareket ediyordur. Aday adayları bu hesaplamaları yapıyordur.

 

Milletvekili olursanız eğer Meclis'te nasıl bir Ekrem Sarısoy göreceğiz?

Meclis'e girdiğimizde Ekrem Sarısoy sadece hemşehrilerinin sorunlarıyla ilgilenen biri olmayacak. Millet meseleleri ile ilgilenen bir kişi göreceksiniz. Bir de bizim meslek mensuplarımızın da birçok sorunu var. Bu sorunlar Meclis'te gündeme getirilemiyor. Bir bakıyorsunuz Meclis'in yüzde 60 – 70'i avukatlardan müteşekkil. Mali müşavir ünvanıyla çok fazla sayı yok, yeterli değil. Dolayısıyla meslekle ilgili bir olumsuzluk ya da olumlu bir durumu Meclis gündemine taşıyacak sayımız yok. Biz kendimize bunu da şiar edinerek bu düşüncelerle yola çıktık. Meclis'te gruba dahil olarak siyaset yapılıyor. Bu bütün siyasi partilerde böyle, siyasi partiler kanunu da böyle. Ama bizim de kendimize göre önergeler vereceğimiz, sorunları gündeme getireceğimiz alanlar olacaktır. Milletin talepleri neyse partimizin çizgisinin dışına çıkarmadan gündeme getirmek için mücadele edeceğiz. Mücadele eden bir kişilik olacağız orada. Oturan, yatan ya da sadece el kaldırıp indiren biri olmayacağız.

 

MHP iktidarıyla uyanmak istiyoruz

 

Vatandaşların en büyük şikayetlerinden biri vekillerin seçimden seçime kapılarını çalmasıdır. Size göre bir vekil nasıl olmalı?

Vatandaş gözüyle baktığınız gerçekten bu konuda haklı. Biz de zaman zarfı içerisinde bulunduğumuz ortama bir siyasetçi geldiğinde hep şu gözle bakıyorduk; ya yine bir şey isteyecekler, yine işleri düştü. Ama ben şahsım adına söyleyim; bu profilin dışında biri olacağım. 24 saat ulaşabileceği bir milletvekili olmayı taahhüt ediyorum.

 

Parti içinde kendinize örnek aldığınız bir milletvekili var mı?

Tabi ki birçok isim var. Ama hemşehricilik boyutunda bakarsak Sinan Oğan, gerçekten gıptayla baktığımız bir kişidir. Bunu niçin söylüyorsunuz derseniz, geçen seçimlerde Iğdır'dan yüzde 80 oy alarak seçildi. Bu noktada kendisini özellikle hemşehricilik ruhunu ortaya çıkarması nedeniyle örnek alıyoruz. Siyasi çalışmalarını da çok beğeniyoruz.

 

Muhalefet AK Parti'yi birçok konuda eleştirse de AK Parti kanadı 7 Haziran'daki seçimlerde yeniden tek başına tekrar iktidar olacaklarını söylüyor. Siz seçimin sonucunu nasıl öngörüyorsunuz?

Türkiye şu anda bir kaos ülkesi haline geldi. İç güvenliği olmayan, dış politikaları çökmüş bir ülke oldu. Ve Cumhuriyet değerlerinin yok edilmek üzere olduğu bir siyasi konjektör oluşmaya başladı. Dolayısıyla 7 Haziran seçimleri Türk milleti için çok önemli. Varlıkla yokluk arasındaki bir mücadele olacak. 8 Haziran sabahı biz MHP'nin iktidarıyla uyanmak istiyoruz.

 

Türkiye borç içinde yüzecek

 

AK Parti'nin 12 yıllık dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'nin ekonomik şartlarını değerlendirdiğimizde aldatılarak ve kandırılarak bir enflasyon oranı çıkartıldığını görüyoruz. Çünkü enflasyon oranı düşük olan ülkelerde halkın alım gücünün yüksek olması gerekir. Biz de ise tam tersi halkın alım gücü düşük. Herkesin borç içinde yüzdüğü bir memleket halindeyiz. Üretilen ürünlerin hammaddeleri yurt dışından geldiği için satışlar o borcu bile karşılamıyor. Bir cari açık meselesi, dış borç almış başını gitmiş, bütün kurumları yabancılara peşkeş çekilmiş. Bütün bunları göz önüne aldığında önümüzdeki yıllarda Türkiye borç içinde yüzen bir memleket olacak. Aksaray yapıldı, ki yapılış şekli de şaibeli, ama alım gücünün az olduğu, asgari ücret gibi bir gerçeğin olduğu ve kalifiye elemanların bile gerçek ücretini alamadığı, atama bekleyen yüzbinlerce öğretmenin olduğu bir memlekette bu kadar sarfiyatın olması çok doğru değil. Harcamalarını görüyoruz, dudak uçuklatıyor. 17 Aralık operasyonu ile bazı şeyler aslında gün yüzüne çıktı. Bazı AKP'de siyaset yapan arkadaşlarımız 'bir şey çalınmadı' diyor. Ama alınan ünvanlarla gasp edilen değerler var. Acaba bu kişiler bakan olmasaydı, kolunda 700 milyar liralık saat olur muydu? Dolayısıyla bu saltanatın sona ermesi gerek. Milletimizin geleceği, devletimizin bekası açısından gerçekten büyük tehlike arz ediyor. Türkiye artık itibarını kaybetti. Bunu kazanmanın yolu halkına dönük bir siyasi partinin iktidara gelmesidir. Bu siyasi iktidar da MHP'dir. Ve onlar nereye kaçarsa kaçsın nefesimiz enselerinde olacak, mutlaka hesap soracağız.

 

Telefon numaram hiç değişmeyecek

Eğer vekil seçilirsem telefon numaram değişmeyecek, irtibat bürom değişmeyecek. Ben yine burada olacağım, yine halkla irtibat halinde olacağım. Çünkü beni oraya taşıyacak bir kitle var. Biz tek başımıza hareket etmiyoruz; yanımızda, sağımızda, solumuzda bir kitle var. Dolayısıyla bu kitleye yüzümüzün hep dönük olması gerekli. Bizi oraya getiren kitleyi asla unutmamazı gerekli. Şahşım adına söylüyorum; MHP'nin milletvekili olarak yola çıkıyoruz. Ama sadece MHP'nin değil milletimizin milletvekili olmayı düşünüyoruz. Dolayısıyla bize ulaşabilecek olan kişilere telefonumuz da, kapımız da hep açık olacaktır. Biz daha çok halka inan, halkla bütünleşen bir yapıyı kendimize şiar edindik. Çünkü bizim inancımız, itikatımız halkla bütünleşmeyi emrediyor. Peygamber Efendimiz de 'insanların en hayırlısı insanların içinde olan, onların dertleriyle hemhal olandır' diyor. Biz bu şiarla yola çıkan hem bir siyasi hareketiz hem de bu inanca sahip bir kişiyiz. Dolayısıyla halkı unutan bir siyasi parti asla iktidara ulaşamaz.

 

'Kent' var ama 'sel' yok

Ekrem Sarısoy, “İstanbul'u nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle AK Parti iktidarının İstanbul ile ilgili yatırımlarını ya da çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?” sorumuza şu cevabı verdi, “1984'ten beri İstanbul'da yaşıyorum. Burası büyük bir şehir; gelişmeye açık. Ama özellikle 2002 yılından bu yana baktığımızda varoş kesimlerin var olduğu yerlerde bir gelişme göremiyoruz. Hem alt yapı hem de üst yapı itibariyle bir gelişme yok. Sadece zengin kesimlerde bir gelişme var; buralarda da bir süsleme sanatı var. Onun haricinde çok fazla bir değişiklik yok. Bu kadar göçün olduğu bir yerde hala bir düzelme yok, aldatma ve oyalama görüyorum. Örneğin kentsel dönüşüm projesi denilen bir mesele çıktı ortaya. Bu hükümetin kentsel dönüşümden anladığı eskiyi yık, yeniyi yap. Oysa ki bunu yapmak kentsel dönüşüm değil. 'Kent'i oluyor ama 'sel'i olmuyor; seli alıp götürüyor. İstanbul'da olması gereken, tarihi dokusunun mutlaka korunmasıydı. Örneğin Viyana kentini gözönünde bulundurduğunuzda o eski kentin hala korunduğunu görüyoruz. 200 – 300 yıllık eserler, binalar hala duruyor. İstanbul'da ise eskiyle alakalı hiçbir şey kalmadı. Ama İstanbul'u İstanbul yapan şey tarihidir. Bu şehir daha çok ranta dönüştürüldü, her yer beton haline getirildi. İnşaatla ve inşaatçılıkla İstanbul'u güzelleştireceklerini zannettiler. Ama yeşile hasret hale getirdiler. 15 milyon insanın yaşadığı yerde insanların nefes alabileceği bir yer yok. Nerelerde var, zengin muhitlerde. Varoş kesimlerde bu yok. Ben AK Parti'nin hiçbir sorunu çözdüğünü görmüyorum. Mesela ulaşım, hala keşmekeş. İstanbul'u rantiyeden çıkarmak lazım, İstanbul'u inşaat alanı olmaktan çıkarmak lazım, doğal güzelliklerini yansıtabilmek lazım. Milletimizin ve memleketimizin huzuru İstanbul'da.”

 

13 yaşından beri hareketin içinde

1977 Sinop Ayancık doğumluyum. 1984 yılında İnönü Mahallesi'ne geldik. Serbest muhasebecilik yapıyorum. Sivil toplum kuruluşlarında görev yapıyorum. MHP'ye 13 yaşından beri gönül vermiş biriyim. Aktif siyasete MHP Küçükçekmece'de ilçe yöneticiliği, muhasipliği, başkan yardımcılığı görevlerinde bulundum. 2014 Yerel Seçimleri'nde MHP'den Küçükçekmece Belediye Meclis Üyesi adayı oldum. Özellikle STK'larda çok yoğun bir çalışmamız var. 95 – 100'e yakın dernek üyesinin olduğu, ortalama 30 bin bireysel üyenin olduğu Sinop Dernekler Federasyonu üst kurulundayım. Burada hem bölge başkanlığı hem genel başkan yardımcılığı sıfatımız var. Evli, 3 çocuk babasıyım.

KAYNAK: GAZETE İSTANBUL

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Küçükçekmece Haberleri