Türkiye'de 27 şubesi ve 10 bin üyesi olan Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Derneği'nin genel başkanlığını yürüten Server Gökmen, 7 Haziran'daki genel seçimlerde CHP'den milletvekili aday adayı oldu. Yaptığı çalışmalarla gerek üçüncü bölgede gerekse ekonomi çevresinde tanınan bir isim olan Gökmen, “Anadolu her türlü rengi barındıran bir toplumken 12 Eylül Darbesi'yle başlayan gericileşme süreci toplumumuzu renksizleştiriyor, tek tipleştiriyor. Mevcut iktidar ve devlet anlayışı da bunu hayata geçirdi. Toplumsal, mesleki ve sendikal örgütlenmeler engelleniyor. Her gün bir iş cinayeti, her gün bir hukuksuzluk, her gün bir kadın cinayeti, her gün bir çocuk istismarı... Buna dur demek gerekiyor” diye konuştu. “Karanlığın en yoğun olduğu an, aydınlığa en yakın olunan andır. Toplumumuz artık bu karanlık günlerden çıkmak istiyor” diyen Server Gökmen, Türkiye'yi karanlıktan çıkaracak olanın da CHP iktidarı olduğunu söyledi.
Neden milletvekili olmak istiyorsunuz?
Ülkemizin içinden geçtiği süreç ortada. Giderek Cumhuriyet değerlerini, çağdaşlığı ve toplumsal barışı kaybediyoruz. Zaten ekonomik anlamda zorluklar yaşayan ülkemiz mevcut iktidar yönetime geldiğinden beri daha da kötüye gidiyor. Kadın cinayetleri artıyor, yaşamın her alanı şiddetle örülüyor. İnsanlar kutuplaşmış durumda. Kendi gibi olmayanı istemeyen, parti – devlet anlayışını despot bir biçimde hayata geçiren bir yönetimle karşı karşıyayız. Anadolu toprakları gökkuşağı gibidir ana renkleri barındırır içinde, bu renkler bir araya gelerek farklı renkler oluştururlar. Her türlü rengi barındıran bir toplumken 12 Eylül Askeri Darbesi'yle başlayan gericileşme süreci, toplumumuzu renksizleştiriyor, tek tipleştiriyor. Mevcut iktidar ve devlet anlayışı da bunu hayata geçirdi. Toplumsal, mesleki ve sendikal örgütlenmeler engelleniyor. Her gün bir iş cinayeti, her gün bir hukuksuzluk, her gün bir kadın cinayeti, her gün bir çocuk istismarı... Buna dur demek gerekiyor. Yıllardır ülkemizin çeşitli renkleri barındıran İstanbul'da yaşıyorum. Mesleğim, siyasi ve sivil toplumcu kimliğimle yaşamın her alanının içindeyim. Bu toplumu, bu toplumun değerlerini, ülkemi seviyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidara taşıyarak, çocuklarımıza, gençlerimize ve kadınlarımıza aydınlık bir gelecek bırakmak için milletvekili olmak istiyorum.
CHP'de yıllardır istenen bir şey vardı; o da ön seçim yapılması. Bu dönem ön seçim kararı alınması aday adayı olmanızda etkili oldu mu?
Demokrasiyi savunmak, topluma demokrasi ve toplumsal barış sözü vermek için önce evinizde bunların olması gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi bizim baba ocağımız. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun ön seçim kararı da evimizdeki barışın ve demokrasinin kanıtıdır. Partililerimizin iradesine, düşüncesine güvendiğim için aday adayı oldum. Ön seçim olmasaydı hiçbir şekilde aday olmazdım.
Ön seçim sandığa da yansıyacak
Ön seçim CHP'de ciddi bir hareketlilik getirdi, aday adayları ilçeleri dolaşarak kendilerini tanıtmaya çalışıyor. Bu canlılık sizce seçimi etkileyecek mi, CHP'nin alacağı oyu ve çıkaracağı milletvekili sayısını nasıl etkileyecek?
Ön seçim kararı aday adayı olacak herkese şu mesajı veriyor; yüzünüzü genel merkeze değil, ilçe örgütlerine ve üyelerine dönün. Nitekim öyle de oldu ve partililerimizde, örgütlerimizde bir hareketlilik ve heyecan yarattı. Seçim çalışmalarımız aylar öncesinden başladı. Partililerimizin vereceği bir karar olacağı için aday adayı olanların da küsmeyeceği adil bir yarış ve karar mekanizması olacak. Bu hareketliliğin sandığa da yansıyacağına inanıyorum.
Aday olamazsanız tavrınız ne olur?
Söylemiştim CHP bizim için baba ocağı diye. Bu ocağın içindeki herkes kardeşimizdir. Etle tırnak birbirinden ayrılır mı hiç? Adaylaşamazsam da adaylaşan kardeşlerime, ilçe örgütlerine elimden gelen bütün desteği sunacağım. Ben siyaseti kişisel çıkarlar, rant kapısı olarak görmüyorum. Tüm gayemiz aydınlık bir gelecek bırakabilmek, toplumsal barışın olduğu bir ülkede yaşayabilmek. 1994'ten beri üye olduğum partimde, her zaman örgüt iradesine saygı duydum ve partililik disiplininden asla taviz vermedim.
Finans balonu gittikçe büyüyor
Mali Müşavir olarak Türkiye'nin ekonomisini ve AK Parti'nin genel olarak politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ekonomi dendiği zaman ne anladığınız önemli elbette. Bakanlar açıklama yapıyor enflasyon oranları düştü, IMF'ye borcumuz kalmadı diye. Ancak ekonominin gidişatına, uluslararası arenada konumuna bakıyorsunuz tablo hiç de iktidarın bahsettiği gibi toz pembe değil. Yani Türkiye ekonomisi iyiye gitmiyor. Sermaye örgütleri arasında bile çatışmalar görüyorsunuz. Parti devleti kendine yakın olan sermaye gruplarını destekliyor, yatırımcılar gelecekten kaygılarını ifade ediyorlar. Rakamsal olarak ekonomik büyüme var ancak rakamlar her zaman gerçeği söylemez. Türkiye'de finans balonu gittikçe büyüyor, bu büyüme dengeli değil infilak ettiği zaman hepimizi etkileyecek.
Üretim ne durumda?
Türkiye'nin sanayi üretimine baktığınız zaman aslında ekonominin gerçek yüzünü görebiliyorsunuz. Üreterek büyüyen bir ekonomimiz yok, üretim alanı gittikçe daralıyor. Gıda üretiminde kendine yetebilen bir ülkeyken bugün şekeri bile ithal ediyoruz. 2002'den bu yana dolar milyonerlerinin sayısı neredeyse 10 kat artmış durumda. Kamu kurumları ve KİT'ler özelleştirildi. Kayıt dışı ekonomi, cari açık almış başını gidiyor. Bu tip bir ekonomik performans Türkiye'yi gittikçe en basit ürünlerde bile dışa bağımlı bir hale getirdi. Ekonomi toplumsal barışın tesisi açısından önemli bir gösterge. Bugün üniversite mezunu her beş gençten üçü işsiz, diğer ikisi de çalıştığı işten memnun değil. İnsan emeği, insan canı maliyet unsuru olarak görülüyor; maliyeti kısmak için gerekli techizat ve önlem alınmıyor her gün bir iş cinayetiyle onlarca iş kazasıyla karşılaşıyoruz. Emek piyasasında kadınlar ve gençler ucuz iş gücü olarak görülüyor. İnsanlar çalışıp kazandıklarıyla geçinemez haldeler.
7 Haziran'daki seçimle ilgili birçok çevre çok çeşitli yorumlar yapıyor. Bir taraftan AK Parti'nin yine tek başına iktidar olacağı söylenirken bir taraftan da AK Parti'nin oy kaybettiği bu nedenle koalisyon hükümeti kurulma ihtimalinden bahsediliyor. Siz Haziran'daki seçimlerin sonucunu nasıl öngörüyorsunuz.
Açıkçası umutlu olmak istiyorum. Şöyle bir söz var; karanlığın en yoğun olduğu an, aydınlığa en yakın olunan andır. Toplumumuz artık bu karanlık günlerden çıkmak istiyor. AKP iktidarına karşı bütün muhalefet odaklarının canla başla çalışması ve Yeni Türkiye diye sundukları gerici yapıya karşı yeni bir devlet anlayışını kurması gerekiyor. AKP'nin 7 Haziran seçimlerinde gerileyeceğinden hiç şüphem yok. Partimizin, örgütümüzün ve seçilecek vekillerimizin iradesiyle 7 Haziran'daki sonuca göre gerekenler yapılacaktır. Ancak istediğimiz ve inandığımız şey tabii ki CHP'nin tek başına iktidar partisi olmasıır.
CHP'nin iktidar olabilme ihtimali size göre ne ve bu ihtimalin olması için neler yapılması gerekiyor?
CHP bu ülkenin kurucu iradesidir, kurucu partisidir. Ülke tarihine baktığınızda onlarca parti kurulup kapanmıştır. Ancak CHP 12 Eylül karanlığında kapatılmasına rağmen küllerinden yeniden doğmuştur. Çünkü CHP'yi CHP yapan değerler her zaman ilerici olmuş ve toplumun tümünü kapsamıştır. Ülkemiz önemli bir süreçten geçiyor. Cumhuriyet kazanımlarını elimizden almaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. Ancak CHP hiçbir zaman mücadele etmekten geri durmamış ve elini taşın altına koymuştur. Bu ülkeyi barış içinde ve ekonomik istikrarı sağlayacak biçimde yeniden tesis edecek güce ve kadrolara sahibiz. Ben bu güce güç katmak için aday adayı oldum.
Önümüzdeki günlerde seçim programımız yayınlanacak. Şimdiden söyleyeyim tüm programımız yoksullukla ve gericilikle mücadele etmek üzerine kurulu olacak. Biz partililer inandırıcı ve herkesi kapsayıcı bir dille herkese bu programı açıklayacağız. Bunu yaparak insanlara umut vereceğiz. Bunu yaparsak iktidar oluruz
Esenyurt koca bir köy oldu
25 yıldır Esenyurt'ta yaşayan Server Gökmen, ilçenin doğru bir gelişim göstermediğini iddia ederek, “İstanbul gittikçe tarihi zenginliklerinden kopuyor, kimliksizleşiyor. 1989'dan beri Esenyurt'ta yaşıyorum. Esenyurt kentleşemiyor koca bir köy haline geldi. Ekonomik ve toplumsal eşitsizlikler hat safhada. Çarpık bir binalaşma söz konusu. Bu şehrin silüetini bozduğu gibi çevreyi de toplumun psikolojisini de etkiliyor. İnsanlar gittikçe doğanın güzelliklerinden uzaklaşıyor ve betonların arasına sıkışıp kalıyor. Yeni bir çevre ve şehircilik politikasına ihtiyacı var metropollerin. Yol yapmak, toplu konut yapmak tek başına büyümenin göstergesi değildir. İnsan onuruna ve doğasına yaraşır bir şehre ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
10 bin üyeli derneğin başkanı
1971 yılında Tokat Niksar'da dünyaya geldim. Eğitim öğretim hayatımı Niksar'da tamamladım. Evli ve iki çocuk babasıyım. 26 yıldır devam eden iş hayatımın özel şirketlerde geçen bölümünde muhasebe müdürlüğü ve müdür yardımcılığı gibi görevlerde bulundum. 16 yıldır Esenyurt'ta kendime ait mali müşavirlik hizmeti veren kurumda devam ediyor. Ayrıca meslek örgütüm olan, Türkiye'de 27 şubesi ve 10 bin üyesi olan Mali Müşavirler Muhasebeciler Birliği Derneği'nin genel başkanıyım. Cumhuriyet Halk Partisi'ne 1994 yılında üye oldum. Gençlik kollarında, belde ve ilçe yönetimlerinde yer aldım. Büyükçekmece ve Esenyurt İlçe Örgütü'nde toplam dört dönem saymanlık görevimi hakkıyla yerine getirdim. Hemen her seçim döneminde partimizin çalışmalarında aktif olarak çalıştım.
KELİME OYUNU
Aile: Her şey
Çocuk: Can parçası
Siyaset: Sorunların çözümü
İstanbul: Gurbet
Türkiye: Anadolu
Geçmiş: Dün
Gelecek: Aydınlık
Dostluk: Yoldaşlık
İktidar: Değişecek
Muhalefet: Direniş
KAYNAK: GAZETE İSTANBUL