Avukat Burcu Çelik Özkan, Aralık ayında yapılan kongrede HDP Beylikdüzü İlçe Eş Başkanlığı'na seçildi. Genç yaşına rağmen siyasetin içinde aktif olarak yer alan Burcu Çelik Özkan, “Beylikdüzü ilçesinde yönetim kurulumuzda çok güzel karma bir yapımız var. Muşlusu da, Ordulusu da, Yozgatlısı da var. Örtülüsü de var açığı da... Beylikdüzü tam anlamıyla HDP'yi yansıtıyor” dedi.
7 Haziran'daki seçimlere Pazar günü Işıldak Düğün Salonu'nda verecekleri kahvaltıyla start vereceklerini söyleyen Burcu Çelik Özkan, “İstanbul aslında Türkiye'nin bir mozaiği ve bizim için çok önemli. Burada kazanacağımız başarı Türkiye'ye yansıyacak. Bu nedenle bütün örgütlerimiz gece gündüz çalışıyor, emek veriyor. Benim 11 aylık bir çocuğum var. Ayrıca bir meslek icra etmeye çalışıyorum. Ama bunların hepsi askıda... Çocuğa annem bakıyor, işimi de ortaklarm yürütüyor. Örgüt olarak hepimiz aynı fedakarlığı veriyoruz bu da İstanbul'a verdiğimiz önemden geliyor” ifadesini kullandı.
Siz neden siyaseti tercih ettiniz?
Ben Muşluyum, zaten dünyaya Kürt olarak gelmek siyasetin ortasında olmaktır. Bu yüzden de sürekli aktif olarak olmasa da her zaman bir siyasi duruşumuz vardı. Ama HDP'nin kurulmasıyla beraber ilçe kongreleri yapıldı. Ben de Beylikdüzü İlçe Eş Başkanı olarak seçildim. Edip Karçık da diğer eş başkanımız. Bu onurlu, gururlu görevi de şu anda yapmaya çalışıyorum.
Nasıl bir örgütlenme çalışması yapıyorsunuz?
Bizler eş başkanlık sistemini kabul etmiş bulunuyoruz ve bunu da bütün örgütlerimizde uyguluyoruz. Beylikdüzü küçük bir ilçe ve bu yüzden de yönetim 16 kişiden oluşuyor. Bunun dışında Barış Adalet Komisyonumuz, Saymanlık Komisyonumuz, Örgütlenme Komisyonumuz ve daha bir çok komisyonumuz var. Çalışmalar da bu komisyonlar üzerinden devam ediyor.
Halka yeterince ulaşabildiğinizi düşünüyor musunuz? Bu noktada nasıl bir çalışma yürüteceksiniz? Seçim startını verdiniz mi?
Kongrelerin ardından bir imza çalışmamız vardı. Burada zaten halkla iç içeydik. Bunun dışında süratli bir biçimde devam eden üyelik çalışmamız var. Çünkü biz artık partileşmiş bir grubuz ve üyelik çalışması bizim için çok önemli. Ayrı ayrı olan bütün kitlemizi aynı çatı altında üyeleştirerek bütünleştirmeyi amaçlıyoruz. Her Çarşamba yönetim kurulu toplantımız olur. Bu toplantıda hemen bir haftalık planlamalar ve görevlendirmeler yapılır. Yani oturduğumuz yerden, masa başı değil tüm mahallelerde çalışarak seçim startını verdik. Seçim bürolarımızı da yavaş yavaş oluşturuyoruz ve çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Halk HDP'yi merak ediyor
Beylikdüzü hem ekonomik hem de sosyal yaşantı anlamında biraz farklıdır. Halkın HDP'ye ilgisi yada tepkisi nasıl?
Ben aslında burada görev yapmaktan hem çok heyecanlıyım hem de çok mutluyum. Çünkü Türkiye'de gerçekten bir şeyler kilit olmuş durumda. Hiç görülmemiş şekilde üst üste iktidar olan bir parti var ve bunun karşısında tırnak içinde muhalefet olamayan partiler var. İktidarın siyasi duruşu, çalışmaları, algısı, düşüncesi ortada; buna zaten hepimiz dur denmesi gerektiğini biliyoruz. Halk da bunun farkında. Öte yandan muhalefet partileri de tam olarak iktidara karşılık veremediklerinde dolayı HDP şu anda halk arasında gerçekten merak edilen, sorulan, sorgulandıkça da kabul edilen bir parti haline geldi. Beylikdüzü'nün tabi ki; toplumsal yapısı ekonomik ve sosyalleşme açısından farklı. Ama bu mahalleler açısından farklılık gözetebiliyor. Büyükşehir, Beykent ya da Bizimkent'le Gürpınar, Yakuplu bölgesi aynı değil. Bu anlamda biz şunu amaçlıyoruz; bizim için önemli olan zaten tabanımız olan bazı mahallelerden ziyade bizi tanımak isteyen, bizi merak eden ve gerekten de olumlu olarak kabul eden halka gitmek. Ve bizim Beylikdüzü'ndeki halkla hiçbir problemimiz yok. Hatta partimizin kapısı her an çalınabiliyor. Partimizi tanımak isteyen insanlar gerçekten çok ve bu bizi de heyecanlandırıyor. Halkla herhangi bir problem yaşamıyoruz ama Beylikdüzü'nde tabi ki biraz daha işimiz zor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş'ın popülaritesi, diğer adaylardan çok daha farklı bir portre çizmesi, saz çalması, ailesiyle görüntüler vermesi, esprili bir kişiliğinin olmasının partiye yansımaları olabilir mi?
Aslında biz popülarite seven bir parti değiliz; eminim ki başkanımızda bu düşünceye sahiptir. Ama biz kendimizi bir türlü izah edemedik; birey olarak Selahattin Başkanımız bunu yapabildi. Selahattin Başkanımız aslında bunu yaparken de bizi yansıttı. Bu samimiyet gerçekten aslında HDP samimiyetidir. Bu anlamda bireysel olarak HDP'ye daha yakın durmayı düşünen arkadaşlarımızın Selahattin Demirtaş'ın bu duruşundan etkilendiğini evet biliyoruz. Bunlar bizim de gördüğümüz, duyduğumuz şeyler ama bu duruşun HDP'yi yansıttığını da herkesin bilmesi gerekiyor.
Kesinlikle parti olarak girilecek
Seçimlere bir parti olarak mı bağımsız adaylarla mı girileceği noktasında da tartışmalar oldu. Siz ilçe başkanı olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz, parti olarak girerseniz yüzde 10 barajını geçer mi?
HDP bu ülkedeki ezilen tüm halkı hiçbir ayrım gözetmeksizin bağdaştıran, birleştiren bir paradigma. Şöyle düşünmek lazım eğer biz bugüne kadar birkaç kere seçim atlattık, ardından bir cumhurbaşkanlığı seçimini yaşadık. Şimdi bu paradigmayı başarıya ulaştırmak için parti olarak girmemizin sonucunu doğuruyor. Ayrıca bizim baraj diye bir sıkıntımız yok. Bunu bir psikolojik algı olduğunu düşünüyoruz ve şu anda yapılan bütün kamuoyu tespitlerinde gerçekten HDP'nin barajla ilgili bir sıkıntısı olmadığı görülmektedir. Zaten bu yüzden kesinlikle parti olarak girilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü eğer bu aşamada muhalefet olarak kalsak bile bir sonraki seçimlerde iktidar olarak çalışmalarımızı yoğunlaştıracağımıza inanıyorum. Eğer biz gerçek bir muhalefet olarak bu seçimlerde durmak istiyorsak kesinlikle parti olarak girmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biz kendi içimizde zaten böyle bir tartışma yürütmüyoruz; kesinlikle parti olarak gireceğiz.
Ama şöyle de bir dezavantajdan bahsediliyor; HDP denince akla Kürt politikası geliyor. Bundan ötürü de Güneydoğu'da yüksek oy alınsa bile Karadeniz'de, Ege'de partinin oy alma şansı çok daha düşük. Bunun sonucunda da eğer yüzde 9,9 oy alınsa dahi bu oylar AK Parti'ye geçecek. Bu riski göze alıyor musunuz?
HDP'nin en büyük bileşenlerinden birinin Kürt hareketi olduğu aşikar ama yıllardır sürdürdüğümüz mücadele sonucunda hem bu ülkede hem de dünya açısından düşündüğümüzde Kürdü, Kürt dilini kabul ettirmek diye bir sorunumuz kalmadı. Çünkü özellikle şuanda Ortadoğu'da yeniden şekillenme olacaksa Kürtlerin esas alınmadan hareket edilemeyeceği herkes tarafından biliniyor. Bu noktada bu ülkede sadece Kürtlerin ezilmediğini, sadece Kürtlerin haksızlığa uğramadığının bilincinde olduğumuzdan bizimle bu yoldan yürüyecek olan arkadaşlarımızı da biz bu mücadeleye katmak istedik; HDP budur. Biz biliyoruz ki HDP olarak bize Karadeniz'den de ses verecek arkadaşlarımız. Şu anda da il ve ilçeler bazında örgütlenmeler sürüyor. Keza Ege'de, Akdeniz'de olduğu gibi. Evet, bazı ilçelerde HDP'ye yönelik saldırılar oldu biliyoruz ama bunların da belli bir süreçten sonra bazı kesimlerin de kabul edeceğine inanıyorum. Bu yüzden herhangi bir kaygımız yok. Aksine Karadeniz'in de, Akdeniz'in de, Ege'nin de HDP'ye güç vereceğine inanıyorum. Orada bizim sesimizi duyan ve orada da bizim heyecanımızı paylaşan insanların olduğuna inanıyorum. Bu anlamda dezavantajdan ziyade kesinlikle avantaj olacağına inanıyorum.
7 Haziran'a kilitlendik
Yani en azından bu seçim olmasa bile önümüzdeki seçim bazında düşünüldüğünde bu bölgelerde başarı sağlanacak mı?
Mesela Beylikdüzü ilçesinde yönetim kurulumuzda çok güzel karma bir yapımız var. Muşlusu da, Ordulusu da, Yozgatlısı da var. Örtülüsü de var açığı da... Beylikdüzü tam anlamıyla şu anda HDP'yi yansıtıyor. Biz Türkiye'nin her noktasında olduğu gibi Beylikdüzü'nde tüm bu arkadaşlarla birlikte çok güzel bir emek veriyoruz, güzel bir mücadele sürdürüyoruz. Türkiye'nin her noktasında HDP'yi izleyen ve HDP'ye umutla bakan arkadaşlarımızın olduğunu biliyoruz. Bu seçim mi bir sonraki seçim mi diye hiç düşünmedik. Böyle bir tartışmamız da yok çünkü biz şuanda 7 Haziran'a kilitlenmiş durumdayız. Bu ülkede artık artık bir şeylere dur denilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu anlamda bir sonraki seçim bizim için daha hiç başlamadı o yüzden şu anda rotamız 7 Haziran.
Yerel seçimlerden sonra cumhurbaşkanlığında alınan oy ortada. İnanıyoruz ki bu oylar artarak devam edecek ve bir sonraki seçimlerde muhalefet olmaktan çıkıp bir iktidar partisi haline gelecek.
AK Parti'nin politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle çözüm sürecine nasıl bakıyorsunuz?
AKP iktidarı bir taraftan Ortadoğu'daki yeniden şekillenmede söz sahibi olmaya çalışırken diğer yandan ülkeyi kendi ideolojik alt yapısına uygun bir değişime sürüklüyor. Bu anlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AKP'nin bu amacı karşısında çok güçlü bir yapıyı istemediğini biliyoruz. Hatta bu sebeple de nerdeyse bütün gazete köşelerinde HDP barajı aşacak mı açmayacak mı tartışması var. Öte yandan artık herkes AKP'nin artık tıkandığını biliyor. Özellikle kendi içinde yaşadığı bu çatırdamalar; bir taraftan paralel yapı, bir taraftan kendi içindeki parçalanma zaten onları derinden yaraladı. Ama biliyoruz ki AKP'nin en azından Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şu an tek derdi başkanlık sistemini getirmek. Ülkede demokrasiden hiçbir şekilde nasibimizi alamayacağımız, çok karanlık bir döneme gireceğimizden bizim de endişemiz var. Bu yüzden de AK Parti'nin hem Ortadoğu'da hem de Türkiye'de içte yapmış olduğu siyasetlerin hiçbir tanesinin bütünleştirici ve halka yönelik demokratik bir çatı altında yürütülen bir siyaset olmadığını çok iyi biliyoruz. Bizler de mücadelelerimizi veriyoruz ama şu anda AK Parti'nin bizim Eş Genel Başkanlarımızdan tutun bize yönelik şuanda çok ciddi sinsi saldırıları başlamış durumda. Çünkü dediğim gibi şuanda CHP yada MHP bu şekilde devam ederse AKP'nin karşısında bir güç değil.
CHP şansı kaçırdı
CHP ve MHP etkin muhalefet edemiyor mu?
Bugüne gerçekten en samimi duruş aslında MHP'ye ait; MHP kendi ideolojisine sahip ve en azından oradan sapmayan bir duruşu var. Ama CHP o altı oku kendisi hissedebiliyor mu gerçekten çok merak ediyorum? CHP'nin artık bir sol parti olmaktan çoktan çıkıp sağ merkez bir parti olduğunu çok iyi biliyoruz. Ayrıca CHP'nin de kendi içinden AKP gibi parçalanmış olması büyük bir sıkıntı. Bu anlamda her şeye hayır demenin muhalefet olmadığını çok iyi biliyoruz. CHP'nin yapmış olduğu muhalefette tamamen 'hayır'a dayalı; bundan öte gidemiyorlar. Bu anlamda kesinlikle yetersiz olduklarını düşünüyoruz.
Ancak bir tarafta yüzde 50 alan bir parti var bir tarafta yüzde 50'yi paylaşan onlarca parti var. Bu partilerin bir kısmı da sol tandanslı partiler karşılarındaki yüzde 50 alan partiyi yenmek adına ortak hareket edemez mi?
HDP esasen bahsettiğiniz şeyi yansıtıyor, anlatıyor. Yeni yaşam çağrımızda biz Türkiye'nin her yerinde adalet ve eşitlik talepleriyle otoriterleşmeye aykırı durarak bir bütünleştirme amaçlıyoruz. Bahsettiğiniz o yüzde 50'lik kısmı birleştirme adına HDP elinden geldiğince mücadele etmeyi amaçlayan bir parti. Bileşenlerimiz ortada. Onun dışında kalan zaten iki siyasi parti var biri CHP biri MHP. Tabi MHP ile bizim birleşmemizin mümkünatı yok. CHP ile ilgili Eş Genel Başkanımız bir açıklama yaptı ve 'CHP hata yapmasaydı bu ülkede çok büyük bir halk iktidarını görebilirdik' dedi. Birleşme adına bizim de mücadelemiz bu kadar olabilir. Yani zorla gel birlikte hadi hareket edelim deme şansımız yok. Sonuçta buradayız ve bu kapıyı çalan hiç kimseye kapımızı kapatmıyoruz. Aksine sonuna kadar kapılarımız açık ama böyle bir talep gelmediği sürece değerlendirilecek bir talepte olmuyor tabi ki.
İşçi öldü, TOMA gitti
İstanbul'da ve Türkiye'de taşeronlaşmayla birlikte ücretli köleleştirilmeye çalışılan işçilerle ilgili kesinlikle sesimizi duyurmak istiyoruz. Dün yine bir asansör kazası oldu ve iki işçi hayatını kaybetti. Bu sistem değişmeyecek, bu köleleştirme asla değişmeyecek çünkü birileri milyoner olmak isterken biri sadece o ayın sonunda asgari ücretini almak isteyecek. Bu sistem bu fark kapanmadıkça bu ölümler de devam edecek. Bunlara artık dur deminin dışında bizi en çok üzen şey şu olay yerine TOMA'nın gelmesi oldu. Neden korkuyorsun ki? TOMA'yı bizim eylemlerimizde gönderirlerdi; şimdi gördük ki bir de işçiler öldüğünde.
İstanbul yerle bir ediliyor
İstanbul'un rant uğruna kurban edildiğini söyleyen Burcu Çelik Özkan, “İstanbul'da geçen hafta yaşanan kar yağışında belediyelerin tamamı sınıfta kaldı. Özellikle bizim bölge Beylikdüzü ve Esenyurt. Beylikdüzü CHP, Esenyurt AKP'li belediye. Şuanki belediyeleşme anlamında biliyoruz ki İstanbul'da ekoloji anlamında hiçbir şey kalmadı. Sağımızı dönüyoruz bir inşaat, solumuzu dönüyoruz başka bir rezidans vs. Sonu ans'la biten, binaların adı Türkçe bile olmayan bir ilde yaşıyoruz. Üçüncü Köprü inşaatını yakından görme fırsatım oldu. Ki ben Garipçe Köyü'nü çok severim. Oradan çıkan iki kocaman ayak beni gerçekten çok ürküttü. Belediyesel anlamda daha çok iktidarın belediyesi olduğundan kendi keyfine göre, kendi rantına göre İstanbul'u yerle bir ediyorlar. Kar yağdı metrobüsler çalışmadı. Gelişmiş ülkelerde adamlar uzaya çıkarken biz yolu aştık aradan geçtik diye mutlu olduk. İstanbul'da birileri almışlar kepçeyi, kazıyor tabağına çorbayı alıyor” açıklamasını yaptı.
KELİME OYUNU
Aile: Baba
Çocuk: Asmin
Siyaset: HDP
İstanbul: Güzel şehir
Türkiye: Umudumuzu koruyoruz
Dostluk: Zor
Geçmiş: Acı
Gelecek: Umut verici
Muhalefet: Yetersiz
İktidar: Sınıfta kaldı
KAYNAK:GAZETE İSTANBUL