80 ihtilalinden sonra 1984 yılında yapılan seçimlerde ANAP'tan Büyükçekmece Belediye Başkanı seçilen Ali Çebi zamanında; mesire, kamping ve dinlenme yeri olarak kullanılan Albatros Parkı bugünlerde Büyükçekmece'nin gündeminden düşmüyor. O yıllarda içinde bungalowlar bulunan Albatros, aradan geçen yıllar içinde sahipsiz bırakılmış, evsizlerin, berduşların yatağı olmuş. Büyükçekmece halkının dinlenme ve mesire yerinin geri kazanılması için bungalowlar yıkılarak, berduşlardan kurtarılmış. Ancak, İstanbul'un sürekli göç almasından ve yapılanmasından nasibini alan Büyükçekmece'nin tek yeşil alanı ve deprem gibi afetlerde halkın sığınacağı bir yer olma özelliği kazanan Albatros'taki ağaçların sökülerek yapılaşmaya açılmasını istemeyen Atatürk Mahalle Muhtarı Alkış Barış'la bir söyleşi gerçekleştirdik.
Albatros neden bu kadar önemli? Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün'ün Albatros için projesi nedir? Albatros'un ağaçlarını kimler söküyor? Halk neden direniyor ve yetkililerden ne istiyor? Büyükçekmece halkının düşüncelerini ifade edebileceği bir platformu var mı?
Bu ve benzeri soruları ben sordum, Büyükçekmece Atatürk Mahallesi Muhtarlığı görevini yirmi yıldır sürdüren Alkış Barış anlattı.
İlçenin gündeminden düşmeyen Albatros Parkı'nın öyküsü nedir?
Albatros Parkı, 1984 yılından beri halkın mesire ve kamping yeriydi. yalnızca yerli halk değil Avrupa'dan gelen turistlere de hizmet veriyordu. O yıllarda parkın içinde küçük bungalowlar vardı. Türkiye'ye gelen turistle İstanbul'a girmeden önce burada kamp yapıyordu. Burada çok eğlenceli aktiviteler yapılıyordu. Albatros yalnızca turistlere değil, halkımıza da belediye tarafından kiralanabiliyordu. O yıllarda burası dolgu alanı değildi. Kordon ve betonlaşma yoktu. Burası tamamen doğal sahil ve kumsaldı. Albatros parkının hemen yanında da askeriyeye ait Taşkızak Kampı vardı. Benim çocuklarım gibi yüzlerce çocuk bu parkta büyüdüler ve denize girdiler. Orada arkadaş edindiler. Büyükçekmece halkı için çok gözde bir yerdi.
Ne zaman dolgu alanı yapıldı?
Ali Çebi döneminden sonra Albatros dolgu alanı yapıldı ve kordon oluşturuldu. Orası hala Milli Emlak'a aittir. çünkü tüm dolgu alanları Milli Emlak'ındır. Deniz kenarı Albatros'tan uzaklaşınca da parkın esprisi bitti. Kimse artık buraya bakmamaya başladı. Bungalowları evi olmayanlar, mali durumu iyi olmayanlar işgal ettiler. Elektiriği ve suyu hala devam ettiğinden yaz kış işgalcilerin kullandığı elektrik ve su belediyeye yük getirmeye başladı. Belediye de haklı olarak bungalowları kaldırma kararını verdi. Sonrasında burası atıl, pislik içerisinde, bakımsız, ağaçları kurumaya yüz tutmuş hale geldi. Ardından da bir baktık ağaçlar kesilmeye başlandı.
Ağaçları kimler kesiyordu?
Beldiye.
Neden?
Çünkü burada bir proje uygulamak istiyordu. Proje; konut, ticaret, turizm alanı olarak yapılandırılmış ve ruhsatı da alınmış belediye tarafından.
Hangi yıllardan söz ediyorsunuz?
Yanlış hatırlamıyorsam; 1996 - 2000 yıllarından. O yıllarda ağaçlar kesilmeye başlanınca ben 2000 yılında bütün arkadaşlara, sivil toplum örgütlerine seslendim ve 'Ağaç katliamı dursun' diye çağrıda bulundum. Biz toplanıp eylem yapınca Belediye Başkanı Hasan Akgün bize; 'Hayır biz ağaç kesmiyoruz, aksine ağaç dikeceğiz' dedi. Hakikaten de eylemimizden yedi ay sonra okul çocuklarıyla buraya gelip ağaç diktiler. Güya!
Güya? Ağaçlandırılmadı mı?
Güya...
Sonrasında neler oldu?
Biz tüm sivil toplum örgütleriyle birlikte sesimizi duyurmak için ve daha etkin olmak için arayışlara başladık. Silivri'de 'Gündem 21' vardı. Yani Kent Konseyi. Biz oraya bir kaç sefer gittik. Nasıl oluyor, neler yapılıyor, kimler geliyor diye baktık. Sonrasında dedik ki; Büyükçekmece'de de tüm dernekler hep beraber birleşelim ve burada bir güç meydana getirelim. O zaman Büyükçekmece'de beldeler yoktu. Kuruluşumuzun adını 'Sivil İnisiyatif' adını koyalım dedik.
Neden Kent Konseyi değil de Sivil İnisiyatif?
kent Konseyi'ni kurmak için kaymakam ve belediye başkanının ilk kurucuları ve davet edicileri olması lazım. Böyle bir konseyi Beldiye Başkanı hasan Akgün istemiyordu. hala da istemiyor. Türkiye'nin hemen her yerinde Kent Konseyleri kurulmuş olmasına rağmen bizim başkan bunu kabul etmiyor.
Neden kabul etmiyor?
Bilmiyorum. Bize, 'Benim böyle fuzuli işlerle geçirecek zamanım yok' dedi. Hala da aynı görüşte. 'Geliri yoktur, bütçesi yoktur' diyor. Oysa Kent Konseyinin bütçesi var. Kent Konseyi'nin kurulmasına mani olmak, bir şekilde Büyükçekmece halkının düşüncelerine de mani olmak demektir. Biz, Kent Konseyi için başkanı dava da ettik. Son duruşmaya kendisi gelmedi, başkan yardımcısı geldi. Ocak 2015'e gün verdi hakime hanım.
Siz, Kent Konseyini kuramadığınız için Sivil İnisiyatifi mi oluşturdunuz?
Evet. Biz kendi platformumuzu oluşturduk. Fakat içimizde, belediye başkanına yakın olan sivil toplum örgütleri ayrışmaya ve platformumuza destek vermeyip bizi tanımamaya başladılar. Destek vermeyenlerin içinde gazeteciler de vardı. Bütün bu olumsuzluklara rağmen, sekretaryasının maliyetini kendi cebimden karşılayarak iki yıl sürdürdük. Büyükçekmece yararına olacağına inandığımız pek çok şeyi gündeme getirdik. Asla kötü bir şey yapmadık. hele hele 18 kararları uygulayıp milletin arsalarını uçurmadık, satmadık. Nerede eksik var, nerede yapılması gereken şeyler var bunları gündeme getirdik. Tabi bazı sebeplerden dolayı sivil inisiyatif hareketimizi devam ettiremedik.
Albatros'a dönersek, sizler belediyeye 'Buraya bina kuramazsınız, bir şey yapamazsınız' mı demek istiyorsunuz?
Hayır böyle bir şey söylemiyoruz. Geçenlerde belediye meclisinden bir karar çıktı. Bundan önce de iki kez buna benzer kararlar çıkmıştı. Burası o anlamda dejenere oldu. Belediye başkanı 48 trilyona satmaya kalktılar burayı. Hepimiz ayağa kalktık ve feryat ettik. Bayram günüydü. hem bayramlaşmak hem de bu konuyu konuşmak için CHP İlçe Başkanı Dursun tazegül'ün yanına gittim. 'Dursun bey, siz ne yapıyorsunuz?' dedim. 'Siyasi olarak ne gibi bir düşünceniz var? Neden burada oturuyorsunuz? Dün AK Parti Taksim'de ağaçları keserken gittiniz Taksim'de ağladınız. şimdi Albatros satılıyor ve orada ağaçlar kesiliyor siz burada nasıl duruyorsunuz? Kime hizmet ediyorsunuz?' dedim. 'Ben tek başıma gidip eylem yapacağım orada. Varsa delikanlı iki, üç tanesi gelsin benimle' dedim. Dursun başkan bana, 'Bu bir siyasi olaydır, biz işin içine girersek olmaz' dedi ve oralı olmadı. Ama duyarlı CHP'li arkadaşlardan bir kısmı onu da protesto ederek benimle birlikte geldiler ve Albatros için üç kez eylem yaptık. Sağolsunlar.
"Albatros Parkı 1999 depreminde halkın sığındığı, toplandığı, çadır kurduğu tek yerdi."
Albatros için ısrarla 'Burası satılmasın' dedik. Çünkü Büyükçekmece'nin Albatros Parkına, yeşil alan olarak çok büyük ihtiyacı var. Albatros da elimizden giderse hiç bir yerimiz kalmayacak. Biz bunları seslendirirken ismimiz 'Kadrolu Muhalif'e çıkartıldı. Bize bu ismi takanlara ben de, 'Siz de kadrolu birer pazarlamacısınız' diyeceğim.
Albatros için '48 Trilyon istedi' dediniz. Sonrasında neler oldu?
Alıcı bulamadı. Bunun için satışını durdurdular. Bizler de eylemimizi sonlandırdık. Üçüncü eylemimizden sonra da halk girmesin diye parkı telle çevirdiler. Şunu anladık ki yerel yönetimimiz durumlara hatta her şeye iyimser bakmıyor.
Beldiye meclisinden en son ne karar çıktı?
Burayı kar ortaklığıyla beraber vermek için başkana yetki verilmesi kararı çıktı. kar ortağı olacak olan kim ve bu orada ne yapacak? Kar ne? Ortak Arap mıdır, İngiliz midir, kendisi midir? Ne yapılacak burada? Bunları açıklayın! İşte Kent Konseyi olsa bunları soracağız. Halk bilsin! Bakın size daha ilginç bir şey daha söyleyeyim; size son belediye meclisinin gündemini göstereyim. Bakın tek bir madde ile meclis toplandı. yangından mal kaçırır gibi alel acele madde ile ne yapılmak isteniyor? Meclis üyelerine sesleniyorum; neden araştırmıyorsunuz? Halk size kendilerini temsil etmeniz için yetki verdi. Siz neden halkı dikkate almıyordunuz? Siz Büyükçekmece halkı için hangi projeleri ürettiniz?
"Büyükçekmece Belediye Başkanı yeni bir başkanlık yaptı. Ak Saray'la arasında pek bir fak göremiyorum ben. O yaptı 1000 odalı yer, bu yaptı 100 odalı yer."
Yaptığı bina yarım kaldı. Niye yarım kaldı? Albatros'u satıcam diye düşünürsen yarım kalır tabi. Bakın şimdiye kadar yapılan belediye meclis birleşimlerinde plan tadilatları, arsa satışları maddeleri görüşüldü. Sat sat bina yap! Şimdi de Albatros'u sat! Satamayınca da belediye binan yarım kalsın! Ayağını yorganına göre uzatmazsan bu olur. Yat Limanı hakeza öyle. Yat Limanı yine durdu. Yat Limanında Büyükşehir Belediyesi de ortak bunlarla neredeyse ya! Rant denildiğinde herkes birleşiyor. Bugün siyaset hep ranttır. CHP de o rantta birleşir, MHP de birleşebilir, Ak Parti de birleşir. Yat Limanıyla ilgili verilen karar da bende var. Orada, yol tecavüzünden ve imara aykırı inşaattan söz ediliyor ve burayla ilgili verilen yıkım kararından söz ediliyor. Belediye benim yerime kaçak inşaat yapıyor! Buna meclis üyeleri olarak nasıl göz yumuyorsun?
Yıkıldı mı o kaçak yerler?
Tabi yıkıldı. Ama üstleri yıkıldı, altları duruyor. Şimdi Büyükşehir'den yeni karar almışlar inşaat alanını büyütmek için. Bunu size vermeyeceğim. Çünkü burayla ilgili durdurulması için şikayetlerimiz oldu. Nereden bakarsanız bakın! Bugünkü CHP'ye yazıklar olsun. Balık baştan kokarmış. Taa buraya kadar da gelmiş işte!
Albatros için sonucu nasıl görüyorsunuz?
Duyarlı insanların Albatros'a sahip çıkması lazım. Büyükçekmece'de duyarlı insanımız az. Üç kez eylem yaptık, aramıza katılanlarda bir korku hakimdi. 'Acaba bize zarar gelir mi?, Acaba benim dükkanımı kapatırlar mı?' korkusu taşıyorlardı. Korku içerisinde yaşıyor bizim buradakiler. Korku içerisinde yaşamasalar, çıkarlar mertçe fikirlerini paylaşırlar. Haklıya 'haklı', haksıza da 'haksız' derler.
Büyükçekmece Belediye Başkanı Dr. Hasan Akgün, bu şekilde beyanat verenleri mahkemeye vereceğini açıkladı. Bu açıklamayı üzerinize alıyor musunuz?
Beni niye mahkemeye verecek? Ben hırsızlık yapmadım. Uğursuzluk yapmadım. Kimseye hakaret etmedim. Ben bir tek şey dedim; 'Bunu buraya yapmayalım!' Burayı yeniden yeşillendirelim, aktif hale getirelim. Evcil hayvanlarımız var sokağa atılmış. Parkın içine demonte şeyler yapalım, parkı çevirelim ve hayvanlarımızı parka bırakalım. O parkta oturan insanların yanına gelsinler, çocuklar sevsinler ve hayvan sevgisi öğrensinler. Bir de Albatros sadece Büyükçekmece halkının değil, böyle bir yer Silivri'de yok, Avcılar'da yok, Çatalca'da yok. Oradaki insanlar buraya gelebilirler. Bakın yukarımızda Kristal şehir kurularak İstanbul'a en büyük zarar verildi. Onca binayla sıkışan Esenyurt halkı da buraya gelecek. Çünkü insanlar deniz kenarı istiyor. Burası Büyükçekmece'nin değil tüm İstanbul'un yeri. Albatros'u korumalıyız.
Son mesajınızı da alıp söyleşimizi tamamlamak istiyorum.
Büyükçekmece halkını duyarlı olmaya çağırıyorum. Yerel Katılımı Destekleme Derneği olarak web sitemiz var. Bizi buradan takip etmeye gayret etsinler. Kendilerini oradan tanıtsınlar. Ayrıca mahalle meclisleri kurmak için de gayret ediyoruz. Bize destek olsunlar. demokratik bir ortamda bağırıp çağırmayla değil, barışçıl ortamda insanları ikna etmeye çalışıyoruz. Pazar günü Validebağ'daydım.
Çok teşekkür ediyorum.
Rica ederim, ben teşekkür ediyorum.
Alkış Barış Kimdir?
1943 Sürmene doğumlu. 1980 senesinden beri Büyükçekmece’de yaşıyor. İlkokul mezunu. 10 yıl Avrupa’da teknik eleman olarak çalıştı. Evli, 2 çocuk babası. 1994 yılında ara seçimlerde Atatürk Mahallesi'nin kuruculuğunu yaptı. 1995 yılından bu yana Atatürk Mahallesi'nde muhtarlık görevini sürdürmektedir. Büyükçekmece insan hakları üyesi, çeşitli derneklerde faaliyet gösteriyor. Atatürk İlköğretim Okulu’nun ilk dernek başkanı. Ankara’da Muhtarlar Federasyonu ve Marmara Trakya Muhtarlar Federasyonu’nda yönetimde görevli.