Röportaj sayfamızın bugünkü konuğu olan Necdet Ayaydın, 1980 yılından beri Avcılar'da yaşıyor. Merhum Malatya Milletvekili Mevlüt Aslanoğlu'nun ısrarı ile memleketi Malatya'nın Pütürge ilçesinde CHP'den belediye başkanlığına aday olan ve iki dönem bu görevi sürdüren Ayaydın, “Mecburi hizmetimi tamamladım ve tekrar İstanbul'a döndüm” diyor. 2014 seçimlerinde CHP'den Avcılar Belediye Başkan Aday Adayı da olan Ayaydın; bu kez milletvekili olmak için kolları sıvadı. İstanbul 3. Bölge'de aday adayı olduğunu geçen hafta açıklayan Ayaydın, bu seçimlerde CHP'nin tarihi bir misyonu olduğunu belirterek, “Ülkemizin bir daha AKP iktidarını kaldıracak gücü yok. Bütün toplumun da güvendiği tek kurum var; o da Cumhuriyet Halk Partisi. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak bundan sonra hata yapma lüksümüz yok. Çünkü insanların umut bağladığı bir kurumuz” diye konuştu. Adayların belirlenmesinde ön seçim yapılması gerektiğini de söyleyen Ayaydın, bunun örgüte büyük bir heyecan ve çalışma şevki getireceğini de sözlerine ekledi.
Neden milletvekili olmak istiyorsunuz?
Ben yerel yönetimlerdeki birikimimi özellikle de sağlık alanındaki deneyimimi Parlamento'da kullanmak istiyorum. AKP yönetimi tarafından ülkemizin karanlığa, bataklığa gömüldüğü bir dönemde bir nebze halkın sesi olabilirim diye bir düşünce içerisine girdim. Ön seçim olacağı söylenince bu bize daha da heyecan verdi. Çünkü ben örgütçü bir insanım, öğrencilik yıllarımdan beri sivil toplum kuruluşlarının içinde yer aldım. Pütürge'deki 10 yıllık belediye başkanlığı dönemimde de Türkiye'deki bütün CHP örgütlerini bir aile kabul edip; hepsiyle sıcak ilişkiler içine girdim. O bölgede Diyarbakır, Malatya, Elazığ gibi illere tayini çıkan örgütteki arkadaşlarımıza, onların çocuklarına hep yardımcı oldum. Ağabeylik, kardeşlik görevi yaptım. O bölgede bulunan belediyelerimize elimizden gelen desteği göstermeye çalıştım. Oradaki örgütlerimiz benden ne isterse hem maddi hem manevi katkılar sundum. Öte yandan İstanbul ile de hiçbir zaman irtibatımı kesmemiştim. Sık sık İstanbul'a gelip gittim. Çünkü hem evim, hem işim hem de ailem İstanbul'da. Burada halkın sesi olabilmek için şu an karanlığa dönen Türkiye'ye nasıl hizmet edebilirim düşüncesiyle aday adayı oldum.
Neredeyse tüm aday adayları 'ön seçim' istiyor. Siz de aynı fikirde misiniz?
İnşallah ön seçim olur. Ön seçim buradaki insanların Parlamento'da bire bir temsil edilmesi demek. Örgütün temsil kabiliyetinin daha fazla olması demektir. Ön seçim hem örgüt hem de partimiz için bir hareket, dinamizm, canlılık getirecektir. Bunun en iyi takdiri Genel Başkanımız yapacaktır. Genel Başkanımız, Merkez Karar Kurulu yöneticilerimiz bunun gerekliliğini görüyordur. Çünkü Türkiye'nin hızla karanlığa gömüldüğü bir dönemden geçiyoruz. Ülkemizin bir daha AKP iktidarını kaldıracak gücü yok. Bütün toplumun da güvendiği tek kurum var; o da Cumhuriyet Halk Partisi. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak bundan sonra hata yapacak lüksümüz yok. Çünkü insanların umut bağladığı bir kurumuz. Biz çok çalışacağız çünkü Cumhuriyet Halk Partililer olarak bizler tarihi bir misyon yüklenmiş durumdayız. Çalışacağız, birlik olacağız, bir arada olacağız; çalışa çalışa Türkiye'yi bu kara bataklıktan, bu AKP ceberrutundan inşallah kurtaracağız.
Partime kırılmam, küsmem
Diyelim ki ön seçim oldu çıkmadınız, böyle bir durumda tavrınız nasıl olur? Ya da ön seçim yapılmadı ama siz de listeye alınmadınız bu durumda tavrınız nasıl olur? Yöntem farklılığından ötürü sizin tavrınızda bir değişiklik olur mu?
Ben sosyal demokrat terbiye ile yetişmiş bir insanım, ben Cumhuriyet Halk Partili'yim. Hiçbir zaman küsmem, kırılmam, darılmam. Sonuna kadar benden ne istenirse elimden gelen bütün desteği veririm. Ben 2014 seçimlerinde aday olmamama rağmen ne gücendim, ne kırıldım; bu bölgede benden ne destek isteniyorsa sundum. Ben Malatyalı'yım, Pütürge'de belediye başkanlığı yaptım. Malatya, Adıyaman, Elazığ gibi illerde tanınan biriyim. Bu hemşehrilerimin oyunu partime kazandırma noktasında elimden gelen gayreti gösterdim, çok büyük çalışmalar yaptım. Sadece Avcılar değil; Esenler, Sultangazi, Adalar gibi hemşehrilerimizin yoğun yaşadığı ilçelerde çaba sarf ettim. Gecemi gündüzüme kattım diyebilirim. Yine aynısı olursa yine aynı katkıyı sunarım. Çünkü önemli olan ülkemiz, çocuklarımız. Bireysel değil toplumsal düşünmek gerekiyor.
Haziran ayında partimiz iktidara gelirse ülkemiz rahat bir nefes alır. Çünkü ülke bana göre çok kara günlere gebe. Yargı kararlarının uygulanmadığı, hukukun demokrasinin olmadığı olmadığı bir yerde ne iş olur, ne güç olur. Çünkü ekonominin gelişmesi için önce hukuk ve demokrasinin olması gerekiyor. Bu kadar para harcanmasına rağmen şu an büyüme hızımızın yüzde 3,5'lerde olmasının, işsizliğin bu kadar fazla olmasının, taşeron sistemiyle kölelik düzeninin olmasının temel sebebi de hukuk ve demokrasinin olmamasıdır. İnşallah 2015 yılı ülkemiz için aydınlık günler getirir. Ben bundan mutlu olurum. Benim milletvekilliğimden çok ülkenin aydınlığa kavuşması bene 10 kat daha fazla mutlu eder.
Her seçimde adayların memleketi konuşulur. Size göre hemşehricilik kriteri ne kadar önemli olmalı?
Böyle bir kriter olmaması gerekiyor, ben bütün örgütümle hareket edeceğim. Ama listeler açıklandıktan sonra benim tabi ki kendi memleketimden oy alamadığım zaman 'bana Hakkarili, Yozgatlı, Trabzonlu oy verdi' diyemem. Mesela bana listede yer verildi; ben kendi bölgemin Malatyalı'nın, Adıyamanlı'nın oyunu alamadıktan sonra diğer yerlerin oyuna sahip çıkamam, benim öncelikle Malatyalıları ikna etmem lazım. Özellikle tekstilde Pütürgelilerin büyük bir ağırlığı var. O işadamları da benim nasıl başarılı bir belediye başkanlığı yaptığımı, ülkeme nasıl sahip çıkacağımı, ne gibi hizmetler getireceğimi çok iyi bilirler. Bu noktada partime büyük bir katkı sağlayacağımı düşünüyorum. Yoksa 'ben Malatyalıyım aman beni aday yapsınlar' gibi bir düşüncem olmadı.
CHP seçmeni bilinçlidir
Ama öte tarafta ön seçimle de ilgili şöyle bir çekince var; örneğin bir ilçedeki Sivaslı üyelerin tamamı Sivaslı aday adayına oy verecek...
Ben böyle bir şey olabileceğini düşünmüyorum. Çünkü bizim örgütümüz Türkiye gündemini çok iyi bilirler, kimin çalışıp kimin çalışmadığını çok iyi bilirler. Ve iyi bir irdeleme yaparlar, kim örgütüyle beraber olmuş, kim başarılı işler yapmış bunu sorgularlar. Ben burada kendimi övebilirim, birçok şey söyleyebilirim. Ama bizim örgütümüz ona bakmaz. Araştırırlar, gerçekten kendilerini temsil edebilirler mi diye bakıp oy kullanırlar. Bizim örgütümüz aydın insanlardan oluşmuştur; öyle hemşehricilik yapacaklarını da düşünmüyorum. Bunun örnekleri de var; bazı bölgelerdeki ön seçimde hiç hemşehrisi olmayan insanlar birinci çıkmıştır. Örgütün bu noktada hassas davranacağını inanıyorum, çünkü ön seçim örgüt için de bir şans.
Eğer aday olursanız ve seçilirseniz İstanbul'un milletvekili olacaksınız. Size göre İstanbul'un durumu nasıl, İstanbul resmine baktığınızda nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Ben hem İstanbulluyum hem bir çevreciyim. Ben belediye başkanlığı yaptığım 10 yıl boyunca Pütürge'de 10 binden fazla fidan diktim. Nemrut Dağı eteklerinde yeşil bir alan oluşturduk. Ben 1975 yılında geldiğim İstanbul ile şimdi ranta kurban edilmiş İstanbul arasında dağlar kadar fark var. Dünyanın en güzel şehrine bir hançer gibi saplanmış binaları görünce ne kadar yazık edildi diye düşünüyorum. Bu AVM'lerin, rezidansların, gökdelenlerin arasında yeşil alan kalmadı, insanların nefes alacağı alanlar kalmadı. Bu hükümet döneminde nerede rant kapısı olan yer varsa imara açıldı ve tamamen imar emsalleri arttırılarak İstanbul tamamen bir beton yığını haline getirildi. Bu bir kentsel yapılaşma değil, çevresel yapılaşma değil. Bugün Yenikapı'da denize dolgu alan yapıldı. Artık denizin de ekolojisiyle oynamaya başladılar. Üçüncü havalimanının yapıldığı yerde milyonlarca ağaç keserek havanın doğallığı ile oynadılar. Kimse havalimanına karşı değil ama doğa katledildi. Bana göre İstanbul dönüşü olmayan bir yola girdi. Bu kadar yapılaşmayı kaldırmaz.
AKP kendine pozitif ayrımcı
Haziran'daki seçimlerin sonuçlarını nasıl öngörüyorsunuz? CHP bu seçimde nasıl başarılı olur?
Bizim kendimizi halka çok iyi anlatmamız gerek. Ben üç tane AKP milletvekilinin çıktığı ilçede iki dönem belediye başkanlığını kazandım. Biz CHP'liler olarak Genel Başkanımızdan en alt düzeydeki insanımıza kadar çok çalışmamız lazım. Halka dokunacağız, kendimizi anlatacağız, projelerimizi sunacağız. Biz kendimizi anlattıkça halkın da bize teveccüh göstereceğine inanıyorum. Çünkü şu an ülkenin bu kötü gidişine dur diyecek bir tek CHP kaldı. Bu umutları boşa çıkaracak lüksümüz yok. Bize çok büyük görevler düşüyor. Bu tarihi bir seçim. Faşizmin ayak seslerinin duyulduğu değil faşizmin geldiği bir ortamdayız. Eskiden işadamları rahattı mesela. Ama şimdi AKP'li olmayana hayat hakkı yok, iş yapma imkanı yok. Bu sıkıntıları bire bir halk yaşıyor. AKP üyelerine hep pozitif ayrımcılık yapıyor. Kapılar onlar için açılıyor, devlet kurumlarından torpiller ayarlanıyor, ülkeyi kabile gibi ve kendinden olmayanları dışlayan bir şekilde yönetiyorlar.
Sağlık politikası iflas etti
Bir doktor olarak AK Parti'nin sağlık politikasını da sert bir biçimde eleştiren Necdet Ayaydın, “AKP'nin en çok övündüğü sağlık politikası iflas etti. Hastayı soyma düzeni kurulu. TOKİ tarafından devasa hastaneler yapıldı. Ama içinde donanım olmadıktan sonra bina ne işe yarayacak? Bugün Çapa yada Cerrahpaşa'da hoca kalmadı, hepsi istifa etti. Bunlar öğrenci yetiştiren isimlerdi. Ben İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olduğumda ameliyat yapabilecek kapasitede bir doktordum. Ama şu anki mezunlar iğne bile yapamaz durumda. Biz Türkiye olarak tıp alanında bilimsel yayın açısından Avrupa'da ilk 5'teydik. Şu an bilimsel yayınımız hemen hemen yok gibi. Devlet hastanesinde iki sene çalışan profesör oluyor. Bunlar sağlığın, tıbbın nereye geldiğini en iyi şekilde anlatıyordur. Herkese söylüyorum, sağlık politikasının ne duruma geldiğini görmek istiyorsanız bir özel hastaneye gidin ve çıkışta ne kadar para harcadığınızı görün. Devlet hastanesinde de artık adımınızı attığınızda para alınıyor. Düşünün telefonla randevu almak bile artık paralı” şeklinde konuştu.
Maaş almadan başkanlık yaptım
1961 Malatya Pütürge doğumluyum. 1978 yılında İstanbul Tıp Fakültesi'ni kazandım. 1984 yılında mezun oldum. Kars Devlet Hastanesi'nde görev yaptım. Babam vefat edince doktorluk mesleğini bırakmak zorunda kaldım. Kendi işlerimizin başına geçtim. Özel hastanecilik deneyimim oldu. Sonra Malatya Eğitim Vakfı'nda, Tabibler Birliği'nde ve birçok sivil toplum kuruluşunda yöneticilik yaptım. Pütürge'ye gidip geldiğim zaman İstanbul'da çok yoğun bir nüfusa sahip olan ilçemin durumunun bize yakışmadığını görüyordum. Rahmetli Milletvekilimiz Mevlüt Aslanoğlu'nun ısrarı ile 2004 yılında CHP'den Belediye Başkan Adayı oldum. Hemşehrilerimiz başkanlığı bize layık gördüler. Maaş almadan 10 yıl belediye başkanlığı yaptım. Buradaki hemşehrilerimizin desteği ile hiç bütçe harcaması yapmadan Doğu'da Türkiye'ye örnek olabilecek bir ilçe yarattık. Malatya, Adıyaman, Diyarbakır, Elazığ bölgesinde belediyecilik adına sosyal demokratların övgü kaynağı olduk. CHP'den de nasıl başarılı belediyeler olabileceğini gösterdik. 2009 yılında bana İstanbul'da siyaset teklif edilmesine rağmen ilçemde yapacak çok işlerimiz olduğundan dolayı kabul etmedim. Tekrar Pütürge'den aday oldum ve yineden kazandım. Bir dahaki döneme aday olmayacağımı ve buradaki işlerimi bitirip İstanbul'a döneceğimi söyledim. 2014 seçimlerinde 1980'den beri oturduğum Avcılar'da aday adayı oldum. Partimiz şimdiki Belediye Başkanımız Handan Hanım'ı aday gösterdi. Biz de kendisine sonuna kadar destek verdik.
Örgüte hep sahip çıktım
“Ben milletvekilliğini hak ettim diye düşünüyorum. Çünkü halkın içerisinden gelen bir insanım” diyen Ayaydın, “Örgüt emekçilerimizin çok büyük sıkıntıları var. Hiç sahip çıkılmamak da bunlardan birisi. Kimse ilgilenmemiş. Ben bir tıp doktoruyum. Buradaki insanların en ufak sağlık sorunuyla ilgilenmenin bile onları mutlu ettiğini gördüm. Özel hastane kurucusu olmamdan dolayı da özellikle sağlık camiasında çok çevrem var. Üyelerimiz ya da ilçe yöneticilerimiz aradığı zaman sağlık konusunda birçok kapıyı açtırabilecek gücümüz var” şeklinde konuştu.
KELİME OYUNU
Aile: Canım, her şeyim
Siyaset: İnsanlara dokunma
İstanbul: Güzelliği kalmadı
Türkiye: Dünyanın en güzel ülkelerinden biri
Dostluk: Samimiyet
Geçmiş: Deneyimler
Bugün: Her şeyden güzel
Gelecek: Aydınlık bir Türkiye
Muhalefet: Olumlu bir muhalefet
İktidar: Gücü paylaşmak
CHP: Türkiye'nin kurtuluşu
AK Parti: Karanlık
KAYNAK:GAZETE İSTANBUL