CHP'de Haziran ayında yapılacak seçimlerde milletvekili aday adayı olmak için 11 ilçe başkanı görevlerinden istifa etti. 4 yıldır Bakırköy İlçe Başkanlığı'nı yürüten Sait Yücel de istifa eden isimlerden biri. Röportaj dizimizin bu günkü konuğu olan Yücel, CHP'de milletvekili adaylarının belirlenmesi için ön seçim yapılması gerektiğini ifade ederek; “Bu örgütün tıpkı delegeleri, MYK üyelerini, Genel Başkanı seçtiği gibi milletvekillerini de aynı şekilde seçebileceğine inanıyorum. Örgütün seçimiyle gelen milletvekilleri örgüte hesap vermek zorunda kalacaktır. Örgüt içinden seçiliyorsanız sizin arkanızı dönüp gitme şansınız yok” diye konuştu.
İlçe başkanı olarak kaç seçim atlattınız?
Ben ilçe başkanlığına geçen genel seçimlerde mevcut ilçe başkanı milletvekili aday adayı olmak için istifa edince geldim. Yaklaşık 4 yıldır ilçe başkanıyım. 4 yılda bir yerel, bir genel seçim, bir referandum ve bir de cumhurbaşkanlığı seçimi geçirdik. Şimdi de istifa edip, milletvekilliği için bir adım attım.
İstanbul milletvekilliği için kişinin memleketi, arkasındaki hemşehri gücü gibi etkenler ön planda tutulur. CHP'de de her seçim döneminde bunun sıkıntısı yaşanır. Özellikle adaylar açıklandıktan sonra tartışmalar başlar. Sizce bunun sebebi ne?
Genelde son dönem milletvekillerimize baktığımızda örgütten çok isim yok. Sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Çünkü kişi ya Genel Merkez'deki belli ilişkilerinde ya da toplumsal boyuttaki farklı ilişkileri nedeniyle aday gösteriliyor. Örgüt için emek veren kişilerin bir şekilde aday olma noktasında sıkıntı yaşadı. Tabi insanın doğduğu memleket ve o kişinin ilişkileri önemli ama uzunca bir dönem örgüt içinde çalışan arkadaşlarımız bu konuda o dengeyi çok rahatlıkla kurabilir diye düşünüyorum.
Vekiller İstanbul’u unutmamalı
Öte yandan İstanbul'un çözülmesi gereken birçok sorunu var. Sizce İstanbul milletvekilinin ne gibi özellikleri var?
İstanbul, Türkiye için çok önemli bir yer. Bütçesiyle, nüfusuyla, sanayisiyle, kültürüyle, turizm potansiyeli ile Türkiye'nin lokomotifi olan bir şehir. İstanbul milletvekillerinin de bunun bilincinde olması gerekiyor. Özellikle 12 yıllık AKP iktidarı döneminde kentte yeşil alan diye bir şey kalmadı. İstanbul'un bir tarih ve kültür şehri özelliği bu imar rantının artmasıyla giderek yok sayılmaya başlandı. İstanbul'a özellikle bu anlamda baktığımızda mevcut iktidar İstanbul'u rant merkezi olarak görüyor.
Seçilen milletvekillerimiz de İstanbul'a yapılması gerekenleri doğru bir biçimde yapmıyor, Bu konuyla ilgili olarak baktığımızda İstanbul'da Eczacı Odası, Tabip Odası gibi meslek örgütleri, sendikaların, platformların hem kendi alanlarıyla hem de İstanbul ile ilgili ürettikleri sorunlar ve çözüm önerileri var. İstanbul'da yapılan her yanlışa sivil toplum kuruluşları hepsiyle ilgili bir rapor hazırlayarak bunlarla ilgili davalar açmışlar ve peşini bırakmamışlar.
İstanbul milletvekili olan kişinin her şeyden önce İstanbul'la bağının kopmaması şart. Özellikle yukarıda saydığım gibi sivil toplum örgütleri ilişkisinin olması gerekiyor. Onların yaptığı çalışmaları harmanlayıp Meclis'e bunu taşıdığınızda bile İstanbul ile ilgili birçok çalışma yapmış oluyorsunuz. İstanbul milletvekili bir kere İstanbul'un Türkiye'nin kalbi olduğunu ve ikinci baş şehri olduğunu unutmamalı; İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusunu ortaya çıkaracak bir anlayışla çalışmalı.
Siz neden milletvekili olmak istiyorsunuz ve seçilirseniz nasıl bir vekil olursunuz?
Ben sivil toplum örgütü çalışmalarına İstanbul Eczacı Odası başkanlığından başladım. Daha sonra da İstanbul Ecza Kooperatifi'nin kuruluşuna katkı verdim. Burada 25 yıla yakın süre görev yaptım. Bu kooperatif bugün 15 ilde hizmet eden, 4 bin çalışanı olan bir kurum halindedir.
Sağlık, ilaç, eczacılık alanında önemli çalışmalara imza attık. AKP'nin ilk geldiğinde sağlıkta dönüşüm diyerek başlattığı ve onlara artı oy getiren sürecin bir kandırmaca olduğunu; sağlıktaki dönüşümün giderek ters döneceğini ve halka ekonomik yükler getireceğini 12 yıl öncesinden söyledik. Bugün geldiğimizde haklı olduğumuzu görüyoruz. Sağlık konusundaki artılar giderek eksiye doğru gittiğini; hastanın ilk adımdan eczaneye geldiği son adıma kadar cebinden ekstra paralar harcadığını görüyoruz. Sağlıkla, ilaçla ilgili oluşan 25 yıllık birikimimin bir anlamda sosyal demokrat projelerle bir artıya dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum.
İkincisi de 1980 Anayasası çıktığında ben Eczacılar Odası Başkanıydım. O dönem biz daha referandum yapılmadan 'hayır' dedik ve yargılandık. 80 anayasası ile ilgili o dönem hapis yatan 8 kişiden biriyim. Bir anlamda da Türkiye'de AKP'nin demokrasi, özgürlükler adına her şeyi geriye götürmesi, yok sayması karşısında söyleyecek sözlerimiz olduğu düşüncesindeyim. Geçen dönem İl Genel Meclis Üyesi'ydim, sağlık komisyonunda görev yaptım. İlçe başkanlığı gibi onurlu bir görevi 4 yıldır örgütümüzle iç içe olarak sürdürdüm. Bütün bunları üst üste koyduğumda milletvekili olarak hizmet etmek istediğim için ve örgütün seçimi söz konusu olacaksa örgütümden destek isteme-liyim dedim ve aday adayı oldum.
Ön seçim hepimizin tercihi
CHP'de adayları belirlemek için kimi çevreler eğilim yoklaması kimi çevreler de ön seçim yapılacak diyor. Siz hangisinin taraftarısınız?
Doğrusu tabi ki ön seçim... Beklentimiz de bu yönde. 4 yıldır CHP'de ilçe başkanı olarak görev yapan biri olarak olarak bu örgütün tıpkı delegeleri, MYK üyelerini, Genel Başkanı seçtiği gibi milletvekillerini de aynı şekilde seçebileceğine inanıyorum. Örgütün seçimiyle gelen milletvekilleri örgüte hesap vermek, sorunlara eğilmek, o sorunları çözmek için uğraşmak, Meclis'te dile getirmek zorunda kalacaktır. Bu nedenle ön seçim hepimizin birinci tercihi olacaktır.
Ön seçim bir noktada seçilen kişinin hesap verebilmesini mi sağlayacak?
Kişi eğer bir merkez yoklamasıyla geldiyse kendisini oraya yazanlara karşı sorumlu hissediyor. Öteki türlüsünde seçilen kişi sürekli örgütle iletişim içinde olma, toplantılara katılma, ilçelerde yapılan etkinliklerin içinde olma, örgütün ilettiği konuları takip etmek konusunda bir sorumluluğu söz konusu olacak. Şimdiye kadar İstanbul milletvekillerinde biraz bu anlamda Genel Merkez'de ve Meclis'te politika yapmayı seçmiştir. Ön seçim olursa bu tam tersi olacaktır. Örgüt içinden seçiliyorsanız sizin arkanızı dönüp gitme şansınız yok. Tıpkı Anadolu milletvekilleri gibi her boşlukta kaldıklarında İstanbul'a gelip örgütle, vatandaşla birlikte olacaktır.
Kızıp, küsme şansımız yok
11 ilçe başkanı istifa etti. Lsteye giremezseniz bu durum sizin çalışmalarınızı nasıl etkiler?
Tabi ki hepimiz kendimizi listede görmek istiyoruz. Ama aday adayı sayısının artacağını düşündüğümüzde girebilme oranını da az çok tahmin ediyoruz. Birinci tercihimiz kim listeye seçilirse seçilsin bunun örgütten arkadaşlarımız olması. Gönlümüzden geçen ön seçimle örgütte emek veren arkadaşlarımızın seçilmesi. Bu anlamdaki bir seçimin sonucunda hiçbirimizin en azından benim herhangi bir şeye kızıp, küsüp evimde oturma şansım yok. Çünkü biz bu seçimlere ülkedeki dönüşüm olarak bakıyoruz. Kişisel beklentilerimizin bunun önüne geçmemesi gerekiyor. Eğer sonucunda aday olalım ya da olmayalım; listeler açıklandığı gün hepimizin 7 Haziran'a kadar aday arkadaşlarımızla tıpkı kendimiz adaymış gibi canla başla çalışmamız gerekiyor. Çünkü bu bizim, bu ülkeye karşı sorumluluklarımız var. Arkamızı dönüp gidemeyiz. Eğer tartışılacak bir şey varsa da bunu 7 Haziran sonrasına bırakıp yine örgüt içinde tartışmalıyız.
İl Başkanlığı'na getirilen Murat Karayalçın toparlayıcı oldu mu?
Murat Bey, partiye her kademede büyük emeği olan bir kişi. İlçe başkanı olarak iki kere toplantı yaptık. Olaylara ve kişilere yaklaşımı oldukça olumlu. İstanbul'da bu geçiş döneminde derleyip toparlayacak, ilçeleri motive edecek, ilçelerdeki çalışmaları organize edecek, aynı zamanda belediye başkanları ile bir diyalog kuracak yapı oluşturacağına, seçimlere örgütü sağlıklı bir şekilde götüreceğine inanıyorum.
Yüzde 40'ı yakalarız
Bu durum CHP'nin seçimde başarısını etkileyecek mi?
Sayın Karayalçın'ın toparlayıcı olması önemli. Bunun yanında tüzüğün uygulanması, ön seçim yapılması, örgütün fikrinin alınması, doğru bir seçim planlamasının yapılması, CHP'li belediyelerin sosyal projelerini iktidar olmadığımız yerlerde anlatılması ile CHP'nin üçüncü bölgede yüzde 38 ila 40 arasında bir oy alacağını tahmin ediyorum.
Genel merkezin ortaya koyacağı projeler de etkili olacaktır...
Tabi ki Genel Merkezin seçim bildirgesi ve ortaya koyacağı projeler de çok önemli. Bu projelerin öncelikle adaylar tarafından doğru algılanması gerekiyor ki doğru anlatılabilsin. Yukarıda saydıklarımla birlikte bu da halka doğru aktarılırsa ben CHP'nin İstanbul'da bir oy patlaması yaşayacağını, yerelde aldığı yüzde 40'lık oyu yakalayacağına inanıyorum. İstanbul'da yüzde 40'ı yakalamamızla beraber bizim iktidarla ilgili sınırı da aşacağımızı düşünüyorum.
CHP’li belediyeler üvey evlat gibi
Yani CHP'li belediye olarak sizin seçmen AKP'ye oy vermediği için bir biçimde büyükşehir belediyeleri tarafından cezalandırılıyor. İşin bir de ekonomik boyutu var. İlçelere verilen kaynak ve desteklenen projelere baktığımızda hiçbir CHP'li belediyenin projesinin desteklenmediğini görüyoruz. Anakent'e giden birçok planımız, projemiz geri dönüyor. İBB CHP'ye artı getirecek projelere bir set çekiyor” dedi.
Hükümetle ilgili de sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Yücel, “İkinci bir sıkıntı da imarla ilgili belli projelerin, kentsel dönüşüm gibi büyük projelerin, sahille ilgili planların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan gelmesi. Bakırköy'de biz bunun çok fazlasını yaşıyoruz. Sahilimiz olduğu gibi talan edilmiş durumda. Bir Korupark rezaleti var. Yenimahalle'de eski doğum evinin arsasına bir sağlık kuruluşu yapılacağına bir AVM yapılması planlanıyor, Sümerbank'ın yerine 16-9 gibi binalar dikilmesi söz konusu. Yani bir anlamda Bakırköy Belediyesi olarak hizmet sunmaya çalışıyorsunuz. Ama bir yandan da etrafınızın gerek İBB gerekse bakanlık tarafından buranın bir rant alanı olarak kullanılmasına da engelleyemiyorsunuz. Çünkü AKP bu konuda yasalarla herşeyi engelliyor” ifadesini kullandı.
Ama kalıcı, radikal çözümler yerine malzeme desteği, araç desteği gibi çözümler üretildi. Halbuki bizim o zaman söylediğimiz altyapıya önem verilmeli, bunun için de tam teşekküllü tesisler yapılması gerekiyordu. Tüm belediyelerden sağlıkla ilgili projeler, her maçta ambulans istedik. Sonuçta amatör spor belediyelerin katkılarıyla yürüyen bir boyut kazandı. Öte yandan spora da siyaset karıştığı için de üst tarafta AKP'ye yandaş yönetimin olduğu ama alt tarafta da birçok sıkıntının yaşandığı bir durum söz konusu” diye konuştu.
KAYNAK:GAZETE İSTANBUL