Siyaset bilimci Prof. Dr. Binnaz Toprak, artık CHP saflarında. Prof. Toprak, Parti Meclisi Üyesi olduğu CHP’ye girer girmez eleştiriler de başladı: ‘Ötekileştirilenler’ araştırması, ‘endişeli modern’ eleştirileri, ‘kentli dindar’ tartışmaları hep buna hazırlıkmış diyenler oldu.
Peki hakikaten öyle mi? Prof. Toprak’a sorular ve yanıtları şöyle:
AKP’den rahatsızım
- Bugüne kadar siyasetin teorisini yaptınız. Şimdi ise pratiğe soyundunuz? Neden?
Bu kararımın teoriyi pratiğe dönüştürme vb. mesleksel isteklerle ilgisi yok. Yaşadığım toplumun özgür bireylerden oluşan, kadınların erkeklerle sözde değil gerçekten eşit olduğu, kimsenin kimliğinden dolayı horlanmadığı, insanların fakirlikten ezilmediği, özgür düşüncenin hakim olduğu çağdaş ve açık bir toplum olmasını istiyorum. Kızıma ve gençlere bu tür bir miras bırakmayı önemsiyorum. Bugüne kadar yazılarımla, yaptığım araştırmalarla, katıldığım çeşitli platformlarla bu gibi amaçlara katkıda bulunmak için çalıştım. Bu çabalarımla zaten pratiğin içindeydim. Mevcut iktidarın politikaları benim önemsediğim değerlerle uyuşmuyor. Uzun süredir AKP’nin gücünü pekiştiriyor olmasından, uzlaşmaz tavrından, muhalefete tahammülsüzlüğünden, güç kazandıkça giderek otoriterleşmesinden rahatsızım. AKP’ye karşı bir alternatifin oluşması çok önemli. Yeni CHP’nin, sivil toplum kuruluşları ve halktan aldığı destekle bu durumu değiştirebileceği kanısındayım. O nedenle, aktif siyasete girerek bu çabaya destek vermeye karar verdim.
Halkla kaynaşırım
- İlk izlenimleriniz nedir? Reel siyaset teori ile benzerlik taşıyor mu? Politika size göre miymiş bir başka ifadeyle?
O kadar uzun süredir öğretim üyesi görevimi sürdürüyorum ki akademisyenlik kimliğimin bir parçası oldu. Akademisyen olarak her zaman doğru bildiklerimi hiç kimseden çekinmeden söyledim. Hem uzun yıllar mensubu olduğum Boğaziçi Üniversitesi hem de şimdi bulunduğum Bahçeşehir Üniversitesi düşünce özgürlüğüne önem veren, hiç bir hocasını sansüre tabi tutmayan, liberal ve hoşgörülü ortamın hakim olduğu eğitim kurumları. Yeni Cumhuriyet Halk Partisi’nde de, çekinmeden görüşlerimi savunabileceğimi düşünüyorum. Bir de şunu söyleyeyim. Her sınıftan, her kimlikten, her yaştan insanla rahat konuşabilen biriyimdir. Hemen insanlarla dost olurum. Bu bağlamda, siyasetçi kimliğimle halkla kaynaşmakta zorluk çekeceğimi hiç sanmıyorum.
İyi bilirmiş gibi
- Size yönelik eleştiriler de hemen başladı. Meğerse ‘Ötekileştirilenler’ araştırması filan hep CHP’ye katılmak için yaptığınız hazırlıklardan ibaretmiş. Öyle mi gerçekten?
Bu tür yakıştırmaları hiç önemsemiyorum. Maalesef Türkiye’deki düşünce dünyasının geleneği bu. Yaptığınız her araştırma ya da ileri sürdüğünüz her fikir başka bir amaç taşıyormuş gibi algılanıyor. Eleştiriler, söylediklerinizin doğru olup olmadığıyla bağlantılı değil. Bahsettiğiniz araştırmamın da sadece metodolojisi ve eleştirenlerin gelişigüzel kurguladıkları amacı eleştirildi. Türkiye’de eli kalem tutan herkes sosyal bilim metodolojilerini çok iyi bilirmiş gibi. Anlaşılan şimdi de, CHP ile bağlantılı olarak araçsallaştırılıyor. Dediğim gibi, bu tür söylentiler beni ilgilendirmiyor.
Endişeli olmalı
- ‘Endişeli modern’ kimliğinizi politikada da sürdürecek misiniz?
Türkiye’nin sorunlarına kafa yoran herkes günümüzde endişeli. Demokrasilerde ülke sorunlarını önemseyen her birey endişeli olmadır bence. Aksi halde iktidarların her yaptığını sorgulamaksızın kabullenmiş olursunuz. Muhalif seslerin olmadığı bir ortam demokrasiler için arzu edilebilir bir durum değil. Toplumların değişmesi tarihin her döneminde endişeli insanların seslerini yükseltmeleri sonucunda olmuştur. Evet, haksızlık yapıldığını, hukuk dışına çıkıldığını, sorunların gözardı edildiğini her düşündüğümde endişelerimi dile getirmeye devam edeceğim. Ancak, yeni CHP’nin politikalarının iktidarın eleştirisinin ötesine geçeceğini umuyorum. Bunu önemsiyorum çünkü Türkiye politikasının giderek otoriterleşen tek bir partiye kilitlenmesinin ve bu partinin sanki alternatifi yokmuş gibi bir hava yaratılmış olmasının demokrasimiz açısından vahim olduğu kanısındayım.