Türkiye'de her haberin ardında siyasi hedef var

'Metro gazetesi' konseptini yaratarak basında çığır açan İsveçli Pelle Anderson, Türk medyasını değerlendirdi: 'Siyasi ajandası olmaksızın haber yapma konusunda çok büyük eksiklik var. Gazetelerde ne basılırsa basılsın, arkasındaki siyasi hedef haberde he

İsveçli Pelle Anderson, bugün dünyanın pek çok şehrinde ücretsiz olarak dağıtılan metro gazetesinin yaratıcısı. Kendisinin anlatımıyla 1970'lerde oldukça solcu bir öğrenciydi. Gazetecilik eğitimini hiçbir zaman tamamlamayan Anderson, matbaacı, editör, tasarımcı gibi farklı pozisyonlarda gazete ve dergilerde çalıştı. 1975'te iki arkadaşıyla beraber ücretsiz dağıtılan metro gazetesini çıkarmaya başladı. Anderson'a göre bu, 'Berlin Duvarı'nın veya Güney Afrika'da Apartheid'in yıkılması' gibi bir şeydi. Metro gazetesinin dünyanın pek çok ülkesinde gösterdiği başarılı örneklerden sonra aynı konseptle İstanbul'da denediği 'Gaste' başarılı olmayınca, Anderson'un Türkiye macerası erken sonlandı. 11 Şubat 2008'de yayın hayatına başlayan 'Gaste' ekonomik nedenlerden dolayı bir yıl sonra yayın hayatına son verdi. Anderson, şu anda Avrupa'daki en büyük medya danışmanlık şirketi olan A4'ün başkanlığını yapıyor. Geçen hafta ekibiyle beraber AKŞAM Gazetesi'ni ziyaret eden Pelle Anderson'u yakalamışken, yaptıkları ve medyanın geleceği üzerine çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
- Dünyadaki pek çok metropolün onsuz yapamadığı metro gazetesinin yaratıcısısınız. Kendinizi büyük bir şey yapmış gibi hissediyor musunuz?
Evet. Bugün 56 yaşındayım. 50 yaşımda iken kendime bir doğum günü hediyesi verdim ve Harvard'a gittim mimarlık çalışmak için. Ben ve diğer öğrenciler beraber otururken, Amerikalı bir hanımefendi metro gazetesi okuyordu. 'Ben başlattım o gazeteyi' deyince, önce kimse inanmadı. Sonra tabii ki Google'a baktılar ve herkes 'Vay, bu adam başlatmış' demeye başladı. O zaman 20'lerindeki Amerikalı mimarlık öğrencilerini de etkileyebildiğimi fark ettim ve önemli bir şey yaptığımı anladım (gülüyor).
- Sizi metro gazetesini çıkarmaya iten itici güç neydi?
Biz üç şey yapmak istedik. Birincisi dünyayı değiştirmek, ikincisi eğlenmek ve üçüncüsü de zengin olmak. Ve gördüğünüz üzere hepsini başardık (gülüyor)

GÜNLÜK GAZETE TANIMINI DEĞİŞTİRDİK
- Kendinizi dünyayı değiştirmiş biri gibi düşünüyor musunuz?
Düşünmüyorum, hissediyorum. Evet, en azından medya dünyasını. Bugün dünyada ücretsiz metro gazetesi konseptini bilmeyen hiçbir editör yok. Ben kesinlikle günlük gazete tanımını değiştirdiğimize inanıyorum. Dünyada bu durum beklediğimizden çok daha hızlı değişti itiraf etmeliyim ki. 1995 yılında biz metro gazetesini yayınlamaya başladığımız zaman dünyanın dört bir yanından tanınmış medya kuruluşları bize ekiplerini gönderdi ve ziyaret etmek istedi ne yaptığımızı anlamak için. Kendilerine ziyaretçi kabul etmediğimizi söyledik sırlarımızı korumak için. Bildiğim kadarıyla halen ziyaretçi kabul etmiyorlar.
- İstanbul'da aynı tarzdaki Gaste'yi denediniz ve tutmadı. Sizce neden başarısız oldunuz?
Elbette bunun nedeni gazetecilik değil, iş modelinin başarısız olmasıydı. Bizim saptamalarımıza göre yaptığımız her bir gazete 4,2 kişi tarafından okunuyordu ve bu çok iyi bir oran. Bizim güvendiğimiz insanların reklam piyasasında çok derin bilgileri yoktu. Biz tabii bunu anladığımızda çok geçti. Reklam pastası da daraldı o dönemde. Ev ödevimizi iyi yapmadık ve yanlış insanlarla çalıştık. Bir de Doğan Grubu ile girdiğimiz rekabet vardı. Tabii ki de aynı alanda çalışıp, reklam kapmaya çalışırsanız, tabii ki size karşı savaşacaklar ve bunu da çok iyi yaptılar. Muhtemelen biz de onların konumunda olsak, aynı şekilde yapardık. Ama günün sonunda bu iş anlamında bir başarısızlıktı, gazetecilik anlamında değil.

MEDYANIN DENGELİ YAKLAŞIMA İHTİYACI VAR
- Dünyanın başka yerlerde başarısız oldu mu metro gazetesi projesi?
Evet. Başarısız olanların tümü çeşitli işsel nedenlerden dolayı başarısız oldu, kötü gazetecilik yaptığımız için değil. Başarısızlık, girilen pazarın iyi bilinememesi veya size yeterli bilgiyi sağlayacak insanlarla çalışmıyor olmaktan kaynaklanıyor genelde.
- Türk medyasını nasıl görüyorsunuz?
Bence burada siyasi ajandası olmadan haber yapma konusunda çok büyük eksiklik var. Gazetelerde ne basılırsa basılsın, arkasındaki siyasi hedef haberde hemen  parlıyor. Bir de çok fazla dedikodu var medya dünyasına ilişkin. Çünkü insanlar medyaya güvenmiyor ve bence bu çok acı.
- Dünyada bu durum nasıl sizce?
Bir anlamda bu hemen her yerde var. ABD'de Fox'a bakın. Arkasındaki ideoloji hemen parlıyor. Ama dengeli yaklaşıma ihtiyaç var medyada.
- Gazeteciliğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Gazetecilikte haberle yorum, profesyonel gazeteciler ile profesyonel olmayanlar arasındaki sınırlar gittikçe azalacak. Blog ve Twitter medyasının etkileri artacak. Ama profesyonel medya yine var olmaya devam edecek. Bence Darwin'e atfen yapılan 'en güçlünün hayatta kalacağı' açıklaması yanlış, 'adaptasyon gücü en yüksek olan' ayakta kalıyor. Basında da bu böyle olacak. Teknolojiye ayak uydurduğunuz ölçüde ayakta kalacaksınız. Gazeteler gittikçe yüksek sınıfa hitap eden bir hal alacak. İnternette daha iyi yapılan şeyler internette, yazılı medyada daha iyi olan şeylerse gazete ve dergilerde yer bulmaya devam edecek. 20 yıl sonra basılı gazeteler halen var olmaya devam edecek. Çünkü yazılı medya kadar ikna edici, anlamlı başka bir araç yok bence. Mesela iPad'i bir yere alıp götürünce, şarj sorununuz var. Ama basılı gazetelerle ilgili böyle bir sorun yok. Bu nedenle var olmaya devam edecekler.

Diploma takıntısına karşıyım
'Gazetecilik eğitimimi tamamlamadım. Bazen, sıradan bir video Mübarek'le ilgili ciddi bir siyasi makaleden daha etkili olabilir. Bence herkesin röportaj yapma, fotoğraf çekme vs. hakkı var. Gerçek, gazetecilerin tekel hakkı olduğu bir alan değil. Gazetecilik eğitimi almanız, sizi çok iyi bir gazeteci yapmaz otomatik olarak. Sizi, işinizde öğrendikleriniz iyi bir gazeteci yapıyor. 'Yurttaş gazeteci' demeyebilirsiniz ama sıradan insanların gönderdikleri yayınlanmaya değerse, yayınlanacaktır. İsterseniz eğitimli editörler olarak bunları düzenleyebilirsiniz. Ama ben diploma takıntısına karşıyım. Belki benim bir gazetecilik diplomam olmadığı için böyle düşünüyorum, bilemiyorum (gülüyor).'

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Küçükçekmece Haberleri