Oysa daha bir kaç ay önce hepimiz nasıl da heyecanlıydık.
7 Haziran öncesinden bahsediyorum.
Her birimiz başka beklentiler içerisindeydik.
*
Kimimiz HDP'nin barajı geçip geçmeyeceğini merak ediyorduk.
Kimimiz AKP'nin yeniden tek başına iktidar olup olmayacağını merak ediyorduk.
Kimimiz CHP'nin veya MHP'nin ne kadar oy alıp almayacağını merak ediyorduk.
Oysa 1 Kasım seçimleri öncesi sanki sonuçları biliyoruz.
Sanki az önceki soruların cevabı cebimizde hazır.
Artık HDP'nin de ne kadar oy alıp almayacağını, AKP'nin tek başına iktidar olup olmayacağını, CHP ve MHP'nin oy oranının ne olacağını aşağı yukarı biliyoruz.
*
Peki o zaman 1 Kasım'da sizce neden bir kez daha sandık önümüze kondu ki!
Bence de.
Neden kondu!
Bir ihtimal daha diye bas bas bağıranlar koydu önümüze sandığı.
HDP mutlaka baraj altında kalmalı diye dilek tutanlar, temenni edenler koydu sandığı önümüze.
AKP mutlaka tek başına iktidar durumunu devam ettirmeli diye diretenler koydu sandığı önümüze.
*
İyi de madem öyle.
Yani madem işin içinde dayatma var, diretme var, zorlama var.
O zaman niye seçim yapılıyorki.
Tek başına iktidar olan parti büyüklerimiz yapsınlar bir formül ve biz bir dönem daha iktidarız kimse gıkını çıkarkmasın arkadaş desinler.
Bu partiye oy vermeyi düşünmeyenler de gitsin yerine otursun.
Olacak şey mi bu!
*
Bakın ben size açık ve net şunu söylüyorum.
Bu saaten sonra artık Adalet ve Kalkınma Partisi tek başına iktidar olacağı oy oranını ve milletvekili sayısını yakalasa bile çok rahat bir iktidar dönemi geçirmeyecektir.
Her istediği kanunu çıkartamayacaktır.
Türkiye'yi istediği gibi yönetemeyecektir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da öyle tabi.
7 Haziran öncesi gibi hareket edemeyecektir.
Zorlama ile, dayatma ile, diretme ile ülkeyi kaosa sokamayacaktır.
*
Hani şu kuzu kuzu meselesine bir de biz deyinelim dedik ya.
Daha önce Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na gitmeyeceğini açıklayan muhalefet partililere seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'Kuzu kuzu geleceksiniz' dedi ya.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu da Erdoğan'a cevaben; anlaşıldı kuzu kuzu bize hükümet kurma yetkisi verecek diye açıklama yaptı.
Bize de bu iki sözün üzerine şunu söylemek düştü; AKP artık kuzu kuzu Türkiye'nin 7 haziran'dan sonraki sürecine alışmak ve ayak uydurmak zorunda.
*
7 haziran'dan sonra ne mi değişti.
Arkadaş çaktırmadan küllüyeler, saraylar, ayakkabı kutuları, altın döşemeli odalar yaptırdınız.
Yeni yeni zenginler türettiniz.
Hukuğu 'guguk' yaptınız.
Askeri vesayeti yok edeceğiz dediniz, yeni yeni vesayetler türettiniz.
Eğitim sistemini darma dağın ettiniz.
Köylüyü çiftçiyi bir kilo makarnaya, bir ton kömüre muhtaç ettiniz.
Vergi sisteminde adamına göre muamele geliştirdiniz.
*
Bu güzel ülkeyi mülteci kampına çevirdiniz.
Cumhuriyet ülkesini padişahlık sistemi ile yönetmeye kalktınız.
İlk yirmi yılında yerle bir olan terörü yeniden hortlattınız.
Eskiden 3-5 ayda gelen şehit haberlerini 3-5 saatte gelir hale getirmek bir yana, eskiden bir iki can kaybı yaşanırken şimdilerde 30, 40, 50, 100 can kayıplarının bir anda yaşanmasına sebep oldunuz.
İçinizden birileri sakın bu can kayıpları ile AKP hükümetinin ne alakası var demesin!
Bu cümleyi kullananınız varsa en yakın hastaneye bir doktora görünmelerinde faya var!
*
İşte böyle.
7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında kocaman bir fark olduğu gibi.
7 Haziran seçimleri öncesi hükümet ile 1 Kasım seçimleri sonrası hükümet arasında da kocaman bir fark olacaktır.
Yaşayıp şahit olacağız bütün bunlara zaten...