ÇYDD Beylikdüzü Şubesi kuruluşunun henüz 6. ayına girmeden değişik bir etkinlik düzenleyerek Cumhuriyetin 87. yıldönümünü coşku ile kutladı.
Kutlama programının düzenlendiği Gürpınar Bayece Et Lokantasına gelen 350 davetli güzel bir gün yaşadılar. Ülkemizde iyi gitmeyen bir çok şeyin olduğu bir dönemde ÇYDD Beylikdüzü Şubesi’nin çalışmaları hakkında da bilgi alan konuklar geleceğe ilişkin umutlarını da tazelemiş oldular.
Program Yüce Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarıyla, cumhuriyet uğruna kanını döken tüm şehitlerimiz için 1 dakikalık saygı duruşuyla başladı.
ÇYDD Beylikdüzü Gençlik Biriminden Fatma Öztürk’ün ve arkadaşlarının düzenlemesinde emek verdikleri programı, Ergin Sakar ve Nigar Selvi sundular.
Sunumda aşağıdaki sözlere yer verildi.
Saygın Cumhuriyet’in saygı değer cumhurları,
Coşkusunu her gün yaşadığımız cumhuriyetin doğum gününü kutlamak için bir arada bulunmaktayız. Atamızın bize açtığı bu onurlu yolda, dönem dönem zorluklar yaşasak da yılmadan 87 yıldır birlikte yürüyoruz. Biz senin kurduğun cumhuriyetin çocukları olarak sana söz veriyoruz ki atam, kanımızın son damlasına kadar bu yolda savaşmaya devam edeceğiz.
600 yıllık ümmet zihniyetinden çıkarıp bize cumhur unvanını hediye ettiğin için sana sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. Bir avuç toprağı bile kalmamış bir milleti yoktan var edip dirilterek kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla, genciyle, yaşlısıyla tek yürek haline getirip bizim insanca yaşamamıza olanak sağladın. Sen rahat uyu, biz bu değerlerin bilincindeyiz. Her kim nerede olursa olsun nasıl bir delalet içerisinde olursa olsun, bizler senin birer neferin olarak onların karşısında duracağız ve onları aydınlatacağız.
Baş eğmişken önünde altı asır her zorluk,
Göçtü bir çınar gibi koca imparatorluk!..
Çatırdattı bu göçüş göklerini vatanın,
Duyunca silkindi Türk, narasını "Ata"nın!...
Haykırdı kadın, erkek: "İhtilâl var, ihtilâl"! Çiğnenemez yerlerde mübarek, şanlı hilâl... Alev alev bayrağım kızıllıklarda yandı, Bütün millet "Kemal"in etrafında toplandı!..
Değildir zindan artık bize Anadolu'muz, Cumhuriyet nuruyla aydınlandı yolumuz!.. Onun kutsal sevgisi taşıyor içimizden, Gökler dolusu selâm, ölmez "Ata"ya bizden!..
’Ankara’nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Düşman Türk’ü esir almış
Şu feleğin işine bak
Pek şanlıyız!’
Her şey bitti dendiği anda yoktan var edip, milletini diriltip ölümü dahi hiçe sayarak taşla, sopayla, kazmayla, kürekle büyük bir askeri dehayla Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Sakarya’da destanlar yarattın. İşte bundan sonra senin için gerçek savaş başlıyordu. Düşmanı bir kalemde topraklarımızdan atmaktan daha zor şeyler vardı. Yüzyıllardan beri atalarından gelen ‘Padişahım sen çok yaşa!’, ‘Biz senin ümmetiniz, boynumuz kıldan incedir!’ zihniyetleriyle savaşmak gerekiyordu. Sen zaten yüce Türk milletinin asi ruhunun bütün bu zihniyetlere yakışmayacağını biliyordun. Sen dememiş miydin bu cumhuriyeti muhafaza ve müdafaa edecek güç, senin damarlarında akan asil kanda mevcuttur, diye.
Sıra gelmişti vatanını, toprağını, bayrağını, namusunu kurtaran Türk milletinin yaşam biçimini olması gerektiği yerlere taşımaya. Fesin içinde taşlaşmış kafalardan, şalvarın içinde dönen bedenlerden, kara çarşafın içinde kaybolmuş kardelenlerden kurtulmak zamanı gelmişti. Medeni bir Türk insanının görünümü çok önemli idi. Pantolonlar, şık etekler, fötr şapkalar Türk insanının içindeki ışığı dışa vurur gibiydi. Binlerce cahil ümmeti harf devrimiyle birlikte en azından okur-yazar cumhur hale getirdin. Tekke ve zaviyelerin kapanmasını sağlayarak herkesin medeni bir eğitim eşitliğine hak kazanmasını sağladın.
Dönem dönem sokağa bile çıkamayan kadınlarımıza kişilik haklarını kazandırdın. Bir erkeğin gölgesinde nefes alırken bile zorlanan kadına seçme ve seçilme hakkı verdin. Bir kadının şahitliğini bile kabul ettiremezken yüce mecliste Türk halkını temsil ettirdin. Kurtuluş Savaşı’ndaki en büyük pay sahibinin Türk kadınları olduğunu söyleyip Türk kadınımızı şöyle yücelttin: ‘Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan kadın, ancak faziletkâr olursa vazifesini ifa edebilir.
Her halde kadın, çok yüksek olmalıdır.’ Onlara başlarını örtmek yerine başlarını dimdik tutup ufuklarını açmayı öğrettin. Sen toprağa bir tohum attın ve bu tohumu yeşermesi adına ömrünü verenlerden biri Türkan Saylan’dı.
Türkan Saylan senin yolunda başımız dik yürürken gelecek nesilleri de aydınlatmak adına senin en büyük neferlerinden biriydi.
Öyle bir ışık yaktın aydınlık günler için Yaktığın tüm ışıklar gönüllerde çağlıyor Onurla geçen ömür, nöbetin bitti senin Ruhun şad olsun hocam kardelenler ağlıyor
Binlerce cüzamlıyı iyileştirdi, hayatın içine kattı… Kız çocukları başta olmak üzere, binlerce çocuğun okullu olmasını sağladı. Her zaman tek başınaydı ama hiçbir zaman yalnız değildi. Kimsenin yanında yer almak adına inançlarından, ilkelerinden ödün vermedi ama yüz binlerce insan onun yanında yer aldı. Türkan Saylan… Tek ve tek başına!
Sayın konuklarımız bayramların en yücesi ve en güzelini kutlamak adına buradayız. Ne mutlu ki bize 87 yıl sonra bile onurla, coşkuyla bu günü hep birlikte kutluyoruz. Eminiz ki 87 yıl değil 187 değil 1087 yıl sonra bile Atatürk’ün çocukları olarak bu vatan topraklarında Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayacağız.
Programda, ÇYDD Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeleri Olcay YEZDANİ ile Nihal KIZIL birer konuşma yaparak ÇYDD çalışmaları hakkında bilgi sundular. Her yıl Vatan Caddesinde Çydd’nin katılımıyla da kutlanan Cumhuriyet Bayramı törenlerine bu yıl davet edilmemenin yarattığı üzüntüyü, ÇYDD Beylikdüzü Şubesi’nin düzenlediği böylesi bir etkinlikle azalttığını eklediler. ÇYDD’nin bu yeni şubesini bu anlamda da kutladılar. Genel Başkan Prof. Aysel Çelikel’in selamlarını ve bayram kutlamasını ilettiler.
Daha sonra söz alan Şube Başkanı Av. İbrahim MENDEŞAĞU ÇYDD Beylikdüzü Şubesinin çalışmaları hakkında kısa bir bilgi verdi ve katılımcılara teşekkür etti. Atatürk İlke ve Devrimleriyle kazanılmış olan haklarımızın korunması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması adına çağdaş insana ve çağdaş topluma ulaşmaya önem verdiklerini, bu kutsal çabada daha çok Beylikdüzülü çağdaş ve yurtsever insanlarla birlikte çalışmak istediklerini ekledi. Herkesi şubeye üye olmaya, katkı sunmaya davet etti.
Programda çok yönlü bir sanatçı olan Tekin Arel sahne aldı. Keyifli bir müzik ziyafeti sundu.
Av. Hayal Sarıpınar ise okuduğu parçalarla salondakileri hem hüzünlendirdi, hem de coşturdu.
Davetlilerin kapıda müzik eşliğinde karşılanmasına kadar pek çok ayrıntının düşünülerek uygulandığı toplantıda 10. Yıl Marşı ile coşku tavan yaptı.
Nazım Hikmet ve Zülfü Livaneli’den şiirlerin de okunduğu program 4 saat sürdü.