Onu çok ama çok özledim.Yıldönümü,anma ve ölüm kelimesini kullanmak istemiyorum. Çünkü; O, ölmedi. Unutmadık ki analım, unutmayacağız, unutturamayacaklar…
Ben, Atamı bugün aşk ile, Manastırlı Eleni Karinte’nin, ona yazdığı, aşk mektubu ile selamlamak istiyorum. Eleni Karinte’nin, evini ve Atatürk’ün yolunu gözlediği balkonu, iki yıl önce görme şansına sahip oldum.
Balkona bakarken, Eleni’yi ve Atatürk’ün oradan geçtiğini hayal ettim. Yüzümde, o havayı koklamanın verdiği gülümsemeyi, Selanik’te, Atatürk’ün evinin bulunduğu sokakta, onun yürüdüğü yollarda yürümenin mutluluğunu da, sizlere tarif edemem. Hele, müzeye çevrilen okulunun içinde, ona sevgimi ziyaretçi defterine yazarken, tutamadığım gözyaşlarımı da anlatamam.
Balkona bakarken, Eleni’yi ve Atatürk’ün oradan geçtiğini hayal ettim. Yüzümde, o havayı koklamanın verdiği gülümsemeyi, Selanik’te, Atatürk’ün evinin bulunduğu sokakta, onun yürüdüğü yollarda yürümenin mutluluğunu da, sizlere tarif edemem. Hele, müzeye çevrilen okulunun içinde, ona sevgimi ziyaretçi defterine yazarken, tutamadığım gözyaşlarımı da anlatamam.
***
Mektupta, şunları yazmış, Eleni;
''Çok seneler geçti, ben halen her gün senden haber bekliyorum. Herhangi bir zamanda mektubumu alırsan, beni hatırla. Kağıttaki gözyaşlarımı görebileceksin. Yıllar ve olaylar geçiyor, seninle ilgili çok şeyler konuşuluyor.
Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt.
Mektubumu okurken, başka kadını seviyorsan, mektubumu yırt.
Manastırlı Eleni Karinte, bir gün tanıdığı ve aşık olduğu adama bütün ömrünü harcamıştır. Benim seni sevdiğim kadar, o kadını o kadar çok seviyorsan, kendisine hiçbir şey söyleme, senin kadar mutlu olmasını diliyorum. Fakat, balkondaki kızı hatırlıyorsan ve başkasını sevmiyorsan, seni beklediğimi ve ömrüm boyunca bekleyeceğimi bilmeni istiyorum.
Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağladım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı.
Döneceğini, beni unutmayacağını biliyorum. Babam vefat etti. Beni senden ayırdığından tam bir yıl geçti, beni eve kapattı ve bir ay çıkmama izin vermedi. Ağladım, biliyorum ki tüm kilitleri ve hapisleri boşuna harcadı.
Beni evlendirecekleri adamı sadece bir kez gördüm ve kendisi bana onu sevebileceğimi söyledi. Ben kendisine, 'Hayır, ben sadece ilk aşkımı seviyorum' dedim. Babam beni hiç bir zaman affetmedi ve ben de kendisini affetmedim. O zamanlardaki gibi artık genç ve güzel değilim.
Ebediyen seni seven ve seni bekleyen, Eleni Karinte'n.''
Eee, sonra ne olmuş diye sorarsanız, bende bilmiyorum. Bazı kaynaklarda, zorla evlendirildiği yazıyor, bazıların da ise hiç evlenmediği. Ben hiç evlenmemiş olduğunu ve ölene kadar Atatürk’ü beklediğini düşünmeyi tercih ediyorum. Bir de, Eleni’nin Atatürk’e söylemiş olduğu bir şarkının olduğunu duydum. Bu mektubu, dilerseniz aşağıda linkini yazdığım yerden, Atamın sevdiği şarkılardan biri eşliğinde okuyun derim.
Eee, sonra ne olmuş diye sorarsanız, bende bilmiyorum. Bazı kaynaklarda, zorla evlendirildiği yazıyor, bazıların da ise hiç evlenmediği. Ben hiç evlenmemiş olduğunu ve ölene kadar Atatürk’ü beklediğini düşünmeyi tercih ediyorum. Bir de, Eleni’nin Atatürk’e söylemiş olduğu bir şarkının olduğunu duydum. Bu mektubu, dilerseniz aşağıda linkini yazdığım yerden, Atamın sevdiği şarkılardan biri eşliğinde okuyun derim.
http://www.youtube.com/watch?v=h5vGEiBkJzI
Sevgiyle kalın…