26 yıl önce aracına konulan bombanın patlatılmasıyla katledilen Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu cinayetini işleyen “Tevhid Selam Kudüs Ordusu Terör Örgütü”nün arkasındaki güçler halen ortaya çıkarılmadı.
Cumhuriyet gazetesinden Alican Uludağ'ın haberine göre dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın “Tuğlayı çekersem duvar yıkılır” açıklaması, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in “Olayın aydınlatılması namus borcudur” sözüne karşın asıl failler bulunamadı. Duvarın yıkılmasından korkan Mehmet Ağar ise oğlunu bugün AKP’den milletvekili yaparak, kenara çekildi. Devlet, aradan geçen 26 yıla karşın bombayı aracın altına koyan terörist Oğuz Demir’i bulamadı!
1990’lı yıllarda Türkiye, faili meçhul cinayetlere sahte oldu. Doğu ve Güneydoğu’da JİTEM, batıda özel timciler ve Ülkücü mafya, “devlet adına” cinayetlere imza atıyordu. Bu karanlık cinayetler ağının henüz ülkeyi yeni sarmaya başladığı bir sırada gazeteci-yazar Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te o zamanki adı Karlı Sokak’taki arabasına bindiği sırada, büyük bir patlama meydana geldi. Mumcu, olay yerinde katledildi.
Hizbullah operasyonu
2000 yılına kadar devlet ve hükümetler, katliamı gerçekleştirenlere yönelik kılını kıpırdatmadı. Ta ki 17 Ocak 2000’de yapılan Hizbullah operasyonuna kadar. Bir dönem devlet tarafından Güneydoğu’da kullanılan Hizbullah’a yönelik Beykoz’daki bir villaya operasyon düzenlendi. Operasyonda örgütün lideri Hüseyin Velioğlu, ölü olarak ele geçirildi. Bu operasyonda Uğur Mumcu cinayetine ilişkin ilk ipucuna ulaşıldı. Soruşturmanın başındaki Ankara DGM Başsavcısı Hamza Keleş, bunun üzerine soruşturmayı derinleştirdi ve başta Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı olmak üzere o dönemki bir çok cinayetin arkasında Tevhid Selam Kudüs Ordusu Terör Örgütü olduğunu belirledi. Savcılığın düzenlediği UMUT operasyonlarında Hasan Kılıç, Yusuf Karakuş, Şeref Dursun, Abdulhamit Çelik, Mehmet Dağdeviren, Talip Özçelik, Fatih Aydın, Mehmet Şahin yakalandı.
Emniyette yapılan sorguda şüpheliler konuşunca yeni isimler verdi. “Tekin” kod adlı Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Rüştü Aytufan yakalandı. Ancak en kilit isim olan Oğuz Demir, Sincan’da polisin elinde son anda kaçmayı başardı. Yapılan soruşturma sonunda Ferhan Özmen’in bombayı hazırladığı, Necdet Yüksel’in gözcülük yaptığı, Oğuz Demir’in bombayı koyduğu belirlendi.
11 Temmuz 2000’de Ankara 2. No’lu DGM’de açılan davanın iddianamesinde şüphelilerin İran’da eğitim aldıkları anlatıldı. İddianamede örgütün yalnızca Uğur Mumcu değil, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy cinayetlerini de işlediği belirtildi.
2005 yılında sonuçlanan davada Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Rüştü Aytufan idam cezasına çarptırıldı. İdam cezaları kaldırılınca hüküm ağırlaştırılmış müebbete çevrildi. Firari sanık Oğuz Demir’in dosyası ise ayrıldı. Devletin bugün başına 600 bin TL ödül koyduğu Demir’in davası gıyabında yürüyor. Mumcu cinayeti olduğunda eşi Güldal Mumcu’yu ziyaret eden dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Güldal Mumcu’ya “Olayların ortaya çıkmasını engeleyen duvar var”, “Bir tuğla çekersem duvar yıkılır” demişti. Bu süreçte Ağar, İçişleri Bakanı oldu, elindeki bütün polis gücüne karşın “tuğlayı” yine çekmedi. Ağar, bunun yerine Abdullah Çatlı gibi mafya liderlerine arka çıktı, emrindeki özel timcilerle birçok faili meçhule imza attı. Bu faili meçhul cinayetlerden yargılanan ve Susurluk örgütünden hüküm giyen Ağar, bugün ise oğlunu AKP’den milletvekili yapıp, siyaseten emekli oldu ve sırtını o duvara yasladı.